Bu kitabın şarkısı. Medyayı açmayı unutmayın.
&
Polar hırkamın ceplerine soktuğum ellerim buz gibiydi. Bir an önce kafeye ulaşıp sıcak bir şeyler içmek istiyordum. Adımlarımı sıklaştırdım. Yağmur hızlandı.
Kafenin önünde durduğumda camekandan içeriye baktım. O her zamanki gibi cam kenarındaydı. Bir şeyler yazarken kendini dışarıda daha rahat hissettiğini biliyordum. Yağmurlu havalarda cam kenarına otururdu. Gülümsedim.
İşaret parmağımı cama iki kez vurdum. Koyu kahverengi badem gözler bana çevrildi. O his... Gözlerine saplanmama neden olan o his... Gülümsedi.
"Merhaba," diye fısıldadım camın ardından. Elimi yasladığım yere sol elini yasladı ve başını sola yatırdı. Göz temasını bozmadan kafeden içeri girdim. Masaya oturduğumda direkt elimi tuttu.
"Buz gibi olmuşsun. Diğer elini de ver bana," diye azarladı beni. Bu kadın beni sıcacık ediyordu. Hem fiziksel, hem mental olarak. Sevgisi her yerdeydi.
"Teşekkürler Sırma hanım. İyiyim, nasıl olayım? Siz nasılsınız?"
Gülerek sağ eliyle yanağımı sıktı. "Çok soğuksun. Seni ısıtmamız gerek." Ellerimi ısıtmak için gösterdiği çabaya gülümserken konuştum. "Opia nerede?"
"Beren'e bıraktım. Dünden beri seni soruyordu. Babam nerede? Babam ne zaman gelecek? Babam ne yapıyordur acaba? Dört yaşındaki bir kız çocuğuna göre fazla kontrolcü."
Kısa bir kahkaha attım. "Kızımızın beni senden daha çok sevmesini kıskanıyorsun."
Kaşlarını çatıp avuçlarının arasında duran ellerime vurdu. "Hiçte bile. Ben aranızdaki ilişkiyi kıskanıyorum. Bazen beni unutuyorsunuz," diye konuştu sitemkar bir şekilde. Uzanıp dudaklarına çok hızlı bir öpücük kondurdum. "Seni en iyi eş ve en iyi annesin. Unutulamazsın. Bu imkansız."
Utangaç gülümsemesi yıllardır aynıydı. Yıllardır değişmeyen bir kadındı. Değişen tek şey beline kadar gelen saçlarıydı.
"Haftaya altıncı yıl dönümümüz."
"Ah. Demek yaşlanıyorum."
Güldü. Hala ellerimle uğraşıyordu. "Kendine haksızlık etme. Henüz otuz yaşında genç ve yakışıklı bir adamsın."
Burnuna bir fiske vurdum. Beni eliyle savuşturdu.
"Ve size hala çok aşığım hanımefendi."
Yüzünü ellerinin arasına aldı. "Yaşlansam ve çirkinleşsem bile beni sevmek zorundasınız beyefendi."
Alnına düşen bir tutam saçı kulağının arkasına ittim ve gülümsedim. "Ölsem bile kalbim sizinle olacak."
Alt dudağını büktü. "Ama siz yine de ölmemeye çalışın."
Güldüm. "Denerim leydim."
Suratını buruşturdu. "Hala pisliğin tekisin."
"Ve sen de hala çok güzelsin."
Bakıştık. Utandı. Utanmasına aşıktım. Aslına bakılırsa... Ben onun her şeyine aşıktım.
Sonsuza dek öyle olacaktım.
xxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
opia
Teen FictionYazar olmak isteyen ama aradığı ilhamı bulamayan bir kadın ve hayallerinin önüne bariyerler dizilmiş yalnız bir adam bir gün aynı klinikte karşılaşırlar. xxx İthaf: Şafak sökerken öten horoza ve kuşlara. Şevval'e. Kedim Bulut'a. Nazlı'ya. Birde kız...