Bu, onların şarkısı.
&
"Harika görünüyorsun."
Gözlerimi kapatıp yumruklarımı sıktım. Gözlerimi tekrar açtığımda aynadaki yansımamla göz göze geldim. Karşımdaki kızın saçları küt kesim gibi görünüyordu. Aşık olduğu adama rastladığından beri uzamıştı saçları. Ne güzeldi. Kuzguni saçları açık bırakılmıştı ve kendi doğal dalgalı haliyle bırakılmıştı. Giydiği bebe mavisi kelebekli elbise dizlerine kadar geliyordu. omuzlarındaki ve belindeki kelebekleri içindeki çocuğun dışarı yansımasıydı sanki. Ayaklarında elbisesiyle uyumlu topuk kısmının üzerinde kelebek olan ayakkabılar vardı.
Gülümsedim. Güzel görünüyordum. Sonra Mazhar'ı hatırladım. Tebessümüm yavaşça soldu. Mezuniyetime gelemeyecekti. Şu an neredeydi bilmiyordum ama burada olmasını her şeyden çok isterdim.
"Asma yüzünü. Biz bize de eğlenebiliriz." Beren'e bakışlarımı çevirirken gözlerimi deviriyordum.
"Sinir etme beni. Mazhar yoksa kalbim acıyor."
"Bir yıldır kalbin acıyor, bu gece acısa ne değişir?" dedi acımasızca. Kırgın kırgın baktım yüzüne. "Beren. Lütfen."
Ellerini havaya kaldırdı. "Tamam. Tamam. Sustum. Bir şey demiyorum. Çıkalım hadi."
Ah. Kafayı yemek üzeredeydim.
M: napıyorsun
S: baloya hazırlanıyorum, sen?
M: evdeyim
M: çok mu güzel oldun az mı
S: azıcık
M: inanayım mı
S: azıcıktan biraz fazla olabilir :/
M: al işte şimdi uçağa atlayıp oraya gelmeli ve toplu katliam çıkarmalıyım
M: çok zahmetlisin be güzelim
S: e naparsın olacak o kadar
S: şaka bir yana
S: hala küsüm sana
S: bu benim en mutlu günlerimden biri
S: ve sensizim
M: güzelliğim
M: biliyorsun
M: elimde olsa çoktan oradaydım
S: biliyorum
S: ben eve geldiğimde sana yazarım
M: öptüm şakağından
M: kimseye gülümseme
M: katliam istiyorsan elbette gülümseyebilirsin tabii
S: mesaj alındı ;)
Telefonu kapadım ve derin bir nefes aldım. Güçlü olmalıydım. Onsuz ölü falan değildim. Onsuz güçsüz de değildim. Sadece... Ben sadece... Onunlayken çok daha iyiydim.
Kampüse Beren'in arabasıyla gelmiştik. Fakülteye ilerleyen yolu renkli küçük ışıklarla aydınlatmışlardı. Uzaktan baktığımda çimlik alan oldukça kalabalık görünüyordu. Beren'le beraber ilerledik. Okulun korosu yabancı bir parçayı seslendiriyordu ve gerçekten de herkes çoktan gelmişti. Herkes ışıl ışıldı. Herkes mutluydu. Gülümsedim. Ama gülüşüm eksikti. Sanki omzumda nefesini hissedebiliyordum. Sanki yanımdaydı. O yokken bile bu hayaline tutunmak bana iyi hissettiriyordu.
Açık büfenin olduğu kısma geçtik. Beren kendine bir tabak hazırladı, bense yalnızca bir bardak portakal suyu aldım. İştahım yoktu. Etrafta sohbet eden ve gülüşen dönem arkadaşlarımı görünce mutlu oluyordum ama eğlenemiyordum.
"Siktir."
Beren'e döndüm. Elindeki tabağı aceleyle masaya bıraktı. "Ne oldu?" Önce üzerine yemek döktü sandım ama başını kaldırınca başka bir şey olduğunu anladım. "Ne oldu? Regl mi oldun yoksa?" deyip dudağımı ısırdım. Acilen lavaboya gitmeliydik. Of. Sanırım baloyu kaçıracaktım.
Tam olarak arkama bakmaya başladığında kaşlarımı çattım. Omzumun üzerinden bakıp nereye baktığını anlamaya çalıştım.
Gözlerim tek tek insanların üzerinde gezindi sonra buraya doğru yaklaşan uzun boylu, koyu lacivert bir takım elbise giymiş birini gördüm.
Mazhar.
"Ne?" diye fısıldadım gözlerim dolarken. Hayal mi görüyordum? Huh. Fazla özlemden kafayı yemeye başlamıştım sanırım.
Vücudumu tamamen ona çevirdim. On metre uzağımdaydı. Gözümü sildim. Uçak demişti. Gelemiyorum demişti. Kesinlikle deliriyordum. Neler oluyordu bana?
Ama adımlarımı durduramadım. Gözlerimden taşan yaşlar çeneme doğru yollar çizerken adımlarımı zorlukla atıyordum. "Mazhar." Zorlukla yutkundum. Bir adım ötemdeydi. Yüzünde o serseri gülüşü vardı. Saçları her zamanki gibi birbirine girmiş değildi, özenle taranmış ve önü fönlenmişti. Üzerine giydiği takım elbisesi ve taktığı siyah papyonla çok farklı birine dönüşmüştü. Dudaklarımı ısırdım. Bu benim adamım mıydı? Bu adam, aşık olduğum adam mıydı?
Bir adım daha attığımda elbisemin etekleri ona dokundu. Bir anlığına elbisenin eteği olmak geçti kafamdan. Çok çekici bir düşünceydi. Elimi kaldırıp yüzüne dokundum. Yüzünü iyice elime yasladı ve sol eli belime sarıldı. Ağlamaya başladım. Sol elimin yumruğunu göğsüne vurdum ve yüzümü boynuna gizledim.
"Seni öldüreceğim. Beni kandırdın. Buradasın. Seni öldüreceğim. Seni öldüreceğim."
Ne saçmalıyordum ben? Aşık olduğum adam beni delirtmiş olmalıydı.
Çenemden tutup yüzümü yüzüne doğru çevirdi. "Seni öpmek istiyorum. İntikam almak istiyorum. Böylesine güzel olduğun ve ışıldadığın için seni deli gibi öpmek istiyorum."
Yüzünü avuçladım. "Hoş geldin."
Ve dudakları dudaklarımla buluştu. Bu onun 'hoş buldum'uydu belli ki. Beni öpüyordu. Rüyada mıydım? Gördüğüm en güzel rüya buydu.
Uyanmak istemiyordum. Sonsuza dek.
xxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
opia
Teen FictionYazar olmak isteyen ama aradığı ilhamı bulamayan bir kadın ve hayallerinin önüne bariyerler dizilmiş yalnız bir adam bir gün aynı klinikte karşılaşırlar. xxx İthaf: Şafak sökerken öten horoza ve kuşlara. Şevval'e. Kedim Bulut'a. Nazlı'ya. Birde kız...