Kadı kızı Yolcu ya baktı uzun uzun baktı ve " bizim bir çocuğumuz olacak ama babası hala büyüyememiş" dedi. Sonra yerinden kalktı , pencerenin önüne geldi.
Yolcu duydukları karşısında ne yapacağını şaşırmıştı.
Kadı kızı " bir gece ne kadar karanlık olabilir Yolcu, yada bir güneş ne kadar parlak" dedi.
O sırada Yolcunun gözlerinden yaşlar boşanıyordu.
Kadı kızı " neden ağlıyorsun Yolcu" diye sorunca Yolcu " bir gece sen yoksan daha karanlık , güneş sen varsın diye daha aydınlık, sadece sen varsın diye" dedi.
Kadı kızı Yolcuya sarıldı ve " göz yaşlarının asıl nedenini çok iyi biliyorum. Kalbine çok küçükte olsa bir korku girdi, çok iyi biliyorum ama yapma , hangimiz sonsuz bir yaşam için dünyaya geliyoruzki " dedi.
Yolcu" bu çöl bu çocuğu kabul edebilecek mi? çok zor , çok zor."dedi.
Tüm gece yolcu ve kadı kızı konuştular. Sanki bin yıllık bir özlemdem sonra ilk defa karşılaşmışlar gibi ve nihayet sabah olmuştu.
Davut kapılarını çaldı. İkili zaten uyanıktı. Yolcu dışarıya çıktı ve " biz hazırız yola koyulalım " dedi.
Yola koyulalı kısa süre olmuştu ki Davut bir ağaç gölgesinde dinlemeyi teklif etti.
Yolcu ise kadı kızı için kabul etti. Üçlü dinlenirken yanlarına kalabalık bir kervan yanaştı. Kervandakiler belliki Davut u tanıyorlardı.
İçlerinden biri gelip Davut a sarıldı.
Yolcu " siz birbirinizi tanıyorsunuz , peki bizide tanıştıracak mısınız? " diye sordu.
Davut" bu kişiler bu uçsuz bucaksız çölün avcıları. Onlar bu çölde doğdular, onların anasıda babasıda bu çöl" dedi.
Yolcu" peki neden onları buraya davet ettin" diye sordu.
Davut" bize yardım etmeleri için" dedi.
Yolcu" peki avcıların bu işte ne kazancı var" diye sordu.
Avcıların başındaki adam Yolcuya yaklaştı " bizim görevimiz bu çöle gönderilen sürgünleri kontrol etmek ve kaçanları nerede olursa olsun bulup boyunlarına ipi geçirerek sürüye sürüye bu çöle geri getirmek. Size yardım etmemizin tek nedenide aradığınız çocuğun yanında olduğunu tahmin ettiğimiz bir sürgün, çok tehlikeli bir sürgün" dedi.
Kadı kızı" neden çocuk bu adamın yanında sizce diye "sordu.
Avcı" ateş çemberine girebilmek için" dedi.
Yolcu" bu ateş çemberi de ne" diye sordu
Avcı" ateş çemberi bu çölün kayıp parçasıdır. Bu çölün bir parçası olmasına rağmen bu çölden çok ayrıdır. Orası kaçan azılı sürgünlerin sığındığı bir şehir" dedi.
Kadı kızı" size çocuk ne alaka diye sordum" diye tekrarladı.
Avcı" ateş çemberine girmek o kadar da kolay değil, o çemberin içine girmek için ateşe bir odun kurban etmen gerekiyor" dedi.
Yolcu" diyorsunki çocuğu haraç olarak mı kullandı" dedi.
Avcı" ateş çemberinde büyük dövüş karşılaşmaları yapılır. Her yıl oraya eğlence meraklısı zenginler akın ederler ve her yıl sadece bir dövüşçü bu karşılaşmalarda sağ çıkar. En favori dövüşçüler hangileri sizce "diye sordu.
Davut" çölde doğan çocuklar" diye cevap verdi.
Avcı" evet , çölde doğan çocuklar. Bu çölün kalplerini ısıtamadığı çocuklar. Annesini ve babasını tanımayan çocuklar" dedi.
Sonra avcıların içinden orta yaşlı bir kadın Kadı kızına yaklaştı ve " sende bir çocuk bekliyorsun genç hanım, ama belliki onunda sınavı çok büyük olacak aynı anne ve babası gibi ,eğer sağlıklı bir şekilde doğarsa ve hayırlısıyla kuçağına alırsa adını Yusuf koyun, Yusuf çölün en güzel sürgünü" dedi.
Bu sözden sonra Kadı kızının içine bir ürperme girdi.
Yolcu kadı kızını iki kolundan tuttu ve" her insan bir sınav için gelir bu dünyaya , herkes bu sınava tek başına göğüs gerer, şimdi görev bizi bekler " dedi .
Yaşlı kadın kadı kızı ve yolcunun kendisini duyamayacakları kadar uzaklaşınca şu kelimeler dilinden son olarak döküldü" iki yol var şimdi önünüzde ,bu dünyada hiç birleşmeyecek. Ama Sürgün olanın kalbinde siz birer kutup yıldızı olacaksınız. O yıldıza bakarak sizin yolunuzda ilerleyecek "dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADI KIZI ve YOLCU
Ficción históricaAdam :Bu kadar kusursuzluk ancak kadı kızında olurdu Kız :Bu dünya bir Han ise o yolcunun ta kendisiydi Asla Arkana Bakma Güvenmek sadece laf ile olmaz.Üstelik hayatında hiç tanımadığın birine. Onların ki sonu ölüm bi...