jeonjk: akşam geliyorsun değil mi?sunfloweroce: üzgünüm, temizlik yapmalıyım
sunfloweroce: bu ev kendi kendini temizleyemez, birinin bunu yapması gerek ve o kişi de benim
jeonjk: istersen sana yardım ederim böylece işin kısa sürede biter
jeonjk: akşam da gelebilirsin
sunfloweroce: sanmıyorum Jungkook
sunfloweroce: pek havamda değilim
sunfloweroce: size iyi eğlenceler
jeonjk: sana da kolay gelsin
Görüldü✔️✔️
❧
Kulakları sağır edecek kadar gürültülü ortamda tanıdık yüzler görmek umuduyla pistte dans edenlerin arasına karışmadan localara göz gezdirdim. Aradığım kişiyi bulduğumda tam da beklediğim gibi Jungkook'ların tayfayla oturduğunu gördüm.
Adımlarımı oraya yönlendirdiğimde iki metre kala yüzler bana dönmüştü. Jungkook, en solda oturan Hoseok'un yanında oturuyordu. "Selam" dediğimde masadakilerden birkaçı baş selamı vermiş, geri kalanı ise aynı şekilde karşılık vermişti. Soo-Young ve kızlar sarılmıştı.
Jungkook'un ayağa kalktığını ve hemen yanımda gülümseyerek bana baktığını fark ettim. Elini belime yerleştirdi ve yanağıma bir buse bıraktı. "Geleceğini biliyordum." Sağ uçtaki boş yere oturduğumda o da yanıma oturdu.
"Aslında gelmeyecektim ama seni göresim geldi." dediğimde güldü.
"Açılmışız bakıyorum da. Öptüğümdeki surat ifadenden eser yok artık. Bir şeylerin farkına mı vardın yoksa?" İmayla bana bakıyordu. Gülümsedim.
Ondan etkilendiğimi kabul ediyordum, etkilenilmeyecek biri değildi. Yakışıklıydı, bana karşı inanılmaz güzel davranışlar sergiliyordu, beklemediğim kadar naifti ve farklı bir aurası vardı. Hatta ondan hoşlanmaya bile başlamış olabilirdim. Büyük ihtimalle ona yazdığımda o kadar yılışık konuşup beni gıcık etmeseydi şu an çoktan ona aşık olmuş olurdum.
"Biraz daha gülsene, gülünce gözlerinin kısılmasını seviyorum." dediğinde yine gülmeye başlamıştım. Elimde değildi, beni güldürmeyi başarıyordu.
"Bu kadar tatlı olma, birazdan kalpten gideceğim." Kendi kendime mırıldanarak söylediğim şeyi duymuş gibiydi ama bunu umursamadım.
"Bir şeyleri kendi içinde kesinleştirmene sevindim çünkü tek taraflı yorucu oluyordu." Elini ensesine attı ve gülümsedi. Tanrı'm böyle aşırı iyiydi, özenle yaratılmış gibi.
Lacivert saten gömleğini yeni fark ediyordum, üzerinde fazla iyi duruyordu. Düz, sade şeyleri bile kendinde çekici hâle getiriyordu.
Elinde içkisiyle locaya gelen Mina'nın bakışları bize döndüğünde ikimiz arasında gezdi gözleri ve Jungkook'un benim yanıma oturmak için kalktığı boş yere oturdu, bakışları üzerimizdeydi.
Kızlar dans etmek için kalktığında beni de peşlerinden sürüklemişlerdi ama tuvalete gideceğimi söyleyerek yanlarından sıyrıldım. Garsonun birinden tuvaleti öğrenip yönümü merdivenlere çevirdim. Merdivenlerden sola dönünce 'WC' tabelasının asılı olduğu kapıyı ittirdim ve içeri girdim. Birkaç kız makyajını tazeliyordu. Boş kabinlerden birine girdim ve işimi hallettim. Ellerimi yıkadıktan sonra hafifçe ıslak ellerimle sıcaklayan yüzüme dokundum, bu iyi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
play me like a violin
Fanfictionsunfloweroce: insanları kolayca kırabilecek kapasiteye sahipsin sunfloweroce: ve ben sana bunu yapman için ikinci bir şans vermeyeceğim Görüldü✔️✔️ [ Jeon Jungkook & Rosé Park ] 2019