2.8

4.9K 361 169
                                    


"Sence bu elbisenin üzerine kırmızı mı sürmeliyim, nude mu? Kırmızı boğar sanki." Elinde iki farklı ruj tutan ve sorduğu soruya cevap bekleyen Soo-Young'a nude ruju işaret ettim ve aynadaki görüntüme bakmaya devam ettim.

Siyah dantelli bir büstiyer ve altına siyah yüksek bel şort giymiştim, ayağımda da dizlerime kadar gelen siyah kovboy botlarım vardı. Sarı saçlarımı dalgalandırmış ve hafif bir makyaj yapmıştım. Oldukça hoş görünüyordum.

"Hazırsan çıkalım yoksa geç kalacağız." dediğimde çantasını almıştı ve evden çıkmıştık.

Çıkmadan yaklaşık on dakika önce çağırdığım taksiye binip adresi verdik.

Başta böyle giyinmek istememiştim ama genelde partiye gelenler benim bu hâlimden de daha abartılı geldikleri için bunu dert etmemiştim. Üstelik Soo-Young ile beraber gidiyorduk ve o da en az benim kadar dikkat çekici şeyler giymişti. Üzerinde gece mavisi vücudunu saran bir elbise vardı ve siyah düz saçlarıyla tam bir tanrıçaydı. Popülerdi ve genelde erkekler peşinden baya koşardı ama o kariyerine daha çok önem verdiği için sevgili işleriyle çok fazla uğraşmazdı.

Yaklaşık yirmi dakika sonra Lisa'nın evine vardığımızda taksiden indik ve bahçe kapısına ilerledik. Giriş kapısı açıktı ve müziğin sesi mahallenin girişinden duyuluyordu. Evden içeri girdiğimizde beklediğimden daha kalabalık olduğunu fark ettim. İnsanların içinden sıyrılıp salona doğru ilerlemeye başladığımızda Soo-Young'un Lisa'yı görmesiyle yönümüzü değiştirdik. İkisi de okulda popüler kişilerdi ve araları baya iyiydi.

"Hoş geldin güzellik." deyip sarıldı Lisa. "Her zamanki gibi acımamışsın." Soo-Young gülerek ona karşılık verdiğinde Lisa beni fark etmişti.

"Selam Rosé." Sevecen bir şekilde konuşup tatlı tebessümler gönderdi.

"Selam" diyerek baş selamı verdim ve ona gülümsedim. Onlar ayakta sohbet ederken ben de içeceğimi alıp boş koltuklardan birine oturdum. Yarın okula gidecektim, bu yüzden de kendimi çok yormama gerek yoktu.

Sağ tarafımda dans bölümünden bir grup oturuyordu ve geçenlerde internete attıkları dans videosu hakkında konuşuyorlardı. Yaklaşık bir milyon izlenme almıştı ve cidden başarılı bir videoydu.

Merdivenlerden inen ikiliye kaydı bakışlarım, Jungkook ve Mina. Mina bir şeyler anlatıyor gibiydi ve Jungkook başını aşağı yukarı hareket ettirerek onu dinliyordu. Sadece iki saniye sonra Jungkook ile göz göze geldik, hemen bakışlarımı kaçırdım ama beni gördüğünde yüzündeki şaşkın ifadeyi görmeme yetmişti o iki saniye. İçeceğimi yudumlarken bana doğru geldiğini tahmin edebiliyordum.

Yanıma biri oturunca başımı o tarafa çevirdim ve doğru tahmin etmiştim, Jungkook yanıma oturmuştu.

"Selam" derken tavşan gülümsemesini göstererek geriye yaslandı.

"Selam"

"Partiye geleceğini bilmiyordum, beni şaşırttın." dedi.

"Genelde çoğu partiye giderim ve bu da onlardan biri."

"Arkadaşım geliyor deyince kız gecesi falan yaparsınız sanmıştım, ne bileyim partiye moda dergilerinden fırlamış gibi geleceğini." İmâ yapar gibi söylemişti.

"Haklısın." Onu onayladım çünkü bugün keyfim yerindeydi ve kendimi fazlasıyla iddialı hissediyordum.

"Sanırım ikisini de onaylıyorsun." dediğinde yandan ciddi misin der gibi bir bakış attım. O sırada ileride ayakta dikilmiş arkadaşlarıyla konuşan ve arada bakışları bize kayan Mina çarptı gözüme. Büyük ihtimalle Jungkook beni gördüğü için onu ekmişti.

play me like a violin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin