Sabah yanağımdan boynuma ve sol kulağıma kadar uzanan nefesle uyandım. Yanağıma bir yanak yaslıydı. Jungkook yüzünü yastıkla benim yanağım arasına gömmüştü ve eliyle de belimi sarmıştı.Dün olanları anımsamaya çalıştım. Akşam film esnasında, yanımda uyuyakalmıştı. Ben de film bittikten sonra ona sokularak uyumuştum.
Şuan tek hareketimle uyanacağı bir pozisyondaydık. Kokusunu yeni fark ediyordum. Eğer tüm gece bu pozisyonda uyuduysak kokusu ciğerlerime kadar işlemiş olmalıydı. Bu düşünceyle titrek bir nefes aldım.
Mırıldandığını duyduğumda uyandığını anladım. Sadece bir nefes yüzünden onu uyandırmıştım.
"Günaydın" dedi suratını yanağımdan çekip boynuma doğru yatırarak. Kalp krizi geçirmem an meselesiydi.
"Günaydın"
"Bu kokuyla güne başlamak o kadar güzel ki." deyip derin bir nefes çekti içine. Bu hareketi tüylerimin diken diken olmasına yetmişti. "Seni içime sokmak istiyorum." Mırıldanarak söylemişti. Nefesi boynuma değiyordu.
"Böylece hep seninle olurum, sabah uyandığında da gece yatarken de hep bu hisle dolup taşarsın." dediğimde başını salladı. "Ama böyle bir şey olamaz, tabii bir Black Mirror bölümünde değilsek."
"Teknik olarak evet, kokun benimle değil ama her an aklımdasın ve seni hep bu şekilde içimde yaşıyorum." Ses tonundan hâlâ uykuda olduğunu düşünebilirdiniz ama o çok net ve güzel cümleler kuruyordu. Cümleleri zihnimi zehirliyor, beni sarhoş ediyordu.
Bir anda belimdeki kolunu çekti ve başını boyun girintimden çıkardı. "Sen hastasın ve ben senin üzerine çullanmışım." diyerek kendini diğer tarafa attı ve eliyle gözünü ovuşturdu. "Tam bir hayvanım gerçekten."
"Rahattım ben." deyip ona döndüm.
"Ama kahvaltı yapmamız gerek, acıkmışsındır. Şahsen ben öküz gibi acıktım." dediğinde kaşlarımı çattım.
Kurt gibi acıktım şeklinde kullanılırdı normalde ama değiştirerek söylemişti. "Neden öküz?"
"Senin gözünde hep öküz olarak kalacağımı söylemiştin, ben de baya benimsedim bu hayvanı." Oturur pozisyona gelerek gerindi. Konuşmamızı anımsadım, gerçekten ona gözümde hep bir öküz olarak kalacağını söylemiştim. Ama şuan öküzden çok sevimli bir tavşandı benim için.
"Sen öküzlükten terfi edeli çok oldu. Artık bir tavşansın." dedim ben de doğrularak. Burnunda bir makas almıştım. Bu hareketime güldü.
"Tavşan olmayacağım günü dört gözle bekliyorum." Eğilerek dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. Ben öpücüğün etkisiyle gözlerimi kırpıştırırken o yataktan çıktı ve banyoya doğru giderken güldü.
Beraber güzel bir kahvaltı yaptık, bana kendi elleriyle tereyağlı, ballı ekmek yedirmişti. Buna hâlâ inanamıyorum! Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi gerçekten.
Şimdi de gitmesi gerekiyordu, ceketini giyerken mutfak kapısının pervazına yaslanıp onu izlemeye başladım.
"Bana öyle bakarsan gidemem güzelim." deyip aynadan bana göz kırptı ve saçlarını düzeltti.
"Gitme, tüm gün uyuyalım." dediğimde bana doğru döndü ve ellerimi tuttu.
"İnan ben de çok isterim ama Namjoon hyung çağırdı, önemliymiş." Alnıma bir öpücük bıraktı. "Ateşin yok, sesin de düzeldi biraz. Sıcak tut kendini, spora falan da gitme bu hafta." dediğinde başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
play me like a violin
Fanfictionsunfloweroce: insanları kolayca kırabilecek kapasiteye sahipsin sunfloweroce: ve ben sana bunu yapman için ikinci bir şans vermeyeceğim Görüldü✔️✔️ [ Jeon Jungkook & Rosé Park ] 2019