Amiyane - 12

60.8K 2.6K 359
                                    

~

Gökyüzünde beliren bir yıldıza sığınmak gibiydi Kerim Ali'ye sığınmak. Ne zaman gökyüzünde belireceğini bilmeden akşama kadar beklemek...

Ona karşı olan içindeki kıpırtılar gün geçtikçe büyüyor ve beni büyüsüne kaptırıyordu. Dün akşam dudaklarımızın ufak dansının ardından nefes nefese alınlarımızı birbirine dayayarak gözlerimizi kapatıp bir süre kendimizi sorgulamıştık. Yaptığımız şey çoğu insan için ufak bir öpücük olsa da bizim için kocaman bir şeydi. Korktuğumuz şeyle yüzleşmek gibiydi. Belkide öyleydi zaten. Bir süre öyle bekledikten sonra üzerimden kalkıp hızlıca yukarı çıkmıştı. Nereye gittiğini
bilmiyordum. Bende sessizce kalkıp odaya gittiğimde orada yoktu. Üzerimi değiştirip kendimi yatağa bıraktıktan yarım saat sonra odaya gelip yatağın boş tarafında uyumuştu. Onun nefes alış verişini dinlediğim ve kendimi sorguladığım kısa bir sürenin ardından bende uyumuştum.

Şimdi ise güneş gökyüzünden uzaklaşmaya başladığı andan itibaren tedirgince beklemiştim. Kerim Ali ne zaman gelecek diye evin için dolanıp duruyordum. Mutfaktaki masanın üzerine ikimize yetecek şekilde tabakları hazırlamış. Yaptığım yemeği ocağın üzerine bekletmiştim. Soğumuş olabilir diye tetikte bekliyordum. Kerim Ali gelir gelmez altını yakıp ısıtıcaktım.

Dışarıdan araba sesleri duymamla irkildim. Kerim Ali'nin geldiğini düşünüp yemekler tekrar ısınsın diyerek yemeklerin altını yaktım. O sırada kapı çalınca yüzümde hafif bir tebessümle kapıya doğru ilerledim. Açtığımda karşımda Kerim Ali yerine Kainat'ı görünce şaşkınca bakakaldım. Gülümseyerek içeri girince şaşkınca bakmaya devam ettim.

"Taksinin parasını öde." dediğinde kapının girişinde bekleyen taksiye baktım. Sinirle kasılıp kendimi sakinleştirmek için derin derin nefes aldım. Kapının girişinde her gün Kerim Ali'nin para bıraktığı yerden bir miktar para alıp ev terlikleriyle çıktım.

"Borcu ne kadar?"

"45." diye bıkkınca söylenince 50tl'yi uzatıp artanını beklemeden arkamı dönüp eve girdim. Terlikleri kapıda bırakıp Kainat'ın yanına gittim.

"Ne istiyorsun?"

"Su alabilirim." dedi oturduğu koltukta daha çok yayılarak. "Ne kadar rahatmış bunlar." diyerek oturduğu yerde kıpırdanınca sinirle kaşlarımı çattım.

"Neden geldin Kainat?"

"Sen onu diyorsun..." diyerek bir anda toparlandı. Dalgalı saçlarını omuzlarından geriye atıp derin bir nefes aldı. "Hayırlı olsun demek için geldim." dediğinde gözlerimi devirip çaprazındaki koltuğa oturdum.

"Tamam hadi söyle ve git." dediğimde gözlerini devirip çantasını kurcaladı.

"Sigara içebilirim değil mi burada?"

"Hayır." diyerek kollarımı göğsümde bağladım. "İçmiyoruz evde sigara." halbuki Kerim Ali içiyordu.

"Ne kötü!" diyerek kurcalamayı bırakıp arkasına yaslandı. "Kahve falan ikram etmeyecek misin? Ev sahibi olmayı bile beceremezken Kerim Beye nasıl karılık yapıyorsun." damarıma basmayı biliyordu. Ondan bu yüzden nefret ediyordum.

"Gayet güzel yapıyorum, seni alakadar etmeyecek konular bunlar." diyerek yapmacık bir şekilde gülümsedim.

"Alışıksın ondandır." diyerek alayla gülümsedi. Sinirden ellerimin titrediğini hissediyordum. Bir insan nasıl bu kadar vicdansız olabiliyordu. Nasıl bunları söyleyecek kadar kalpsiz olabiliyordu.

"Defol evimden." diyerek ayağa kalktım. "Defol Kainat." dedim kapıyı göstererek.

"Neden gerçekler canını mı acıttı küçük, mükemmel kardeşim?"

AmiyâneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin