~
Geçmişten bahsetmeme kararmız sadece bizle sınırlı kalmıştı. Dışarıyı unutmuştuk tamamen. Hakan Bey gelene kadar gayet normalleşmiş gibiydik. Kerim Ali soğuk soğuk laflar söylüyor ama beni güldürüyordu bazen gülmeme o da gülüyor soğuk kelimelerinin ardını sıcaklık alıyordu. Ciddiyeti elden bırakmıyor ama dalgasından vazgeçmiyordu. Onu böyle seviyordum zaten. Kendi olabildiği gibi.
Beni bir köşeye çekmiş şekilde gergince suratıma bakan Hakan Beyden bir şey olduğunu anlıyordum.
"Sorun ne Hakan Bey?" gergince çenesini sıvazladı.
"Mehtap, mehtap ölmemiş!" diyerek gergince soludu. "İntihar girişiminde bulunduğu için Sefa'yı ondan almışlar. Sefa annesi onu ziyarete gelmeyince öldüğünü sanmış."
"Ne?" diye gerildim. "Hakan Bey Kerim Ali'ye bunu anlatamayız." diye tısladığımda gergince nefes verdi.
"Ne yapacağımı inan bilmiyorum Kumru!"
"Şu anda neredeymiş?" dediğimde tezgaha daha çok dayanıp tüm desteğini oradan almaya başladı. Oğluna tekrar bir şey olmasından çok korkuyordu. Bunu görüyordum.
"Uzun bir süre psikolojik rahatsızlıklarından dolayı hastanede kalmış ama geçen ay çıkmış ve yerini bilmiyorum."
"Sefa'yı görmek istememiş mi?"
"Bunun için hukuki bir girişimi olmamış." dediğinde yutkundum sadece. "Kafayı yemek üzereyim. Sefa'yı yanıma alırsam Mehtap'la tekrar karşılaşırım diye korkuyorum, Kerim Ali'ye tamamen zarar verir bu!"
"Bunu Kerim Ali'ye söylemeli miyiz?" dediğim sırada Kerim Ali'nin gür sesi doldurdu mutfağı.
"Söylemelisin!" diyerek iki adımda yanıma geldi ve önce bana sonra babasına baktı. "Söyleyin hadi."
"Oğlum..." diyerek söze başlayan babasına çatık kaşlarla baktı. "Büyük bir mesela değil." diye devam edince daha da çatıldı kaşları.
"Daha farklı bir yalan deneyebilirdin." dediğinde ibrenin bana döneceğini anladım. "Şimdi bana söyleyin bakalım." bana baktı.
"Korkmanı istemiyorum sadece ondan önce babanla paylaştım." diyerek yalandan önce kendimi toparlamaya çalıştım.
"Yani?"
"İki gündür..." diyerek bir yalan bulmaya çabaladım.
"Kızım söyle işte midenin bulandığını." diyerek devam etti Hakan Bey. "İlaç istiyormuş da sen hastane diye zorlarsın diye bana söyledi."
"Neden bulanıyor miden?" dedi pek inanmamış bir havayla. "Az önce iki tabak fasulyeyi yerken miden bulanmıyor gibiydi." kaşlarımı çattım.
"Lokmalarımı mı sayıyorsun Kerim Ali?" lafı çevirmeye çalışsam da yemedi.
"Aşeriyorsundur belki de." diyerek beni
yerin dibine sokan cümleleri söylemişti. Hakan Bey'in faltaşı gibi açılan gözleri bunu kanıtlıyordu. "Test mi alsak acaba sana." diyerek beni tamamen dalgaya alan sözlerini babası daha da ciddiye almış yüzünde hafif heyecan olmuştu. Oğluyla ilişkimizi doruklara çıkardığımızı düşünüyor olmalıydı. Oysa ki biz daha öpüşme kısmını atlatamamıştık."Susar mısın?" diyere ona doğru tısladığımda gözlerini devirdi.
"Sadece babama benden önce torun müjdesi veriyor musun acaba diye soruyorum sana." diyerek içinde sinirini kattığı bir ciddiyetle konuşuyordu. Sözleri bana iki seçenek sunuyordu. Ya inanmamıştı ya da böyle bir
şeyi ilk babasına söylediğimi düşünerek bana kızıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amiyâne
Romance"Nefes aldım, herkesin suçu için ben nefes aldım." dedim ve gözlerimi açıp onun katı yüzüne baktım. "Ben sadece o cehennem evden kurtulmak için evleniyorum, bana aynı hayatı yaşatacaksan eğer bırak!" "Ben bir kadına vurmam." dediği anda kapı açıldı...