₉₄

218 31 13
                                    

"mutlu musun?!"

"jungkook böyle olması gerekiyordu."

yüzünde en ufak bir duygu kırıntısı göremediği için sinirle bedenini ondan çekti ve gözyaşlarını sildi.

"beni kullanman mı gerekiyordu?"

eve gitmeliydi, eve gitmeli ve yanlız kalmalıydı çünkü kimseye güveni kalmamıştı.

kendine bile.

"seni kullanmadım."

neye inanabilirdi ki bu saatten sonra, ceketini yerden alarak hışımla ayağa kalktı ve gözlerinin kararmasını umursamadan sarsak adımlarla yolunu bulmaya çalıştı, "öyle mi?"

"amacın neydi peki?"

peşinden gelmediğini biliyordu, gelmeyeceğini. yanlız kalması gerektiğini ondan daha iyi biliyordu çünkü sikeyim, zihninin her noktasına girip çıkabiliyordu değil mi?

kendisini kendinden iyi tanıyor olabilmesine şaşırmamalıydı.

"ne kazandın şimdi?"

boş sorular, cevap alamayacağının farkındaydı.

"seni kullanmadım."

"ne yaptın o zaman şimdiye kadar?"

"sadece seni korumaya çalıştım jungko-"

"siktir oradan."

yoongi - yeqon mu demeliydi?- yerden kalktı ve konuşmak istercesine dudaklarını araladı. dakikalar önce yanağından öptüğü çocuğu şimdi gözyaşlarının öpmesi kadar kırıcı başka bir şey olamazdı.

"zamana ihtiyacın var. hatırlaman gereken çok şey var, kendini toparlayınca konuşuruz."

"yalancı itin tekisin yoongi."

"evet, evet öyleyim."

kendini kapının dışına nasıl attığını ve nasıl boş bir taksinin içinde ağlamaya başladığını bilmiyordu ancak taksici kendini salmadan önce verdiği adrese giderken hiç soru sormamıştı, buna minnettardı.

nasıl yapmış olabilirdi?

nasıl her şeyi silmiş olabilirdi?

bütün anılarını çalacak kadar bencil olamazdı..

o zaman gittiyse neden geri gelmişti, saçmalık.

büyük bir saçmalık, her şey deli saçmasından ibaretti.

bu sikik bir şaka olmalıydı, birazdan eve vardığında herkes birden ortaya çıkacak ve sürpriz diye bağıracaktı, öyle değil mi?

bu bir şaka olmalıydı.

zorundaydı..

anahtarlarını bulması normalden uzun sürünce pes ederek kapısının önüne oturdu ve dudaklarını ısırarak hıçkırıklarını engellemeye çalıştı, yanaklarından damlayan yaşlar ise umrunda değildi artık.

hiçbir şeyi istemiyordu, hiçbir şey yapmak istemiyordu, yaşadığı her şey büyük bir yalandan ibaret gibiydi.

sevdiği bütün insanlar yalanlardan ibaretti.

neden mutlu olamıyordu?

neden mutlu olamıyordu?

bunları hak edecek ne günah işlemiş olabilirdi ki-

hide and seekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin