🌕 15|J e n o ?🍷

918 76 51
                                    

🍒🍒🍒
Bölüm üstü kapalı şiddet içeriklidir. Böyle şeylere karşı hassasiyetiniz varsa ya da psikolojik bir travmanız okumamanız tercih edilir. Teşekkürler.

🍒 🍒 🍒

Bu bölümede biraz Açıklık getirdim durduk yere dövmüş gibiydi çünkü öncesinde
🍒 🍒 🍒

Donghyuck, son ayındaydı. Bebeği için gün sayıyordu. Buna inanıyordu. Ama evet bebeği ve kendini hâlâ oldukça sağlıklıydı. Mark aylık avına çıkmıştı. Doğumda olamayacak gibiydi. Hamile oldu için yalnız kalmasına izin verilmemişti o da Lee Jeno ve Na Jaemin çifti ile kalıyordu. Minik oğullarının acısı ailede hâlâ tazeydi.

Donghyuck, aniden içeriye aşırı sinirli bir şekilde giren. Tırnakları ve dişleri çoktan uzamış olan Beta'ya baktı. Beta onun üstüne doğru yürüyordu. Lütfen Cheol'ün katilinin Mark olduğunu öğrenmiş olmasın!

Donghyuck korkuyu ilikilerine kadar hissetti. Bu yaptığı her zaman olan bir şey değildi hatta ha hiç olan bir şey değildi. Ama yinede Donghyuck korkağın tekiydi. Donghyuck kollarını karnına sarmış bebeği için daha da korkmaya başlamıştı.

Kötü hissediyordu. Zaten hep kötü hissediyordu. Bu çok saçmaydı Donghyuck hiç bir şey yapmamıştı. Hep iyi bir insan(!) olmuştu neyin cezasını çekiyordu?

"Oğlumdan ne istediniz!" Saçlarını köklerinden tutup geri çeken Jeno yüzünden çığlık attı. Jeno'nun, Donghyuck'u savurması ile Donghyuck yere kapaklandı. Jeno, onu kolunun üstünden tutup yarıya kadar kaldırdı ve bir tokat attı. Donghyuck'un kafası yere çarpınca acı ile inledi. "Ne zararı vardır oğlumun size!"

Kollarını önde tutup Donghyuck'u ayağa kaldırdı. Donghyuck kendini koruma isteği ile yanıp tutuşuyordu. Gözlerini yumdu. Ve sonra karnı el verdiğince ondan kaçmaya çalıştı. Jeno diğer eli ile yüzünü tutup Donghyuck'un ona bakmasını sağlamıştı. Yüzüne attığı tokat sertti. "Neden yaptınız bunu!"

Donghyuck sırtı duvara dayalı olduğu için kaçamıyordu. Jeno, Donghyuck'un kafasını geri bastırdığında sert bir şekilde kafasını duvara çarpmıştı. Dudaklarından büyük bir inildeme kaçtı. Donghyuck, Jeno'yu kendinden uzağa itledi ve kolları arasından sıyrıldı. Ayağa kalkıp koşmaya başladı.

O sırada ayağı halıya takıldı ve Donghyuck yere düştü. "Tek dileğim o karnındakinin gebermesi!" Karnında hissettiği darbeler ile büzülürken ağzından acı dolu inlemeler kaçtı. Jeno'nun ayağının diyafram boşluğuna gelmesi ile nefesi kesilmişti canının acıdığını belirten o sesi çıkaramamış ama öksürmüştü. "Sende geber!" Acıdan şuuru kapanırken onu açık tutmaya uğraşamadı ne kadar erken o kadar iyi. Belki hıncını alamaz ve öldürürdü neden bilebilirdi ki? "Seni gebertene kadar becermek vardı şimdi!"
Ve bundan sonra sesler kesilmişti...

***

Donghyuck aynı düştüğü yerde uyandığında, ıslak saçları az biraz daha kurumuştu ama odanın açık camı yüzünden beli tutulmuştu. Saç dipleri sanki hâlâ çekiliyor gibi acıyordu. Donghyuck etrafta olan saç tellerini gördü. Kafasından saç kaldığına emin değildi.

Odada kimse yoktu, ama sesler geliyordu. Jaemin ve Taeil'e ait olduğunu bildiği sesler. Çoktan sabah olmuştu. Perdeye ışık vuruyordu.

Zorlukla doğrulup ağrıyan ve çok fazla acıyan karnını tuttu, aslında her yeri ayrı ağrıyor ve acıyordu. Gerçekten canı yanıyordu; ama sesiz olması gerekiyordu.

Çocuklar bunu duymamalıydı. İstemsizce inlediğinde dudağının patladığını anladı çünkü kuruyan kan yüzünden yara kabuk tutmuştu ağzını açtığında ise yara tekrar açılmıştı.

Onları rahatsız ederse, Jeno gerçekten sinirlenebilirdi ve bu hiç aleyhine olamazdı.

Sessiz derin nefesler alırken duvara tutunup kalkmaya çalıştı. Neden canım bu kadar acıyor?

Bacakları hiç yokmuş gibi hissediyordu.

Ne kadar uğraşırsa uğraşsın sessiz olamamıştı. Yüksek sesle acı ile inlediğinde konuşma sesleri kesilmişti.

Sesler birden tekrar yükseldi. Jeno'nun sesinde öfkeyle çileden çıkmışlık arasında bir tını vardı. Bağıyor, kızıyor,söyleniyordu.

Kapıyı açıldığında Donghyuck, ona saf öfkeyle bakan Jeno'dan dolayı titremişti.

Üstüne üstüne geliyordu...

Bu saniyeden sonra artık ağzını dikse bile fayda etmezdi sanırım?
Onları bölmüştü bir kere Jeno sözünün kesilmesini de sevmezdi. "Ölmedin mi sen?"

O an durduğu yerde tekrar harekete geçip hızla yürüyüp Donghyuck'un üzerine gelmeye devam ettiğinde acısı uçup gitmişti. Bedeni korku ile titremeye başlamıştı. Öfkesi hâlâ dinmemişmiydi. Dinmemiş olsa şuan yaşıyor olamazdı ki?

Ağlamak istedi, bağırmak ve ağlamak; ama tek yapabildiği tekrar duvara dayanıp yere kaymak başını siper almak ve başka bir darbe daha beklemek oldu.

Ama beklediği şey gelmedi. Saçları yüzünden çekildi, az önce gördüğü o nefret yoktu. Daha çok korku ve endişe dolu gözler ile bakıyordı Jeno.

"Ka-kanıyorsun sen! Lanet olsun kanıyor-kanıyorsun sen! "

Donghyuck'un eğilmiş yüzünü ellerinin arasına alırken söylediği tek şey bu olmuştu. Donghyuck gözlerini kapatmadan önce tanrıya kendisi ve bebeği için dua etmeyi başarabilmişti.

 Donghyuck gözlerini kapatmadan önce tanrıya kendisi ve bebeği için dua etmeyi başarabilmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Birde öylesine eğlence bakımından watty 2019'a katıldım. Jfjfjfjjfj

╰🍂▸ ❝If I Killed Someone For You❞ ♰ MarkhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin