☽ 10|y a r d ı m e d e m e m🍷

1K 88 27
                                    

🍒🍒10. Bölüm yaaa ne ara bu kadar yazdım...🍒🍒

🍒Bir önceki bölümü sakın atlamayın, bildirim filan gitmedi çünkü çoğu kişiye... 🍒

Donghyuck, perdenin kıyısından, çantaları hazırlanmış çıkan Johnny, Taeil ve bebeğini gördü. Göz ucuyla uyuyan Mark'a baktı. Kıpırdanan Mark ile bir süre hararetsiz durdu. Ardından kendi sırt çantasını kaptığı gibi yavaş adımlarla evden çıktı. Kapının önünde durdu ve etrafa bakındı. Görüş açısından kaybolan ikilinin ne taraf gitmiş olabileceğini düşündü. Köy acayip sessizdi ve bu düşünmesini zorlaştırıyordu. Ufak bir ses bile köyü ayağa kaldırabilir gibiydi. Sol gibi hissediyordu. Sağ da olabilirdi...

Sola doğru koşmaya başladı. Ormanın içine girdi ve biraz daha ileri gidip tekrar soldan toprak yola doğru sıyrıldı. Köyden kaçmıştı. Sonuçlarını unutarak sadece menfaati için orayı terk etmişti. Arkasına bakarken koşmaya devam ediyordu. Hızlı nefesler alıp veriyor adrenalin damarlarından kan misali akıyordu.

Bir şeye çarptı ve sertçe götünün üstüne yere düştü. Neye çarptığını bakmak için kafasını kaldırdığında gözleri kırmızı, üstü kan içinde bir Alfa görmeyi beklemiyordu. Kanının çekildiğini hissetti. 'Keşke sağdan gitseydim' diye düşündü.

Karşında duran Alfa yı tanımıyordu bile. Sanırım Alfa'nın av seremonisini bölümüştü."Be-ben çarptığım için ö-öz-özür dilerim. Ö-nüme ba-bakma-bakmamıştım." Donghyuck, tepki alamadığı için korkuyla geri geri gitmişti. Alfa her an üzerine saldırıp onu parçalarına ayrılacak gibi gözüküyordu.

Arkasını tekrar kontrol edip kaçabileceği yerlere baktı. Üzerine yürümeye başlayan Alfa ile ağzından bir hıçkırık çıktı. Ağlamıyordu, sadece korkudan hıçkırık tutmuştu. Donghyuck aniden ayağa fırladı ve geldiği yolun tersine, gerisi geriye koşmaya başlamıştı.

Bileğinin çekilip sırtının hızla yere carpması ile ciyakladı. "Kimden kaçıyorsun? Nerden?"
Donghyuck elini kafasına götürdü. Canı acımıştı. İnildedi. Gözleri kayıyordu. Kafasını fazla sert çarpmıştı. Alfa Donghyuck'un yanına çöktü. Ve Donghyuck ensesinden sızan kanı hissettiğinde gözlerini kapattı.

***

Gözüne sızan güneş ışınları ile uyandığı gibi elini ensesine götürdü. "Boyunum!" Yataktan yavaşça doğruldu. Boynunu ovuşturdu ve esnedi. Karşısında duran Mark'a baktı gülümseyecekti ki, hemen ardından dün geceki olayları hatırladı. Korktu...
Bir Alfa sinirli ise her şeyi yapabilirdi...

"Ben-" Mark ayağa kalktı. "YA SENİ ABİM DIŞINDA BAŞKA BİRİ BULSAYDI! ÖLÜRDÜN APTAL! YA BAŞINA BİR ŞEY GELSEYDİ! DÜN GECE BURAYA DÖNDÜĞÜNDE, ŞU AN ÖLDÜRÜLÜYOR OLURDUN!!!"

Donghyuck gözlerini sıkıca yumdu. Kendisine bağrılmasından nefret ediyordu. "Bağırma lütfen..." Sesi titrerken konuştu ama Mark ona bağırmaya devam etti.

"BAĞIRMA ÖYLE Mİ! SEN KİM OLDUĞUNU UNUTUYORSUN DONGHYUCK!!" Donghyuck korkuyla titredi. Alfa'yı oldukça fazla kızdırmıştı.

Kızgın bir Alfa, bir omega'nın karşılaşmak istediği son şeydi. Kızgın bir Alfa, Karşısında kinin kafasını gövdesinden sanki balık kafasını koparıyor gibi kolaylıkla koparırdı. "Sürüme dönmek istiyorum..." Donghyuck mızmızlanmaya ve ağlamaya başladı. Mark o kadar çok feromon yapıyordu ki Donghyuck hıçkırıklara ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

"Ağlamayı kesmelisin ve kim olduğunu hatırlamalısın!" Donghyuck tüm sinriyle Mark'a bağırdı. Kızgın bir Alfa'ya kıyasla kızgın bir omega hiç bir şeydi ama feromonları güçlü olduğu için eziciydi."Kimim ben söylesene!! Basit bir omega mı? Yatıştırıcımı? Neyim ben niye burada olmak zorundayım!"

Omega lar istemedikleri yerde duramakta çok fazla zorlanırlardı. Donghyuck gene hastalanacağından emin di...

"Kimsin öyle mi? Sen benim eşimsin Lee Donghyuck! Sen 127 sürüsünün Yücesinin eşisin! Omuzlarında artık bir yüce lakabı taşıyorsun! Kendine gel! " Mark'ın sakin sesi Donghyuck'un titremesine yol açmıştı. Mark, Donghyuck'a doğru yürümeye başladı. Ama Donghyuck aniden kendini koruma içgüdüsü ile hareket edince Mark durdu.

Kafasını iki yana salladı ve atamadığı sinri ile odadan çıktı.

.


.•°*☆.•°*☆
☆*°•.☆*°•.


.

Donghyuck, Mark odadan çıktığından beri neredeyse 3 saattir onunla ilgilenen omega ileydi. Omega ona her şekilde yardım etmeye çalışıyordu. "Buradan gitmek istiyorum bana lütfen yardım et. Sürüme dönmek istiyorum! Ben buraya ait değilim benim her şeyim o köyde kaldı. Nefesim o köyde kaldı!"

Omega, Sakinlikle Donghyuck'a döndü. "Yoksa sevdiğin biri mi var?" Donghyuck kafasını onaylar anlamda salladı. " Her şeyim o köyde kaldı benim, ruhum... Şu an içi boş bir matruşkadan farksızım. Lütfen yardım et." Omega elindeki bardağı masaya koyup Donghyuck'un yatağının köşesine oturdu.

"Bak. Donghyuck sana yardım edemem. Buradan artık gidemezsin,sen buraya aitsin. Bu sürüyü başıboş bırakamazsın..." Donghyuck, Omega'nın elini tuttu. "Beni dinle seninde bir bebeğin var değil mi?" Omega kaşlarını çatarak kafa salladı. "Bir kızım var da bunun ne ilgisi var. "

"Bak 4. Ayına yeni girmiş bir oğlum var. Onun yanında olmam gerekiyor. Onu benden uzak tutuyorlar onun benden aldılar! " Omega yutkundu.

Birden kendi kızı ondan aldıklarını düşündü. Dolan gözlerini kırpıştırdı.
" Ama nasıl olur bu imkansız yani bir omega sadece 1 kere mühürlenebilir."

"Mührümü kazıdılar ama konu bu değil. Bana yardım edecek misin şey-" Oldukça minik gözüken Omega ismini bilmediği için takılan Donghyuck'a adımı söyledi."Renjun."


Donghyuck ne dediğini anlamadı. "Ne? " Omega tekrarlar konuştu. " Adım, Renjun ve sana yardım edemem."

🍒Sevmediğim bölümlere eklenmemiş bulunmakta🍒

🍒Renjun yardım etmedi, bu konu Hakkında ne düşünüyorsunuz?🍒

🍒Renjun yardım etmedi, bu konu Hakkında ne düşünüyorsunuz?🍒

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
╰🍂▸ ❝If I Killed Someone For You❞ ♰ MarkhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin