Taehyung , Jungkook'la konuşmak için evden çıkıp hemen evine gitmişti. Ama sanırım Jungkook ondan önce davranmıştı, çünkü annesine sorduğunda çoktan okula gittiğini söylemişti. Bu durum çok kötüydü. Taehyung'un gözünden ayrılmaması gerekiyordu. Taehyung, Jungkook'un koruyucu meleğiydi. Onu koruması için sürekli yanında olmalıydı. Taehyung doğduğundan beri yalnızdı. Jimin gibi bir ailesi yoktu. Doğduğunda baş meleğin kapısının önüne bırakılmış ve yalnız büyümüştü. Jimin meleklerin yaşadığı dünyada da, insanların yaşadığı dünyada da tek dostu, tek arkadaşı, tek ailesi olmuştu. Ama sonra Jimin ile araları bozulmuştu bu yüzden kendini işe vermeye başladı. Koruduğu kişiyi ilk tanıdığında onu ilk kurtarışıydı Taehyung'un. Onu bir uçurumun kenarında aşağa düşerken kurtarmış ve onu korumaya almıştı şeytanlara karşı. Ama şu ana kadar hiçbir şeytan saldırısına uğramımıştı. Sadece bir iki kereydi ve onda da hepsini yenmişti. Ama bu süreçte nerden bilebilirdi ki koruduğu kişinin kendisine karşı bir şeyler hissedeyeceğini.
Düşünceler içerisinde okula vardı. Önüne bakmıyordu bile. Sonra adının seslenmesiyle o yöne baktı. Endişeli bakışlar atan Jimin aynı zamanda sevgilisinin ellerini tutmuş onu Taehyung'un yanına sürüklüyordu. Taehyung buna gülümsedi, herçekten çok tatlı bir çift olmuşlardı. Jimin yanına gelir gelmez " Taehyung bir sorun mu var, çok dalgın gözüküyorsun " dedi. Taehyung ise ona tatlıca gülümsedi. Sonra ona " hayır bir sor- " demeden kendi sözünü kesti. İçine atmanın hiçbir faydası yoktu. En iyisi bütün her şeyi döküp fikir almaktı. Bu yüzden Taehyung " aslında var, seninle konuşabilir miyim? Şuan içimi dökücek birine ihtiyacım var " dedi. Jimin ise buna memnuniyetle gülümsemiş ve şirince " tabi kii sorun değil, yalnız konuşabiliriz " dedi. Taehyung çok sevinmişti. Gerçekten bu iyi hissettirecek gibiydi. Birlikte gireceklerken ordan Yoongi " bende gelicem " dedi. Jimin ise buna " özel konuşacağız Yoongi boş kıskançlık yapma " dedi ve Taehyung'un koluna girip okula yürüdü. Yoongi ise surat astı, sevgilisinin bunu söylemesi kalbini kırmıştı. Taehyung ise bunu fark edip Jimin'i durdurdu. Sonra ona dönüp " sorun değil onunda tavsiyesini alabilirim. Hem ayrıca sevgiline böyle davranmamalısın. Seni böyle kıskanması aslında seni ne kadar çok sevdiğini gösterir. Ve bunu söylemen onun kalbini kırar " dedi. Jimin'in ise hemen gözleri dolmuştu. Böyle olacağını bilmiyordu. Bu yüzden gözleri dolu dolu Yoongi'nin yanına yaklaştı ve onun beline sarıldı. Sonra " özür dilerim Yoongi, bu sevgili konusunda yeniyim bu yüzden bu sözcüklerin kalbini kıracağını bilmiyordum " dedi. Yoongi ise hatası fark eden sevgilisine doladı kollarını. Sonra ona " evet bu yüzden dolayı maalesef ki küçük bir özürle kabul etmicem. Kendini affettirmek için yollar aramaya başlasan iyi olur güzelim " dedi ve yanağına sulu öpücük kondurdu. Jimin ise masumca kafasını sallayıp düşünmeye başladı. Onların bu hallerini izleyen Taehyung ise feelsden şurda can vereceğini hissetti. Çünkü bu gördükleri en tatlı çift olabilirdi. Ve kalbi buna dayanamıyordu.
Üçü birlikte okula gitmiş ve öğle arasında bir banka oturup konuşmaya başlamışlardı. Taehyung her şeyi anlattığında Jimin sıkıntılı bir nefes vermişti. Sonra Taehyung'a bakıp " Taehyung, sen bir malsın " dedi. Taehyung ise bu sözcüklere kaşlarını çattı. Niye o mal oluyordu ki şimdi? Hala anlamayan Taehyung'a karşı Jimin sıkılmış bir şekilde ofladı. Sonra " sadece mal değil salaksın da. Yani zaten sana olan bakışlarından sana aşık olduğu belliydi. Genelde sürekli sana iltifatlar ediyor, sana hediyeler alıyor, seni koruyor, yani bunların hepsi sana aşık olduğundan. Ben bile fark ettim ama sen fark etmedin, kalbinin kırılması normal çünkü salaksın " dedi. Taehyung ise oluşan gerçeklikle kendine lanetler okudu. Jungkook her zaman Taehyung'a karşı böyleydi. Ama Taehyung sadece onları arkadaş anlamında yapıyor sanıyordu. ' Salak kafam ' dedi içinden. Bunları fark edememizi cidden onu bir salak yapardı. Derin bir nefes çekti ve ne yapması gerektiğini düşündü. Jimin bunu fark edince " aptal arkadaşım şimdi ne yapıcaksın biliyor musun? " dedi ve kulağına fısıldamaya başladı. Bu plan eğer işe yararsa her şey daha güzel olucak gibiydi.
O bakımdan Jungkook bugün etrafta sürekli suratı asık gezmiş ve neden böyle olduğunu soranlara ise geçiştirmişti. Günün sonunda okuldan çıkarken Taehyung'u gördü. Ama o bir kızla konuşup gülüşüyordu. Kızla uzaklaşan Taehyung'a boş boş baktı Jungkook. Bu sefer gerçekten de kalbi kırılmıştı. Gözlerinden akan damlacıkları engelleyemedi. Kafası eğik bir şekilde evine gitti. Eve geldiğinde annesi onu soru yağmuruna tutsada Jungkook bir şey söylemede ısrarcıydı. Sonu da pes eden ailesi gece yatmaya gitti. Jungkook da onlar birlikte uyumaya gitti. Saat 03.00 suları iken ve Jungkook derin bir uykudayken bir kaç hışırtı sesi duyuldu. Jungkook rahatsızlandı ve kendini kapıya döndürdü. Yüzüne çarpan ışıkla rahatsız oldu ve gözlerini yavaşça açtı. Işığa alışmak için biraz bekledi ve gözlerini netleştirdiğinde ışığın kaynağını buldu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
( bu ışıkların tek bir tanesini küçük bir tüpde olduğunu düşünün, ateş böceği değil minik minik elektrik kabarcığı. Yapmak istediğim romantikliği anlatmaya çalışıyorum ama neyse anlayana artık kdnxjd )
Jungkook küçük tüpdeki ışık kabarcığına baktı. İlk önce bir ateş böceği sandı ama sonra daha dikkatli inceleyince sadece bir ışık olduğunu anladı. Ama sonra bu ışıktan küçük kıvılcımlar çıkınca bunu bir elektrik olduğunu anladı. Bunun burda ne işi olduğunu anlamadan kafasını kapıya çevirince yerde bu tüplerden bir yol olduğunu gördü. Jungkook kaşlarını çattı, ne yapması gerektiğini anlamadı ve bazı salaklar gibi bu ışıkları da takip etmiyecekti. Sonra yatakta doğruldu ve etrafı izledi. İlk gördüğü ışığın yanında bir not vardı. Notu aldı ve okudu, notta; ' sadece onları takip et, her şeyi düzeltmek istiyorum- Taehyung ' yazıyordu. Jungkook gördüğü isimle kalbi hızlanmaya başladı. Ne yani bu ışıklar ona mı aitti? Daha çok meraklanan Jungkook üstüne bir şey giydi ve ışıkları takip etmeye başladı.
Işıkları takip ettikçe Jungkook'un kalbi daha hızlı atıyordu. Sonunda ışıklar bir oyun parkında durdu. Evine en yakın oyun parkı. Dikkatlice inceleyince parkın ortasında harika bir masa olduğunu gördü. Çünkü çok güzel süslenmişti. Etrafta güller, harika ışıklandırmalar, kalpli balonlar, cidden güzeldi. Masanın yanına geldi, orda en sevdiği yiyecekler, en sevdiği kokulu mumlar vardı. Sonra bir not buldu Jungkook, notta; ' yukarı bak, yıldızlara ' diye yazıyordu. Hemen yukarıya baktı ve gözleri kamaştı. Yukarda kıvılcımlarla yazılmış ' Beni affet ' bunun Taehyung'un gücü olduğunu hemen anladı. Jungkook'un yavaştan yavaştan gözleri dolmaya başlamıştı. Bunlar gerçekten çok güzeldi ve kim affetmezdi ki?
" Beğendin mi? " diye bir ses duydu arkasından. Hemen vücudunu döndürdü. Sonra kafa salladı Jungkook dolu dolu gözleriyle. Taehyung onu gerçekten çok güzel buldu. Bunları yaptığı için bir ara Jimin ile Yoongi'ye çok büyük bir teşekkür etmeliydi. Sonra Taehyung " yemeğe başlayalım mı yemekler soğumadan " dedi. Jungkook ise başını salladı. Birlikte yemek yediler, ikisininde gözlerinde büyük bir parıltı vardı. Sonra Taehyung duraksadı. Jungkook'a baktı ve " Jungkook ben seni mutlu etmek için çabalıyacağım, ben senin koruyucu meleğinim, senin için her şeyi yapmalıyım " dedi. Jungkook ise buna çok mutlu olsa da bu olmazdı. Jungkook " Taehyung bunu yapmak zorunda değilsin yani zorlana bana aşık olman inan beni mutlu etmez " dedi. Taehyung ise onun ne kadar harika birisi olduğunu anladı. Gülümsedi ona ve " merak etme, ben sana karşı bir şeyler hissediyorum bu yüzden dolayı bunu söylüyorum, seni mutlu edicem tamam, güven bana " dedi samimiyetle. Jungkook ise dolu dolu gözleriyle gülümsedi Taehyung'a. Onu gerçekten çok seviyordu ve umarım onlar mutlu olurdu.
Geç yazdığım için özür dilerim. Uyuşuk bir insan olduğum için bir türlü yazıp atamadım.
