*Beşinci yılı bitirmek istiyorum o yüzden sonraki bölümde bilmem kaç hafta ileri saracağım*
Bugün quidditch maçı vardı. Ravenclaw ile yarışacaktık.
Zaten kendi binamın olmadığı quidditch maçlarına gitmiyordum.
S.B.D. yaklaştıkça diğerleri strese giriyor, bense rahatlıyordum. Umrumda değil aq. Bir sene daha Hogwarts'ta kalırım en fazla. (keşkeee)
...
Maç başlamıştı. Ravenclaw 40 puan öndeydi. Quaffle James'in elindeydi. Sayı atıyordu. Ama bu umurumda bile değildi. Kazansınlar ya da kaybetsinler oyun sonuç- "Tut şu topu salak" diye bağırdı yanımda oturan çocuk. Kime bağırdı acaba?
Okulda kimseyi tanımadığımı anladım.
Quidditch'i sunan çocuk tam olarak şöyle diyordu. "Thomas topu düzgün at artı- evet profesör sadece heyecanlandım"
"Potter harika bir sayı yaptı. Ağlayın Ravenclaw'lar. Sizde böyle kovalayıcı yo- Tamam profesör düzgün sunacağım."
Bu duruma gülmeden edemedim. Hayır yani neden bu heyecan?
Yaklaşık yarım saat sonra maç bitmişti. (her fanficte olduğu gibi) Gryffindor kazanmıştı kupayı. Diğerleri tam olarak şöyle görünüyordu;
Ben sırıttığımda Scarlett beni yere itti. "N'apıyon lan at beyin"
"Kafana bludger geliyordu salak"
"Amaan en fazla kafam kopar n'olacak ki."
"Zeka kırıntısı bile yok sende"
"Ayy düşünsene kafam başka yerde gövdem başka yer-"
"SUS MİDEM KALKTI AQ"
Kahkaha attım.
Ortak salona gittiğimizde kutlama havası vardı. Sıkıcı. Neyse onlar kutlasın. Ben yüzeceğim.
Karagölün boş olmayacağını düşündüğüm için Hogsmeade'de keşfettiğim yere gittim.
Oranın biraz ilerisinde bir uçurum kenarı vardı. Denize kıyısı yoktu. Tam olarak yamaç dalışı yapılabilecek bir yerdi.
Düşüncelerimi dağıttım. Sakince suya atladım. Yavaş yavaş yüzmeye başladım. Biraz derinlere inmiştim. Zaten kıyıya yakındım.
Suratım kıpkırmızı olana kadar nefesimi tutmuş, su altında kalmıştım. Suyun üstüne çıktığımda korkudan titredim
"Sen neden kutlamaya katılmadın" dedi
"Sen neden kutlamaya katılmadın?" dedim
"Pat-Sirius'un bunu abarttığını sanıyordum. Yani benim sorduğum soruyu bana geri- neyse boşver."
"Peki" dedim ve yine suya daldım. Bana ne aq.
Biraz daha suda oyalandım ve su yüzeyine çıktım. "Sudan çıkmama yardım eder misin?" dedim James'e. Elini uzattı. Tuttum ve onu suya çektim. Onu da orada bırakıp gittim. Yaşasın kötülük.
Çantamın yanına gittim ve orada kendime bir kurutma büyüsü yaptım. Ortak salona gitmedim. Partilerden hoşlanmam.
Kütüphaneye gittim. Canım(!) S.B.D.ler. N'apayım şu büyüyü kullanırım.
Kütüphaneye gittim. Ders çalıştım falan. Tabii ki de Sihir Tarihine asla çalışmadım. Ne bekliyordunuz. Ben mi? Çalışmak mı? Hem de Sihir Tarihine mi? Güldüm.
İksire bile çalıştım. Hatta en çok ona ama yok almıyor beyin n'apalım.
Hayır bi'de ders çalışırken aklıma üç yıl önce -yetimhanedeki- müdürenin kafasına boş demliği attığım an geldi. Kahkaha attım diye tip tip baktılar. Hiç mi gülen insan evladı görmediniz yaa. Bunun üstüne de kütüphaneden attılar. Tamam tek sebep gülmem değil. Onlara 'Sizi ruh emiciler sizi. Expecto Patronum.' diye bağımam da bir sebep. Ama bunun atılmamdaki payı çok küçük(!)
Amaan şimdi ortak salonda kutlama devam ediyordur. Neyse ihtiyaç odasına çıkam da uyuyam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blossom ve Cooperlar (TAMAMLANDI)
FanfictionArkasından bir ses geldi genç kızın; "Avada Kedavra!" Ses soğuk ve korkunçtu. Her duyduğunda tüylerini diken diken ederdi o ses; Karanlık Lord'a ait olan ses. İçlerinden biri ölmüştü. Peki ya kim? Voldemort tarafından öldürülen kimdi? ~Tüm haklar...