*Üç hafta sonra*
K.S.K.S. dersindeydik. Sirius ile oturuyordum. Scarlett de Remus ile otururken, Lily Loren ile, James de -ne kadar istemese bile- Peter ile oturuyordu.
Birkaç dakika sonra Horne içeri girdi. Füze gibi girdi ama. Sıradan bir günaydın yollayıp konudan bahsetmeye başladı; Vampirler.
"Onlar korkunç yaratıklardır (Cullen'lar hariç) İnsanları öldürmek en büyük zevkleridir."
"Öldürdükleri kişinin acı çektiğini görmek de öyle. Öldürdükleri ya da öldürecekleri kişiye işkence etmek hayat felsefeleridir" diye atıldım.
"Çoğu zaman" dedi. Onun söyledikleri bitmeden Loren sınıftan şimşek hızıyla uzaklaştı.
Peşinden ben de gittim. "Loren" diye seslendim. Koşuyordu. Ben de öyle.
En son boş bir sınıfa girdi. Etrafta dağılmış sıralar ve bir de ayna vardı.
Loren dizlerini kendine çekmiş, kollarını dizlerine sarmış, kafasını da kollarının arasına almıtı ve ağlıyordu.
Yanına oturdum. "Senin Böcürt'ün" dedi kafasını kaldırmadan. "Onun ölüm anıydı. Di'mi?" diye sordu hıçkırıklarının arasında.
"Öyle" diye fısıldadım. "Seni nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum. Çünkü ben ağlarken kimse beni teselli edemedi. Sadece benimle birlikte ağladılar. Ağlamaktan çekinme. Güçlü insanlar en çok ağlayanlardır." birkaç dakika boyunca hiç konuşmadık. Sadece ağladı.
"Biliyor musun?" dedi Loren "Özlediğin birini görememek çok acıtıyor..."
"Öyle"
"Boşuna beklediğini anlamak kadar boş bu hayat."
O zamanlar hissettiğim şeyleri söylüyordu. Hayat benden alacağını almıştı. Sıra ondaydı. Peki bu hayat birinin canını yakmadan duramaz mı?
"Sonunda her şey iyi olacaktır. Eğer olmuyorsa o son değildir." dedim onun biraz da olsa moralini düzeltmek için. Daha çok ağladı.
"Shht" dedi "Sessizliği dinle. Anlatacak çok şeyi var" dedi ve sonra konuşmaya başladı. "İnsan en çok kaçtığı şeyden asla kurtulamıyor."
"Aslında bu biraz da olsa iyi bir şey." bana 'Nasıl yani?' der gibi baktı. "Korkularımızın üstüne gitmek. Sonunda en büyük korkularımız bizden korkar"
"Peki neden bu süreç hep acı veriyor? Öğrenmek neden acı veriyor?"
"Öğrenmek her zaman acı veren bir süreçtir."
"İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri, yoksa; insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri?"
"İkisi de" dedim. "Yaşanan gün nasıl olursa olsun beklenen gün her zaman daha güzeldir çünkü geçmiş acılarla gelecek umutlarla doludur." moralini düzeltmek istiyordum.
"Acı mühim değil umut yoruyor insanı." dedi. Çok canı acıyordu. Bunu hissediyordum. "Ben hayatım boyunca o kadını bekledim. Sonra ise... Onun öldüğünü öğrendim. Biliyor musun? Şımaracak kimsen kalmadığı zaman büyürsün."
"Öyle. Kesinlikle öyle."
"Ben hep annemi istedim. Çünkü" dedi hıçkırarak ağlıyordu. Gözünden akan yaşlar bana Raven'ı hatırlatıyordu. Onun yerini dolduramazdım belki ama Loren'ı mutlu edebilirdim. "Çünkü babamdan nefret ettim. O annemden ne kadar nefret ettiyse ben de ondan o kadar nefret ettim. Ona asla duygularımı açamadım. O beni hiç istemedi, sevmedi. Bana baktıkça annemi hatırladı. Bana hep nefretle baktı. Ben bittim. Hayatım bitti. Artık yaşamıyorum."
"Aslında bizim hayatımız da Anka kuşunun hayatına benzer. Nasıl ki Anka kuşu hayatı sonlandığı anda küllerinden yeniden doğuyorsa bizim hayatımız da öyledir. Biz bitti dediğimiz anda hayatımız yeniden başlar fakat biz bunu anlamayız"
"Çok anlamlı konuşuyorsun." dedi "Onu hiç düşünüyor musun?""İnsan düşünmüyor değil. Hiç üzülmüyor değil"
Aniden konu değiştirdi. "Yarınlar hep güzel olacak denir oysa bugünler dünlerin yarınları değil midir?"
"Her zaman dünü düşünürsen yarının daha iyi olamaz"
"Haklısın" dedi ama hala biraz da olsa ağlıyordu. Sonra bir anda gülmeye başladı. Kahkahalarla gülüyordu ama aynı anda da ağlıyordu. Kızı kendime benzettim aq.
"Kafamın içindeki düşünceler ben delirtiyor, öldürüyor. Ve ben, daha çok gencim..."
"Fark etmedin sanırım. Ben tuhaf biriyim." dedim gülümseyerek. "Kaçığın tekiyim" benimle birlikte güldü.
"Dersi kaçırdık."
"Boşver zaten sıkılıyordum. Sen çıkmasan ben kaçardım."
"Dersin bitmesine iki dakika var. M" dedi saatine bakarak. "İçini dökmek insanı rahatlatıyor"
"Evet"
Kalktı. O aynaya yaklaştı. "Bak bu Kelid aynası. İnsanın en büyük arzusunu gösterir. Ben annemin yanımda olduğunu ve çok mutlu olduğumuzu görüyorum. Sen ne görüyorsun?"
Aynanın karşısına geçtim. Orada hepimizi gördüm. Kutsal Deliler, Çapulcular ve... Çocuklar. Muhtemelen ilerideki çocuklarımız. Biz çok mutluyuz.
"Bizimkiler ve çocuklar. Biz mutluyuz" dedim. Bana sarıldı.
"Bazen benim ablam olduğunu düşünüyorum."
"Bazen benim kardeşim olduğunu düşünüyorum."
...
"Loren ve Regulus. Bizim evde kalabilir mi?"
"NE?" dediler
"Ne?"
"Loren'ı anladım da, Regulus?"
"Ama eve dönerse onu ölüm yiyen yapacaklar. Ölüm yiyen olusa pişman olacak. N'oluuur?"
"Evet. Haklı" dedi Hell. Kıyamadı işte.
Bu bölüm bu kadardı. Evet yine sıkıcı bir bölüm ama birkaç bölüm sonra altıncı yılı bitireceğim.*Loren Gray*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blossom ve Cooperlar (TAMAMLANDI)
FanfictionArkasından bir ses geldi genç kızın; "Avada Kedavra!" Ses soğuk ve korkunçtu. Her duyduğunda tüylerini diken diken ederdi o ses; Karanlık Lord'a ait olan ses. İçlerinden biri ölmüştü. Peki ya kim? Voldemort tarafından öldürülen kimdi? ~Tüm haklar...