Çapulcular ve Snape

641 40 1
                                    

Uyandım. Bugün K.S.K.S.'den S.B.D. vardı. Erken kalkıp çalışmadım. Uymadım da. Ne demişler uyanmak başarmanın yarısıdır.

Yatağım camın kenarındaydı. Tanrım dışarısı çok güzel. Pembe, mor ve turuncunun karışımı bir gökyüzü. Etkileyici.

Bir süre dışarıyı izledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bir süre dışarıyı izledim. Sonra uyuyakalmışım.

...

"Cherly hadi uyan geç kalmayalım"dedi Helena. Bu kız beni uyandırmayı biliyor.

"Kalktım"

"Ohaa lan nasıl yaptın?" dedi Scarlett.

"Ne var ben de uyanabilirim"

"Tamam kızlar kahvaltıya inelim" dedi Lils.

"Peki" dedik üçümüz.

*Üçüncü kişi ağızından*

Karanlık Sanatlara Karşı Savunma S.B.D.'sinden çıkmışlardı. Giriş salonuna geçiyorlardı. "Onuncu soruyu sevdin mi, Aylak?" diye sordu Sirius.

"Bayıldım" dedi Remus canlı bir şekilde. "Bir kurtadamı belirleyen beş özelliği yazın. Mükemmel bir soru."

James sesine kaygılıymış gibi bir eda vererek, "Acaba bütün özellikleri yazabildin mi, ne dersin?" dedi

"Sanırım yazdım" dedi Remus ciddi ciddi. "Bir: Benim sandalyemde oturuyor. İki: Benim kıyafetlerimi giyiyor. Üç: Adı Remus Lupin."

Bir tek Peter gülmedi.

"Ben burun biçimini, gözbebeklerini ve püsküllü kuyruğunu yazdım," dedi "ama başka ne var, aklıma gelmedi-"

"Amma kalın kafalısın ha, Kılkuyruk!" dedi James sabırsızlıkla. "Ayda bir, bir kurtadamla dolaşıyorsun-"

"Alçak sesle konuş." diye rica etti Remus.

Çapulcular çimenlikten göle doğru yürürken, Snape de onların peşinden gitti.

Sirius "Bence o sınav çocuk oyuncağıydı," dedi "en azından 'Olağanüstü' almazsam şaşarım doğrusu"

"Ben de," dedi James. Elini cebine soktu ve debelenip duran bir altın Snitch çıkardı.

"Nereden buldun onu?"

"Aşırdım," dedi James kayıtsızca. Snitch'le oynamaya başladı, önce otuz santim kadar uzağa gitmesine izin veriyor, sonra yenden yakalıyordu; refleksleri mükemmeldi. Peter onu hayret ve hayranlıkla izliyordu.

Gölün kıyısındaki, kayın ağacının gölgesine oturdular. 

Onların ardından Büyük Salondan çıkmış olan kızlar grubu gölün kıyısına oturup, serinlemek için ayaklarını suya sokmuşlardı.

Remus bir kitap çıkarmış okuyordu. Sirius diğer öğrencileri izliyordu. James Snitch'le oynamaya devam ediyordu. Peter ise James'i izliyordu ve her zorlu tutuşlarından sonra nefesini tutuyor ve alkışlıyordu.

"Kaldır şunu, olur mu?" dedi Sirius "yoksa Kılkuyruk heyecandan altını ıslatacak!"

Peter kızardı ama James sırıttı.

"Madem seni rahatsız ediyor" dedi, ve Snitch'i, gerisin geri cebine koydu.

"Canım sıkılıyor," dedi Sirius. "Keşke dolunay olsaydı"

"Sana göre hava hoş," dedi Remus kitabının arkasından, karanlık bir edayla. "Daha biçim değiştirme var, eğer canın sıkılıyorsa beni test edebilirsin. Al şunu..."

Sirius istemedi. "O saçmalığa bakmama gerek yok, hepsini biliyorum."

"İşte seni canlandıracak bir şey, Patiayak," dedi James alçak sesle. "Bak kim gelmiş..."

Sirius başını çevirdi.

"Mükemmel" dedi yavaşça. "Sümükus"

Snape ayağa kalkmıştı ve S.B.D. kağıdını çantasına tıkıyordu.  Çimenlere çıkınca Sirius ve James ayağa kalktılar.

Remus ve Peter oturdukları yerde kaldılar: Remus kitabına bakıyordu ama gözleri kıpırdamıyordu, kaşlarını hafifçe çatmıştı. Peter aç bir yüz ifadesiyle bir Sirius'a bir James'e bir Snape'e bakıyordu.

"N'aber, Sümükus?" dedi James yüksek sesle.

Snape çok çabuk tepki vermişti. Sanki saldırı bekliyordu. Çantasını bırakmış elini cüppesine daldırmıştı. Henüz asasının yarısını çıkartmıştı ki, James "Expelliarmus" diye bağırdı.

Snape'in asası dört metre kadar uçtu ve çimenlere düştü. Sirius güldü. Ama nasıl güzel güldü. Neyse devam edellim.

"İmpedimenta!" dedi, asasını Snape'e doğrultarak; yerdeki asanın üzerina atlayan Snape yarı yolda büyünün etkisi altına girdi ve yere düştü.

Çevredeki öğrenciler dönmüş bakıyordu. Kimisi ayağa kalkmış, daha yakına geliyordu. Bazıları endişeli görünüyordu, bazıları ise eğleniyormuş gibiydi.

"Sınav nasıl gitti, Sümsük?" dedi James.

"Ben baktım, burnu parşömene değiyordu. Her yeri yağ lekesi olmuştur, tek kelime bile okuyamayacaklar." dedi Sirius zalimce.

Snape ayağa kalkmaya çalışıyordu, ama hala uğursuzluk büyüsünün etkisi altındaydı.

"Sen - bekle hele" diye soludu James'e bakarak.

"Bekle hele"

"Ne için bekleyecekmiş?" Sirius bunu çok sakin bir şekilde söylemişti. "Ne yapacaksın, Sümsük, burnunu üzerimize mi sileceksin?"

Snape'in ağızından küfürler ve uğursuzluk büyüleri sel gibi akıyordu.

"Ağızını yıka" dedi James. "Aklapakla"

Snape'in ağızından pembe sabun köpükleri çıktı.

"ONU RAHAT BIRAK"

Blossom ve Cooperlar (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin