-Bir ömre bedel acılarım
Sırlarım ve sakladıklarım
Hepsini bir sandığa tıktım
Üstüne rengarenk bir 'Saklı' yazdım...
-
Kalemimi masaya yavaşca geri bırakırken dolu gözlerimi kuruladım.İçimdekileri yazıya dökmek gerçekten de rahatlatmıştı.
Hem şiirlerimi biriktirmem de gerekiyordu. Selin' e göre ilerde çok çok ünlü bir şair olacakmışım.Selin'e göre ilerde onla da evlenecektim gerçi(!)Selin ve pamuk pembe hayalleri...
' Düşüncesi bile iğrenç !'
Otura otura kıçımın yapıştığı masadan kalkarken ağrıyan belimi çıtlattım ve bir kedi gibi gerindim. Saate baktığımda 3 saat boyunca masada oturduğumu fark edip kendime kızdım.
Zamanın boşa harcanmasından nefret ederdim. Bu saçma dizeler bana hiç bir şey getirmeyecekti.
18 yaşındaydım ve babam ekonomik haklarının tamamını kendisine saklıyordu. Ona tüm gerçekleri açıkladıktan sonra açıkça beni reddetmiş ve evden kovmuştu.
Kazandığım üniversiteye bu yüzden gidememiştim. Oysa ki çok istediğim bir bölümdü. Edebiyat...
'Dizeler para getirmeyecek diyosun bi de hala edebiyat peşindesin' Demeyin.Ben böyle bi iki kişilikliyim işte.
Bir şeyin yanlış olduğunu bilsem bile istiyorsam yaparım.Gözükara veya aptallık diyin.Bence ikisi de birbirine pek yakın akraba.
Tıpkı ben ve şu lanet olası' biliyom tam bi Amerikan özentisiyim' yerin akraba olması gibi. Bu ne ya! Popom duvarlara değiyor resmen.Durun size kaldığım yeri daha iyi tanıtayım.
Burası: Bok Çukuru.
Bok çukuru diyorum çünkü daha önce kaldığım villanın yanında buraya başka ne denirdi bilemiyorum.
Odanın sadece bir penceresi vardı.Evet sadece bir oda da yaşıyorum!
10 metrekarelik göt kadarlık alana kırık bir yatak ve küçük bir şifonyer yerleşirilmişti. Bir de benim getirdiğim çalışma masası.Hepsi bu kadardı.
Kafede çalışarak elde ettiğim parayla kafenin üstündeki bu viran yeri kiralayabilmiştim.
Acınacak kadar az para kazanıyor sabah 6 dan aksam 12 ye kadar iş yapıyordum ama daha fazlasını talep de edemezdim.Patronum şerefsizin tekiydi.İsmi Edir.
Ne anlama geldiği hakkında en ufak bir fikrim yok. Ama en az adam kadar aptalca ve kişiliksiz bi isim.
Ah bi de bana sarkmaları yok mu?
Doğru duydunuz patronum bana sarkıyor! Ve bu iğrenç.
Bir gayim evet ama bu bana sarkması ve ses çıkarmayacağım anlamına gelmez. Gerçi ekonomik çıkarlarım için şu an ses çıkarmıyorum ya neyse.
En yakın zamanda yeni bir iş bulmalıydım.
Üstümü değiştirip dalgalı siyah saçlarıma şekil verdikten sonra hazırdım. Bu gün tek izin günümdü.Ve pazartesiydi.Evet, hafta sonları kafe çok yoğun olduğu için izin günüm bugüne alınmıştı.
Pazartesi sendromuna son!
Aynadaki yansımamı beğeni dolu gözlerle süzüp geniş çerçeveli gözlüklerimi taktım. Beni oldukça şeker gösteriyordu.
Tabi çıkardığım zaman kör oluyordum o ayrı.Belki de lens almalıydım?
Ah, kimi kandırıyordum?
Lens kullanacak kadar titiz bir insan değildim.Hem gözüme parmağımı sokmak mı vıcık vıcık ıyk!
Tüm bu saçma düşüncelerden sonra kafamı iki yana salladım. Beynim bir o yana bir diğerine çarparken asıl önemli olan şey aklıma geldi.
Hayat bana zordu!
Ve ben onu hala güzelleştirmeye çalışmıyordum.Peki ne?
Ne güzelleştirecekti hayatımı?
Para mı aşk mı? Ya da babamın vicdanını uyandıracak trajik bir kaza?
Kendimi bir arabanın önüne atabilirdim.
Peki ne kadar doğruydu?
Siyah mıydı beyaz mıydı?
Peki ya hayat?
Kimlere güzeldi?
'Bana olmadığıkesin!'
YN:İlk bölüm olduğu için karakteri tanıyalım dedim.Aras'ın olabildiğince gerçekçi bir karakter olduğunu düşünüyorum.
Ve benim gibi gözlüklü!:)
Sanırım bu karakteri Blake kadar çokseviyorum.
Ve ağzı azıcık bozuk!:DUmarım siz de seversiniz.Aras'ın soruları bir defada olsa bence sizin de aklınızdan geçmiştir. Belki cevaplayabilirsiniz? Size kalmış:)
Vote ve yorumları bekliyorum:)
Bu arada yeni yazdığım fantastik gay içerikli Keskin Hisler'e de bakabilirseniz çok sevinirim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF(Tamamlandı)
Teen FictionTerkedilmişlik, hayatta kalmak için ödenen bedeller ve bolca mizahla başlayan bir aşk... Fark edilmemesi imkansız, aralarında yaşlar ve sosyal sınıflar olmasına rağmen, tensel bir çekim... Entrikalar, şehvet ve aşk oyunları. Araf'takilerin hikayesi...