Bardan topuklarımı kıçıma vurdura vurdura çıktıktan sonra neredeyse caddeden çıkmak üzereydim.Korkak bir tavuğu geçtim bildiğin bir piliç gibi kaçmıştım ama dayak yememiştim!
Maraton koşmuş ve birinci olmuş gibi sevinerek kollarımı havaya kaldırdım ve bağırdım.
-Yes be!
Ya da Survivor özentiliği de denebilirdi buna şahsen söylediğimin hiç bir anlamı yoktu.Ne Türkçeydi ne de İngilizce.
Of yine başladım!
Yorulduğum zaman beynim de kaslarım gibi pelte kıvamına geliyordu.
Kendimi gözüme kestirdiğim rastgele bir banka atıp soluklanmaya çalıştım. Kalbim göğüs kafesime tecavüz edercesine hızlı çarpıyordu.
Bir anda telefonum titreyince korkudan yerimden sıçradım.
Selindi.
-Alo,Aras? Nerdesin?Dediğin gibi caddenin sonlarına doğru geldim.
Ah,Selin hiç sırası değildi.Fakat bir söz vermiştim ve ben sözlerine sadık biriydim.
-Büyük parka doğru ilerle bir bankta oturuyorum beni görürsün.
Selin heyecanla yanıtlamıştı beni.
-Peki, hemen geliyorum.
Hala bana aşık olmamasını umdum.Normal bile olsaydım ona bir dost hatta kız kardeşten öte bir gözle bakamazdım.
Beş dakikanın sonunda 12 yıllık arkadaşım Selin Doğan karşımdaydı.Her zaman ki gibi nefes kesici bir görüntüsü vardı fakat bunun için uğraşmamıştı. Beline kadar uzanan siyah saçları, beyaz solgun teni ve iri mavi gözleriyle isyankar bir barbie bebeğe benziyordu.Beni görünce burukça gülümsedi.
-Aras?
Kollarını iki yanına açmış, sarılmak için izin istiyordu.Kollarımı açarak ona izin verdim.Bana sıkıca sarıldı.
-Ben...Çok üzgünüm...
Dedi tükenen bir sesle.Omzumu ıslatan yaşlarıyla hıçkırdı.Sırtını hafifçe sıvazladım.
-Şşş.Şimdi bunların hiç bir önemi yok.Burdasın ve hazırsan eskisi gibi dost olabiliriz.
Selin hızlıca benden ayrıldı ve şaşkın gözlerle bakakaldı.
-Cidden bunu istiyor musun?
Anlayışla gülümsedim.
-Sen hazırsan, evet.
Selin hızla başını aşağı yukarı salladı.
-Evet, atlattım Aras.Sana saygı duyuyorum.Anlayışlı olmalıydım ve hatamı şimdi anlıyorum.
Gülümsemem yüzüme daha da yayıldı.
-O zaman eskisi gibi dostuz Asi Barbie!
Selin kıkırdadı.
-Bana öyle demeyi kes ve evet, dostuz köstebek.
Kaşlarımı kaldırıp gözlüğümü düzelttim ve 2 numara camların kenarına vurdum.
-Bunlar olduğu sürece kör değilim, canım.
Selin kahkaha atarken bir anda yüzünde pis bir gülümseme oluştu ve
-Öyle mii?
Der demez gözlüğümü kapıp koşmaya başladı.Aynı anda ağzımdan kocaman bir -shit!- kaçmıştı.
Bacaklarım yorgunluktan anırıyor olsa da eski günleri hatırladım ve gülümseyerek görebildiğim siyah bulanık saçları takip ettim.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF(Tamamlandı)
Teen FictionTerkedilmişlik, hayatta kalmak için ödenen bedeller ve bolca mizahla başlayan bir aşk... Fark edilmemesi imkansız, aralarında yaşlar ve sosyal sınıflar olmasına rağmen, tensel bir çekim... Entrikalar, şehvet ve aşk oyunları. Araf'takilerin hikayesi...