Kim Taehyung | taekook ✔

12 |carpe diem|

Bu ana dek yazdığım, en sevdiğim bölüm oldu

Sizden de görüşlerinizi, beğenilerinizi; beğenmediklerinizi yazmanızı istiyorum

Sizi seviyorum, iyi okumalar ♡

Pekala.

Dün gece evimin kapısında bekledikten sonra yarın beni bir yerlere kaçırabileceğinden bahseden Kim Taehyung'un, gerçekten pizzacı dükkanımıza girdiği gibi beni önlüğümden kurtarıp, ne zaman aldığını bilmediğim arabasına atacağını ve sonra; beni ormanın tam ortasında indirip elime, dün gece aldığı için heyecanla Hoseok'a göstermeye getirdiğim kameramı tutuşturacağını tahmin edemezdim.

Şaka bir yana, sahiden çok uzun ve yemyeşil ağaçların altında, sürekli duraksayarak ve otlarla dolu yolda temkinli bir şekilde ilerliyorken gördüğümüz güzel ya da boktan şeyleri fotoğraflamaya çalışıyorduk. Taehyung sürekli benden hızlıydı, sulak bir alanda olduğumuz için çok fazla olabileceğini düşündüğümüz o yılanları arıyor ve bulursa hemen fotoğraf çekeceğinden bahsediyordu. Şimdiye dek birsürü böcek çekmişti ve sanırım kelebeklerden hoşlanıyordu, ben ise gördüğüm çiçeklerin dibine dek girmeye çalışmakla meşguldüm ama Taehyung öyle temkinliydi ki, biraz arkasında kalsam belimden tuttuğu gibi beni öne sürüklüyor ve sonra, ondan baklemeyeceğim bir sertlik ve ciddiyetle Arkamda kalma, Jeongguk. Diyordu. Ah, bugün asker yeşili bir ceketin altında, çok nadiren giydiği o siyah; dar kotunu giyiyor, postallarıyla sahiden çok seksi görünüyordu. Pekala, o postalların altında beni ezmesini falan isteyebilirdim; Tanrım.

Kamerayı kullanmam konusunda bana bir miktar yardımı dokunduğu için ve bu hediye için kesinlikle ona güzel bir teşekkür etmem gerektiğini düşünüyordum, hatta ben de ona bir hediye verebilirdim ama bu elbette manevi bir şey olmalıydı, yani, onun aldığı hediyeye karşılık bir şey değil de; teşekkür mahiyetinde bir şey olsun istiyordum. Belki ona tekrar, o sevdiği kekten yapabilirdim ya da çok sevdiğim için tüm paramı harcamayıp aldığım figürlerimden birini verebilirdim. Ya da... Ona fırçalar alabilirdim, bilmiyordum. Tek bildiğim birazcık paraya ve fikre ihtiyacım olduğuydu.

Odaklandığım, kıpkırmızı çiçeği fotoğraflamak ya da, onu koparıp bu dünyadan almak; Taehyung'a bağışlamak arasında gidip geldim.

Çünkü o çiçek bu dünya için fazla güzel, Taehyung için çok, çok fazla sönük kalıyordu. Kararsızdım, bu dünyada o çiçeğin harcanması mı daha iyi olurdu, yoksa Taehyung'un zarif parmakları arasında boğulup ezilmesi mi?

Bana kalırsa, ben bu dünya için de, Taehyung için de bir hiçtim. Aileme dair tek bir iz bile kalmamıştı, kimseye bir faydam dokunmuyordu. Tek yaptığım Tanrı'nın verdiği güzelliğimi kullanarak onunla bununla takılmak, günümü gün etmekti. Hayatı gündelik yaşardım ben, günlük sevinir; o günlük üzülür ve sinirlenirdim. Sonraki gün her şey biterdi benim için çünkü bunu Yugyeom istemişti benden, bir keresinde, öyle çok ağlamıştım ki odamın kapısını açtığı gibi bana güzel bir tokat atmıştı. Sonra, günlerdir ağlıyorsun, gerizekalı demiş, beni yatağa ittiği gibi tek eliyle yanaklarımı kavrayarak sinirle yüzüme bakmıştı. Kimse senin ne kadar ağladığınla ilgilenmiyor, kimse senin üzülmeni önemsemiyor. Bu dünya için hepimiz bir hiçiz, herkes kendi derdinde, Jeongguk. Çok kırılgan oluşun bizi değil, seni yoruyor. Geçmişini geride bırak, seni sevmeyen herkesi unut. Kötü her anını hiç yaşamamış gibi say ve anı yaşa. Anını yaşa Jeongguk, her şeyi yapabilirsin ama bir saniye öncesine dönemezsin. Dönemezsin amına koyayım, dönemezsin.

Ona katılıyordum, haklı olduğunu da biliyordum ve bu benim aklıma öyle bir işlemişti ki artık ne zaman geçmişe takılı kalacağımı hissetsem kendime hatırlatırdım. Kimse için önemli değildim ve kimse benim ağlamamla ilgilenmiyordu. Kimsenin ilgilenmediği bir insan olmak beni öyle rahatlatmış, öyle sakinleştirmişti ki.. Kendimi yenilenmiş hissediyordum. Kimse umrumda değildi artık, istediğimi yiyip içiyor; istediğimle ilgileniyor ve biseksüel olduğumu çok net ifade edebiliyordum. Mesela lisedeyken çekinir, kimseye anlatamazdım belki ama şimdi kimsenin, birinin sikini emmemle ilgileneceğini düşünmüyor, umursamadan istediğim kişiyi istediğim yerde öpüyordum.