iyi okumalar, sizi seviyorum ♡
Çöktüm koltuğun köşesinde, kolumu kenarına yaslayarak dudaklarımın arasındaki sigarayı içime çekerken ağrıyan başımın biraz olsun hafiflemesi için işaret ve orta parmağımın uçlarını şakağıma yaslamış okşuyor; diğerlerini de dinlemeye çalışıyordum.
Hoseok ve kız arkadaşı Yujin bir film seçmemiz için ısrar ediyor, Yugyeom, paralarıma kıyarak aldığım şarabı evden getirdiği için hepsini tek başına içebileceği konusunda ısrar ediyordu ve Jimin koltukta, eşinin dizlerinin üzerine kafasını yaslamış uyukluyor, eşi Soomin onun saçlarını okşarken her on dakikada bir acıktığından söz ediyordu.
Güzel bir kadındı, bunun hakkında itiraz edebilecek tek bir insan tanımıyordum. Simsiyah saçları belinin biraz üstünde bitiyor, dalgaları omuzlarından doğru dökülüyor ve hafifçe esmerleşen teni parlıyordu; zarif elleri, incecik bedeni, hatta üzerine geçirdiği taş rengi gömlek bile çok güzeldi. Bundan emindim, kesinlikle emindim ki benden çok daha fazla güzeldi. Ona baktığımda herhangi bir kusur göremiyordum, hem çok güzeldi; hem çok iyi, hem de hayatı boyunca bir şeyleri yapmak için çabalamış, başarmış bir kadındı. Jimin'in çocuğunun olmamasını sorun etmiyordu, geceleri ne kadar geç gelirse gelsin onu anlayışla karşılıyordu ve şimdi herkes böyle enerjikken jimin'in ölü gibi yatmasını sorgulamadan saçlarını okşuyor, her şeyi bir kenara bıraktığımızda onu sahiden seviyordu.
Jimin'in yüzünde birkaç sıyrık, hafifçe kızarmalar vardı ve sebebini az çok tahmin edebiliyordum. Yeni görünüyorlardı, bu sabaha ait gibiydi ve dün geceden sonra onu çok uzun bir süre görmek istemesem de Hoseok öyle çok ısrar etmişti ki, bu eve gelmek durumunda kalmıştım. O gelmez diye düşünüyordum ve o da-O da eşiyle gelmişti işte.
Bu sabah uyandığımda Taehyung'un kollarının arasındaydım ki bu da benim için alışılmadık bir şeydi çünkü o, birlikte uyduğumuz gecelerin sabahında çoktan uyanmış ve yataktan kalkmış olurdu. Bazen kahvaltı hazırlar, bazen çok uzun bir banyo sefasına çekilirdi ve bazense, balkonumuzda öylece oturup ağaçları ve tepelerinde gezinen renkli kuşları izlerdi. Uykuyu severdi ama çok geç uyanamazdı, bu yüzden çok geç uyuyamazdı da. Birlikte, salonumuzdaki koltukta oturup film izlerken kollarımın arasına yerleşip yanağını çıplak göğsüme sürter ve orada öylece uyuyakalırdı. Taehyung, benim güzel sevgilim öylesine tatlı bir şekilde uyanmıştı ki bu sabah, tek uyandığım tüm sabahlardan çok daha güzel hissettirmişti.
Kolları bedenimi sıkıca sararken bedenimi üzerine doğru çekmiş, elleri arada bir, dokunduğunda gıdıklayacak kadar küçük saçlarımda parmak uçlarını gezdirerek alnımı öpmüştü. Sanki hiç uyumamış kadar uyanmış görünüyordu ben gözlerimi açtığımda, yumuşacık saçları birbirine geçmiş ve gözleri her zamanki renginden çok daha açık bir hal almıştı ve bu, beni onlarca defa, onlarca yerimden öperek günaydın, diye mırıldanana ve hatta kahvaltı yapıp duşa girene dek devam etmişti.
Onunla birlikte, bedenine sıkıca sarılmışken duşa kabinin içinde kalmayı ve başımızdan aşağı kayıp giden ılık suyu hissetmeyi seviyordum. Ona değen bir su damlası bile öyle şanslıydı ki, benimle birlikte olduğunu düşündüğümde delirecek gibi hissediyordum çünkü Tanrı aşkına, dünya üzerinde gördüğüm en güzel şey oydu. Ona sahip olmak nasıl bu kadar kolay olabilirdi? Nasıl bu kadar kolayca onu kendime aşık edebilirdim? O, nasıl olur da dönüp bana bir kez olsun bakabilir, beni sarabilir; sevebilir, öpebilir, benim için endişelenebilir, benimle yaşayabilirdi? Her şey o kadar kolay geliyordu ki kafayı yiyecektim-O Taehyung'tu, o Kim Taehyung'tu ve bana aşıktı. Beni anlıyordu. Beni anlıyordu, beni destekliyordu; benim için uğraşıyordu. Bana sarıldığında kemiklerimi bile zorluyordu ve o, bana değer veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Taehyung | taekook ✔
Fanfictionannem çok küçükken öldü beni öp, sonra doğur beni