15 |dökülen şarap ve kızıl emma|

22.9K 2.3K 5.1K
                                    

Merhabalar

Kesinlikle yeni bölümler için sınır koymak falan istemiyorum ama bu fici çok sevip hep bölüm atmak istiyorum, umarım verdiğim emeğe karşılık birkaç yorumu çok görmezsiniz

Sizi seviyorum, kaoslu bölüm, iyi okumalar:)))

(Sonraki bölüm sanırım texting olacak)))




Birkaç gün önce, Taehyung'un kapısının önünde gördüğümüz ve gördüğümüz gibi de neredeyse üzerimize atlayan kadın ablasından başka biri değildi.

Taeyeon, ki bu Taehyung'un tıpkı onun kadar güzel ve yüz hatları tamamen ona benzeyen ablası oluyordu, ikimizi bir arada gördüğü için önce bir süre büyümüş gözlerle seyretmiş ve tam bir şey diyeceğini, Taehyung'a tepki göstereceğini ya da başka herhangi bir tepki vereceğini sandığım anda bana sıkıca sarılmış ve Jeongguk sensin, değil mi? Diye sormuştu. Olmulu yanıt aldığındaysa işler daha farklıydı onun için çünkü öyle heyecanlı bir şekilde beni Taehyung'un yanına ittirip telefonunu çıkarmıştı ki; Çekme dememize kalmadan bizi şipşak fotoğraflamış ve sonra annesine göstereceği, onun da çok sevineceği hakkında birsürü şey söyledikten sonra eve önden çıkmış ve tüm gün benim hakkımda birsürü şey öğrenmiş; bize yemekler hazırlamıştı.

Ve şimdi de, bir aile yemeğine dahil olacağım için dolabımın her yerini talan ediyor; ne bulursam deniyor ve hiçbir boku beğenmeyip köşeye attıktan sonra yenilerine yöneliyordum.

Evet, her şeyin biraz hızlı gittiği doğruydu. Yani, çok uzun süre flört ettikten sonra birlikte olma kararı alarak ailesiyle tanışmak istememiştim; biz aniden birbirimize çekilip aşık olmuş ve ablasının ricalarını kıramayarak kabul etmiştik. Hem zaten, Taehyung ailesine benden çok bahsetmiş olmalıydı çünkü ablası gerçekten sevinip beni annesine göstermek istemiş görünüyor; fotoğrafı atarken heyecanlı davranıyordu.

Yatağımın üzerinde kıyafet denemekten yorulmuş kollarımı iki yana açarak uzanırken aniden odamın kapısı açıldı, Yugyeom, bir süre gözlerini yüzümde ve bedenimde gezdirdikten sonra "Çüksüz," diye mırıldanarak, sonradan gördüğüm, elindeki askıyı yanıma atmış ve "Bunu buldum, bence sana güzel olur." Demişti. Aslına bakılırsa sevimli bir gömlek gibi duruyordu, bu yüzden ona gülümseyerek, "Bekle," dedim ve hemen, az önce çıkardığım siyah pantolonumu önümdeki kıyafet yığınında aramaya başladım.

Bir süre sonra pantolonu bulduğumda sevinçle kıkırdayıp hemen bacaklarımdan geçirmiş, gömleği de ilk düğmeleri açık olduğundan rahatlıkla kafamdan geçirerek giyebilmiştim. Pantolonumun içine sıkıştırdım, omuzlarını düzelttim ve Yugyeom'a sorar gibi baktıktan sonra; aldığım ıslıkla beraber gülmeden edemedim. Evet, bence de güzel olmuştu. Sadeydi ama şık görünüyordu ve bunun için daha sonra Yugyeom'a bir iyilik yapıp bir daha bornozunu giymeyecektim.

"Tamam, bu oldu işte." Yavaşça odanın içine girerek makyaj masama yöneldiğinde, devam ediyordu. "Saçlarına sakın fön çekme, çok uzadığı için düzken güzel görünmüyor; bu hali iyi."

"Makyaj?"

"Yalnızca nemlendirici."

Ona hızlıca kafamı salladıktan sonra dediğini yaparak yanına yürüdüm ve hemen sandalyeme çöktüm, hızlıca saçlarımı taradıktan sonra hafifçe dağıtarak daha sağlıklı görünmesi için uğraşmış ve ben saçlarımı tararken takı kutumu iyice karıştırarak en sonunda bir şeyler bulan Yugyeom'un verdiği piercingleri kulağıma geçirmiştim, o da bu sırada beni parfüme boğuyor; hiç konuşmadan yardımcı olmaya çalışıyordu.

Ah, en sevdiğim özelliği.

Ciddi yardımlarında, asla konuşmaması.

Yalnızca nemlendirici de dese, yüzümdeki bazı yerleri kapatma ihtiyacı duyduğumdan çıkardığım kapatıcıyı hızlıca gerekli yerlere dağıtmış ve sonra dudaklarımı daha canlı bir kırmızı gösteren nemlendiriciyi de dudaklarımda gezdirmiştim. Yugyeom ayakkabılarımı karıştırıyor, yatağın üzerine attığı kabanım hakkında konuşuyordu
"Bu iyi, bir de siyah botlarını giysen güzel olur ama botlarını bulamı-Hah, buldum."

Kim Taehyung | taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin