Kim Taehyung | taekook ✔

21|Kim Taehyung'un gençliği|

Geçiş bölümü de olsa, en önemli bölümlerden biri benim için,

İyi okumalar, yorumlarınızı görmek istiyorum

Sizi seviyorumm♡

4 ay sonra,

Cüzdanımı arka cebime sıkıştırdıktan sonra  yırtarak açtığım sigara paketinden bir dalı çekerek dudaklarımın arasına yerleştirdim ve anında kapanan gözlerimle birkaç saniye duraksadım. Sonra omzuma çarpan kişiyle beraber yürümeye başlamış, sigarayı hızlıca bitirmeye çalışırken telefonuma gelen bildirimleri kontrol etmiştim. Pekala, pek bir şey yoktu. Instagramdan birkaç şey, mesajlar ve boş bildirimler. Taehyung hiçbir şey yazmamıştı ve mesajlara bakmaya gerek bile duymuyordum.

Bu üniversiteye kaydolalı bir aydan fazla oluyordu.

Hayatım her zamankinden daha düzenli bir hal almasıyla beraber daha da yoğunlaşmıştı ama sorun değildi çünkü her şey, her şey Taehyung'layken iyi hissettiriyordu. Sabah kalkıyordum ve kapımın önünde oluyordu, birlikte kahvaltı ettikten sonra ben okula geliyordum ve Taehyung da işlerini halletmek üzere gidiyordu. Sonra çıkışta, yani sadece bazı günler tabii ki, eğer vakti varsa beni alıp evimize götürüyor ve gerçekten, hayatımdaki her şeyi yoluna soktuğu yetmezmiş gibi bir de saçlarımı severek o gün ne yaptığımı anlatmamı istiyordu.

Ben, onunla tanıştığımda dizlerindeki yaralara üflemeye çalışmaktan kalkamayan bir çocukken, o elimi tutup beni kucağına almış ve her yarama pansuman yaptıktan sonra bir öpücük bırakmaktan çekinmemişti.

Beni neden çok seviyordu bilmiyordum. Gerçekten, bir insan beni neden bu kadar çok severdi? Bazı günler, hayat benden bu kadar çok şeyi aldıktan sonra ne verecek diye düşünürdüm ama bu konuda öyle umutsuzdum ki yalnızca gelecek bir miktar para bile sanki hayatımdaki açığı doldurur diye düşünmüştüm ama o nefret ettiğim hayat, belki de hala varlığından emin olamadığım ama Hoseok'un sürekli andığı Tanrı bana bambaşka bir şey sunmuştu.

Gerçekten, benden aldığı her şeyi aynı anda fazlasıyla doldurabilecek eşsiz bir şey.

Ve ben, Kim Taehyung'u tanıyana kadar hiç kimseyi böyle sevmemiştim.

Yine de onu sevmek, onun gibi bir adama aşık olmak kulağa çok basit geliyordu çünkü Tanrı şahit o güne kadar yalnızca bir defa kalbimi kırmıştı; onu bir kez dahi güzelliğinden bir şeyler eksilmişken görmemiştim ve tanıdığım en yetenekli insandı. Anlayışlı, içten; gerçekten sevdiğini hissettiren bir adamdı ve ona kapılmak öyle kolaydı ki bana onu gördüğüm ilk andan sonra, Kim Taehyung'a aşık olacaksın, deseler Kim Taehyung'un kim olduğunu sormadan anlar ve bunu kabullenirdim.

Çünkü diyorum ya, Kim Taehyung'u sevmek, yeryüzündeki en kolay işti.

Fakat sevdikten sonrası benim için asıl olaydı. Evet, onu seviyordum. Gerçekten Taehyung'u çok seviyordum ve hala, Kim Taehyung benim en sevdiğim adam ama inanın bundan sonrası çok zordu. O mükemmel biriydi ve bunun sonuçları beni kıskançlıktan çıldırtacak dereceye götürürken onu sıkmama sebebiyet veriyordu. Sürekli etrafında ona bakan insanlara nispet yapmak için elini tutuyor, ona herkesin içinde sıkıca sarılırken kaşlarımı çatıp bakan kişilere gözlerimi dikiyordum ve inanın bu Taehyung'u şimdi güldürse de ilerde bana kızmaya başlayacaktı. Bunu çocukça bulacaktı belki, belki de gereksiz olduğunu söyleyerek beni durdurmaya çalışacaktı ama kendimden ödün veremiyordum ki. Kıskançlık benim yapıtaşımdı ve ben en çok Kim Taehyung'u kıskanmalıydım zaten.

İzmariti attıktan sonra, cebimdeki çikolata paketini de çöpe iliştirip boynumu kütlettim ve sonra gözlerim, burada tanıştığım ilk kişi ve dolayısıyla ilk arkadaşım olan Beomgyu'da durdu. Tanrım, o çok tatlıydı, sahiden. İlk kez tanıştığımızda da, ondan 2 yaş büyük olduğumu öğrendiğinde de, çok tatlıydı. Hatta onu öyle tatlı bulmuştum ki Taehyung'a bile anlatmıştım ve o da anlaştığımız için çok sevindiğini söyleyerek beni öpmüş ve onunla bir gün tanışmak istediğini söylemişti. Tanrım, ikisi birbirini çok sevip beni dışlar diye Taehyung'u hiçbir arkadaşımla da tanıştıramıyordum ki.