Selam!
4023 kelime, bu fic için rekor?
Bölümdeki şarkı, Troye Sivan-Youth
Umarım seversiniz,
Gerçekten yorun bekliyorum
Sizi seviyorummmm
♡
Son kez yazdığım mesajdan sonra ekran kilidini kapatıp telefonumu ufak odanın içindeki makyaj aynasının önüne bıraktım; aynaya iyice eğildiğimde yüzümdeki değişimi biraz heyecan, biraz da mutlulukla incelerken alt dudağımı ısırmadan edememiştim.
Yugyeom, annesinin aniden hastalanmasıyla birlikte Busan'a gitmek zorunda kaldığından grubu başıboş ve daha doğru tabirle solistsiz kalmış olduğundan kendimi burada bulmak zorunda kalmıştım çünkü Tanrım, Yugyeom zorla bana söz verdirip Busan'a öyle gitmiş, arkadaşları da sesimin idare eder bir tonda olduğunu öğrenince sürekli arayıp durmuş ve beni rahatsız etmişlerdi. Eh, en sonunda gelmiştim fakat içlerinden biri arka cebinden çıkardığı kalem şeklindeki eyelinerı zorla gözüme sürünce odadan çıkmam zorlaşmıştı.
Güzel göründüğünü düşünüyordum, onlar da bayılmışlardı ama-Tanrım, ilk defa makyaj yapıyordum ve açıkçası biraz tedirgin hissettiriyordu. Çirkin görünüyor olabilir miydi? Bilmiyordum! Ve ah, Taehyung o kadar çok gelmek istemişti ki onu kıramayıp mekanın konumunu atmış ve geldiğini söylediği mesaja da görüldü atıp bir süre daha saçlarımla falan uğraşmıştım.
En sonunda Kunpimook saçlarımı çekiştirerek beni odadan çıkardığında üzerimdeki tişörtü düzeltiyor ve bir yandan da kemerimi sıkıştırıyordum. Yugyeom gibi, boğazım yırtılırcasına bağırarak bir şeyler söyleyemezdim; sahnede zıplayamaz ya da ne bileyim yerlere yatamazdım ama canlı müzik dendiğinde akla gelen ilk şeyi yapıp sakin, hoş bir şarkıyı, yüksek bir sandalyeye oturup söyleyebilirdim. Evet, en azından bunu yapabilmeme ve şarkıyı kendim seçmeme izin vermişlerdi ve... Ne yalan söyleyeyim, sahiden spotify listemin en başında yer alan ve bir aya yakındır beraber olmamıza rağmen hala tamamen yakınlaştığımızı hissedemediğim Taehyung'a söylemek istediğim bir şarkıyı en sona saklamış; onu etkilemeyi düşünüyordum. Çünkü... O hep kendini tutuyor gibiydi. Sanki, sanki aramızdaki yaş farkı onu rahatsız etmekten çok, korkutuyordu. Neden bilmiyordum, onu seviyor, sahiden özlem duyuyordum ve bana uzak durması kalbimi tekletiyordu.
Kafenin köşesindeki ufak platforma çıktığımızda, önceden ayarlanmış mikrofona yaklaşıp hafifçe gülümsedim ve ellerim mikrofonun uzun standını yavaşça kavrarken gözlerim etrafta dolandı. Tanıdık bir yüzle henüz karşılamamıştım ama, "Merhaba," dedim. "Öncelikle Yugyeom için gelenleriniz varsa, üzgünüm. Ben Jeongguk, bir günlüğüne bu.. Yetenkli çocuklara yardım etmeye geldim. Umuyorum ki eğleniriz, herkese iyi eğlenceler."
Çocuklar gülerek omzumu sıvazladıktan sonra yerlerine geçtiklerinde, çalışanlardan birinin platforma yerleştirdiği bar sandalyesine gülerek oturdum ve sonra, ilk şarkı için çalmaya başlayan çocuklara uymak adına alt dudağımı ısırarak ayağımla ritim tutmaya başladım.
Şarkı başladı, bitti. Bir diğeri başladı ve o da, hızlı bir şekilde son bulduğunda hemen bir diğerine geçtik. Sonra biraz ara vermek zorunda kaldık, bu benim için iyi olmuştu çünkü diğer çocuklar su içerken ben de hiçbir şeyi berbat etmediğim ve güzel söyleyebildim için kendi kendime sevinmiştim.
O arada, gözlerim tekrar etrafı taradı ve köşede bir yerlerde; gülümseyerek izleyen Taehyung'u gördüm.
Tanrım, Tanrım-Çok heyecanlanmıştım, burada olduğunu bilerek söylemek güzeldi ama onu gördüğümde elimin ayağıma dolanacağını bilemezdim! Dişlerim alt dudağıma geçti, Taehyung sürekli gülümsüyor; kalın dudaklarının hareketinden anlayabildiğim kadarıyla sakin olmamı söylüyordu ama bu mümkün bile değildi. Değildi! Asla mümkün değildi, hatta öyle bir mümkün değildi ki, geri kalan birkaç şarkıyı bocalamadan atlatsam da titrememe engel olamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Taehyung | taekook ✔
Fanfictionannem çok küçükken öldü beni öp, sonra doğur beni