26|iki bilet ve bir şiir|

11.7K 1.6K 1K
                                    

Merhaba, şaşırtıcı ama ben geldimm

yorum bekliyor ve sizi seviyorum iyi okumalarrr♡♡

Kim Taehyung, benden, evimizden; Kore'den ve Asya'dan çekip gittikten sonra bir de dünyadan yok olmuşcasına her şeyden elini eteğini çektiğinde bana yalnızca geceleri nasıl olduğumu soruyor, gün içinde neler yaptığımı dinlemek istediğini söylüyordu.

Ellerimin arasında buruşmaktan ufacık bir top haline dönüşmüş kağıt, hızla ve üst üste bastığım zille beraber açılan kapının önüne bir çöp parçası gibi düştü, bir çöp parçası gibi, yok olmaya yüz tutmuş gururum gibi düştü; muhtemelen çöplere karıştı ve sonra yakılıp kül olmaya mahkum oldu ama emin olun, kalbim kadar harla yanmamıştı. Uyluklarım tir tir titriyordu, ayaklarım yemin ederim beni taşımamak için yalvarıyordu ve bedenimin geri kalanına ne yapmak istediğini sormuyordum bile. Sorsam eminim, hiçbir yanım ayakta durmak istemiyordu, berbat hissediyordum, midem bulanıyor; başıma saplanan ağrı ensemden boynuma dek iniyordu ve bu koltuğa uzanarak masanın üzerindeki buza sarılmış havluyu alnıma yaslayana dek sürdü.

Yugyeom, yeni uyandığı ve muhtemelen dün gece çok fazla içtiğimizden dolayı tutmuş migrenini dindirmek adına dolaptaki bütün buzları ensesine bastırmış, saçlarını ıslatmış ve bazı tellerinin yüzüne bile yapışmasına sebep olmuştu; çıplaktı, yalnızca bir boxer, bileklerinden yukarı uzanmış mavi, kirmızı çoraplarından ibaretti ama onun tüm bedenini çıplak görmem imkansızdı çünkü teninin çoğu dövmelerle kaplıydı, bir gün, bu dövmelerinin anlamlarımı tek tek sormak ve neden yaptırdığını öğrenmek istiyordum. Ama sonra. Gerçekten, bu baş ağrımdan kurtulduktan sonra.

"Neden döndün, ders bu kadar erken mi bitiyor?" Taehyung gittikten sonra artık haftanın birkaç günü değil, her günü kalmaya başladığım evimizin içinde bir döneleyip sonra mutfaktan ağzıyla sandviçle dönen Yugyeom mırıldanarak sorduğunda dudaklarımdan güler gibi bir ses döküldü, nefesim göğsümde sıkıştı ve "Biliyor musun?" Diye mırıldanırken buldum kendimi. "Bursumu ödeyen kimmiş?"

Yugyeom, masanın üzerindeki birayı hemen yanındaki anahtarla kolayca açıp bir yudum aldıktan sonra güldü, "Kim Taehyung," dedi ve sonra bu güzel bir jestmiş gibi bana tek kaşını kaldırarak baktı. Bakıldığında güzel bir jestti, fotoğraflarımı beğenmişti; bana, sevgilisine burs vererek onu okutmak istemişti ve bu sahiden çok güzeldi ama dizlerimi titreten ve midemi bulandıran şey bu değildi. "Evet, öyle." Dedim ve sonra arka cebimden çıkardığım, dün gece Jimin'den aldığım otu sararak sigaralarımın arasına koyduğum kutuyu çıkardım. Aslında bunu ne ara sardığımı hatırlamıyordum ama hayal meyal bir şeyler önüme düşüyordu, onu çıkardım, dudaklarımın arasına yaslayarak yaktım ve Yugyeom sanki çok sinirlenmiş gibi kafasını iki yana doğru salladı ama bana bir şey demedi. "Çok güzel jest, bunu unutup okuldan atılmamı sağlaması."

Yugyeom duraksadı, bira şişesinin sesi kulaklarıma doldu ve istemsizce dolan gözlerim ince dumanı takip ederek duvardaki, bana bir zamanlar Taehyung'un hediye ettiği tabloda durdu. Berbat hissettiriyordu, hayır, siktiğimin okulu; para hiçbir şey umrumda falan değildi, tek umrumda olan benim sevgilimin, benim güzeller güzeli sevgilimin başkalarının hayatında beni unutması beni deli eden şeydi. Bok gibi hissettiriyordu, tanrım, size yemin ederim her şey şu anda bok gibi hissettiriyordu ve her şeyi unutarak kendimi oyalamaya, Taehyung bana tekrar dönerek kollarımın arasında yok olana kadar kafamı dağıtamama ihtiyacım vardı. Bana tekrar dönecekti, bir aydır yanımda değildi farkındaydım, belki de ayıracak vakti yoktu, benim her şeyim biraz da bana kırılmıştı ama geri dönecekti. Geri dönecek, bana sarılacaktı.

Ama yine de, tüm bunlar, bu kadar kırıldığıma değecek miydi bilmiyordum.

Ne ara işe yaramayı bıraktığını bilmediğim sigara en sonunda masanın üstünde söndüğünde burnumu hafifçe çektim ve yemin ederim, ne zaman ağlamaya başladığımı bilmiyordum bile. Canım çok yanıyordu, karnım kasılıyor; midem deli gibi ağrıyordu ve bu ağrı kalbime öyle vuruyordu ki bıçak saplanıyor gibi hissediyordum. Bacaklarımı karnıma doğru çekmiş, dudaklarımın arasından kaçan hıçkırığı durdurmaya çalışan avcumu ağzıma bastırmış ve sarsılarak ağlamaya başlarken tam otuz günün acısını çıkarmaya başlamıştım. Onsuz bir harabeydim, adeta hiçbir şey gibi hissediyordum ve öyle bir cümle ağzımdan nasıl çıktı bilmiyordum.

Onunlayken hayatımın en güzel zamanlarını yaşıyordum, tanrı aşkına, o bana annemden daha fazla şefkat göstermişti. Taehyung beni tekrar doğurmuş, herkesten, her şeyden korumak ister gibi avuçlarının arasında büyütmeyi kabul etmişti, Kim Taehyung, yemin ederim ben uyurken nefesimi dahi kontrol eder, saçlarımı tarardı ve o ellerim üşümesin diye cebinde hep eldivenlerimi taşıyacak kadar severdi beni. O nasıl, nasıl benim gençliğimi mahvedebilirdi ki? Ben onun yanında sadece küçük bir çocuktum, küçücük bir çocuktum; o beni şımartan mükemmel bir adamdı ve büyümeyeyim, çocukluğumu yaşayayım diye istediğim her şeyi yapıyordu. Bana özel bir odayı hazırlayan ilk insandı, bana bu ev senin için diyen; her şeyini benimle ortak kullanmayı bir borç bilen ve beni el üstünde tutan ilk adamdı.

Bana gerçekten aşık olan ilk adamdı, nefesinde boğulmayı; kollarında ölmeyi dilediğim tek kişiydi ve beni bu kadar kırmasını; onu bu kadar kırmamı anlamlandıramıyordum. Biz birbirimize aşıktık, kavga ederken de aynı taraftaydık, kavga ederken de birbirimizleydik ama ben öyle kıskanç ve korkak bir çocuktum ki onu kırarak kendime bağlamaya çalışmıştım.

Ona öyle söylersem canımı yaktığını anlar gitmez sanmıştım ama o benim gibi aptal bir çocuktan çok daha fazlasıydı. O her şeyi düşünürdü, yardıma ihtiyacı olan arkadaşını düşünür, yanında olması gerektiğinde inat ederdi ve uzaklaştığımız zaman her şeyin düzeleceğini, geri döndüğünde onu hemen affedeceğimi bilirdi ve kendi beni affedene kadar da dönmezdi işte.

Yugyeom, bir ağlama krizinin ortasında kitlenmiş beynimin ağrısının artık beni çıldırttığını fark etmiş gibi ayaklandı, ensemdeki buzu çekerek alnıma bastırdı ve "Derin nefes al ve ölmemeye bak, amına koyayım." Diye mırıldanırken beni sırt üstü yatırmayı başardı. Bir şey söyleyemiyordum, resmen koltukta, tıpkı ölmeye terk edilmiş ve ters dönmüş bir hamam böceği gibi  kıvranıyor, ağlıyor ve yugyeomun alnımdaki elini sıkarak ondan güven istiyordum.

Bu bir süre devam etti, Yugyeom saçlarımı alnımdan uzaklaştırarak yavaş yavaş okşadı ve sonra bedenim en sonunda rahatlayarak sakinleştiğinde onu koltuğun önünde otururken gördüm. Bir süre suratıma bakmış ve artık sakinleştiğim için derin bir nefes alarak ona istemsizce gülümseyince dudaklarından rahatladığına dair bir ses çıkmış ve sonra alnıma bir öpücük bıraktıktan sonra tektar koltuğuna dönerek sandviçinden bir ısırık almıştı.

"Onu öldüreceğim," dedi sadece, "Gerçekten, öldüreceğim o zengin gavatı."

Ona yalnızca kısık bir şekilde güldüm, sanki hiç üzülmüyormuş ve az önce ağlama krizindeki ben değilmişim gibi kısık bir küfür ettim ve o sırada Gyeom da gülerek ayağımdaki botları çıkararak yere attı. O sırada çalmaya başlayan telefonumun zil sesiyle burnumu hafifçe çektim, burnumun ucunu kaşıdım ve telefonu kulağıma yasladığım gibi "Efendim?" Diye mırıldandım.

Yugyeom hayatımdaki en iyi arkadaşımdı, en rahat adamıydı da ve ayakkabılarımı alıp kapının önüne dek bırakmak için giderken bana kim olduğunu sormadı bile. Ses uzun süre kesildi, kimseden hiçbir ses gelmedi ve ben bir yanlışlık olduğunu düşünerek telefonu kapatacağım sırada hışırtılar duyuldu, birkaç tıkırtı geldi ve "Jeon Jeongguk?" Diye seslendi hiç tanımadığım bir adam. "Kargonuz var, sanırım ziller çalışmıyor. Kapıyı açar mısınız?"

Ona onaylayan bir mırıltı çıkardıktan sonra Yugyeom'a açması için seslendim, sonra o kargo elime ulaştı ve açtığım kutunun içinden çıkan iki biletin arasındaki iki karttan, kredi kartı olmayanının üzerindeki notu okurken ensemden inen ürpertiyi hissettim.

"Bir gece, 
Gecede bir uyku.. 
Uykunun içinde ben.. 
Uyuyorum, 
Uykudayım, 
Yanımda sen.

Uykumun içinde bir rüya, 
Rüyamda bir gece, 
Gecede ben.. 
Bir yere gidiyorum, 
Delice.. 
Aklımda sen."

***

Merhabalar!!!!!

Satır içi yorumlarınızı okumayı çok seviyorum, ama fic hakkında genel yorumlarınız varsa bunları bekliyorum

Tekrar, sizi seviyorum okuduğunuz için teşekkürler ♡

Kim Taehyung | taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin