Gözlerini kapadı Ahu, sanki hiç burada değilmiş gibi düşündü. Çığlıkları, çırılçıplak kızları, üzüntüleri, oyunları, iğrenç insanları unutacaktı. Gözünün önünde bir nehir canlandı. Onun kenarında oturmuş suyun sakinliğini izliyordu derken nehrin üzerine bir siluet düştü önce, Ahu yavaşça arkasını döndüğünde rüzgar yüzünde saçlarını dağıttı hafifçe ve karşısında o adamı gördü. Ah o saçları; şapkasının dışına firar eden gelişi güzel toplanmış saçları. Her zamanki gibi kendinden emin olan bakışlar yoktu bu sefer o gözlerde, şefkat bürümüştü bu kez. Sıcacık gülümsüyordu. Ah o gözler...
Gözlerini araladı Ahu. Ne demek Barlas'ı düşünmek diye mırıldandı. Ne ara hayallerine o adam girer olmuştu. "Kendine gel Ahu." Uyarısı yaptı kendine. "Kendine gel."
"Geliyorlar !" diye bir nida yükseldi az öteden. Herkes pür dikkat kesildi. Ahu kafasını hafifçe herkesin baktığı yana çevirdi. İşte o farkında bile olmadan hayallerini süsleyen adam her şeye rağmen içeri girdi. "Barlas..." deyiverdi Ahu. Evet gelmesini çok fazla istemişti ama bu şekilde elleri bağlanmış, pusatları elinden alınmış halde değildi elbet.
Ahu doğru getirip tam karşısında durdurdular. Barlas ve Ahu göz göze geldiklerinde, Ahu çırpınmaya başladı ama nafileydi. Barlas gözlerini Ahu'dan kaçırdı.
"Sevdiğin kadınına son bir kez bak Barlas Bey. Yani en azından üzerinde kıyafetleri varken. Birazdan gösteri başlayacak seni beklerdik bizde." Derken Barlas ve adamlarını çoktan Ahu'nun yanındaki ağacın koca gövdesine bağlamışlardı bile. Barlas öfkeyle haykırdı.
"Eğer, eğer bu hatuna dokunursanız sizi bu acundan siler atarım. Kıyımım bebelerinize efsane kalır, dilden dile dolanır." Derken ağzından köpükler fışkırıyordu adeta.
"Senin beyliğin bize sökmez..." diye sözler uzayıp gitti ama Ahu'ya hiçbiri ulaşmadı. Günlerdir göremediği adamı inceliyordu. Onun için zaman yavaşlamıştı, sanki Barlas'ın çıldırışını yavaşlatılmış bir şekilde izliyor gibiydi. Yüzünün aldığı şekli, mimiklerini her bir detayını inceliyordu adeta. Neden böyle olmuştu bilmiyordu, ama bu durumu onu günlerdir görmeyişi ve ona haksızlık yaparak ayrılmasına veriyordu. Barlas'tan sıyrılıp gerçek hayata döndü.
"Sevi duyarsın işte bu hatuna yoksa niye bu kadar çıldırasın ki ?"
"Bana bak arsız, yalnızca bu hatunu değil buradaki bütün hatunları kurtaracağım." Derken yüzünü ak peçeyle örten adamdan boğuk bir kahkaha sesi yükseldi.
"Bu halde mi ?" Deyip Ahu yöneldi. Barlas tekrar delirirken, adam ağzına bağladığı bezi aşağı indirip Ahu'ya baktı.
"Bu hatuna nasıl aşık olunmaz ki? Hayatımda böyle güzel birini daha görmemişimdir." Gülümsemesi yüzünde soldu ve saçlarına asıldı bir anda, Ahu'nun dudaklarından hafif bir çığlık döküldü ve gelip kulaklara çalındı.
"Size mühlet veriyorum. Birbirinize veda edin. Şuradaki hatunları görür müsün?" deyip saçlarındaki parmakları ile kafasını oraya çevirip biraz daha yakınlaştı. "Yarın orada senden güzel bir eğlence vermeni bekleriz." Deyip Ahu'yu itti.
Uzaklaşan adamın ardından bakakaldı Ahu. Ne demekti şimdi bu? Gözlerinin dolduğunu henüz fark etmemişti bile. Ensesinin yandığını ve sol tarafının komple uyuştuğunu hissetti. "Ahu, Ahu bana bak." Diyen sese yöneldi istemsizce bakışları. "Sakin ol tamam mı? Geliyorlar yoldalar budunumuzun erlerimiz, seni kurtaracağım."
Ahu'ya günlerdir izletilen görüntüler geçti gözünün önünden. Şimdi her şeyi kendi yaşayacaktı. Kim ne derse desin bu Barlas bile olsa, biliyordu sonu gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATI YAŞAMAK İSTİYORSAN GÖZLERİNİ KAPAT
Fantasy'' Hayatı yaşamak istiyorsan gözlerini kapatman gerekiyor.'' ''Ama gözlerimi kapatırsam karanlıktan başka bir şey göremem ki!'' ''Yanılıyorsun işte o zaman hiçbir şey göremezsin ve her şey zihninin karanlıkta sana sunduğu hayal ürünlerindedir. ''