5 BÖLÜM

242 72 243
                                    

Arkadaşlar biraz beklettim biliyorum gelen mesajlarla daha da hızlandırmaya çalıştım. Gecenin bi vakti hemen bitirip paylaştığım için yazım yanlışlarına yada başka hatalara göz atamadım kusur bakmayın...

120 kişilik küçük ve çok tatlı bir aile olduk ama bu aile yorumları, mesajları ve beğenileriyle beni yalnız bırakmıyor. Sizden tek isteğim buna devam etmek ve açıklarım yada eksiklerim kısaca neyi yanlış yapıyorsam bana bildirmeniz hepinizi kocaamanaan kocaaaman seviyorum iyi geceleeer... <3 <3

Aradan sadece birkaç gün geçmişti ama ne o gizemli tay ortaya çıkmıştı nede genç kızın görevinin ne olacağı. Her şeyden durmadan söylenen bu yaşlı adamı çok sevmişti ama bir an önce evine gitmek istiyordu artık.

"Çok sıkıldım birazcık dolaşmak istiyorum etrafta." Deyip yaşlı adama baktı Ahu.

"Bu civarda kimseyi bulamazsın ama dolaşmak istersen buyur git kızım." Dediğinde Ahu ellerini arkasında bağlayıp imalı bir adım attı dedesinin yerine koyduğu bu adama ve "şimdi gerçekten benim Dünya'mı hiç mi merak etmiyorsun ?" diye sorduğunda ihtiyar gülümsedi ve kafasını iki yana salladı.

"Kimseye bahsetmemen gerek altın kural budur." Diye de ekledi.

"Tamam tamam sustum o zaman ben gideyim."

Birkaç adım attıktan sonra arkasından ona mutlulukla bakan adama dönerek el salladı ve karşılığını bir gülücükle alıp yürümeye devam etti.

O evden dışarı çıktığı yoktu belli ki bir şeylerin gelip onu bulacağı yoktu onun peşine düşmesi gerekiyordu. Ama neyin peşinde olduğunu dair zerre bilgisi yoktu.

Kuş sesleri, mis gibi orman havası aslında ona git gide daha da güzel gelmeye başlamıştı. Şehrin kuru gürültüsü, çıkan zararlı gazlar ve daha nice olumsuzluk yoktu burada. İnsan nefes alabiliyordu kesinlikle. Bütün bunlar ona cezbeden bir taraf sunuyordu. Derken bir anda karşısına dikilen beyaz tay onu çok korkutmuştu. Ayağını iki kere yer vurup birde sürüdükten sonra Ahu'nun gözlerinin içine baktı yürümeye başladı.

Ahu artık bu şifreyi çözmüştü ve onun arkasından yürümeye başladı. Hala korkuyordu bu hayvana yaklaşmaya. Sessizce takip etti hayvanı. Biraz sonra tayın duruşuyla Ahu'da durmuş ve etraftan gelen seslere odaklanmıştı. Kahkaha sesleri giderek ona yaklaşıyordu. Ama İhtiyar buralara kimse uğramaz demişti değil mi? Korkup kaçması mı gerekiyordu yoksa? Hayır tay onu buraya getirdiyse kesin bunun altından bir şey çıkardı.

Derken sesler bir anda kesilmiş ve tay ortadan yine kaybolmuştu. Taya bakmak için etrafına bakınmaya başlayan genç kız arkasına döndüğünde bir an da kocaman bir atla göz göze gelip korku ile sıçrayarak bir iki adım gerilemişti. Atın sahibine doğru kafasını hafifçe yukarı kaldırdığında yine bilindik gözlere takılmıştı gözleri. İçinde "Barlas..." diye geçirmeyi ihmal etmemişti tabii ki.

Karşısında ki genç kızı bir kez daha görmenin vermiş olduğu şaşkınlıkla attan çevik bir biçimde aşağı indi. "Yine sen..." dedikten sonra Ahu'ya doğru bir adım attı. "Hala yolunu bulamadın mı ?" diye sormayı da ihmal etmemişti. "Ben..." diye cümleye başladı ama devamı gelmemişti. Diğer adamlara da şöyle bir göz gezdirmişti.

"Evet sen?" derken adamın atı başının üzerinde uçuşan sineği kovalamak adına bir hamle yapınca Ahu biraz daha geriledi. Barlas bakışlarını atı ve genç kız arasında bölüştürdükten sonra genç kıza bir kaşını kaldırarak bir bakış attı. Bunun üzerine kız konuşmaya başladı.

"Hayvanlarla aram pek iyi değildir de." Dedikten sonra derin bir nefes verdi ve asıl konuya girdi. "Yolumu kaybetmedim ama geçen sefer bana yardım etmek istemiştin bunu için sana teşekkür etme fırsatım olmamıştı." Deyip tekrar etrafına bakındı. Eve geri dönebilmek için o tay a ihtiyacı vardı çünkü yine ormanın ortasında kalakalmıştı.

HAYATI YAŞAMAK İSTİYORSAN GÖZLERİNİ KAPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin