17.BÖLÜM: SAVAŞ YANKILARI

57 11 0
                                    


"Bilgi bulmak adına bekler dururuz. Bilginin gelmediği gibi bizden gencecik kızlarımızı alırlar." Deyip ona ayrılan yere oturdu Gökçe Hatun ve konuşmaya devam etti. "Sizi burada topladık Beyler bu iş iyice çığırından çıkmıştır. En son Barlas Bey'i budunumuzun beyini esir almaya çalıştılar. Bu hepimize hakarettir. Oğlum bizlerin geleceğidir. Yaptığı plan sayesinde onlardan sadece esir alabildik. Dişlerine gizlediği zehirle hepsi tamuya vardılar. Olanlara iki şahit kızımız vardır şimdi onları dinleyelim derim." Deyip Bukan Kaan'a döndü.

Bukan Kaan'nın kafa işaretini gören er hemen dışarı çıkıp iki hatunu getirdi.

"Umay Hatun gördüğün bir imge usunda beliren bir detay var mıdır?"

"Tek bildiğim Barlas Bey içeri gelip gözlerimi açana kadar orada günlerce elim kolum bağlı kaldığımdır. Dilerdim size daha çok bilgi vermeyi lakin..." sözler uzadı gitti. Geri duran Ahu'nun ise, aklında Barlas'ın o çadıra ilerleyişi ve bu zavallı kıza yardım edişiydi.

Bir kez daha Ahu ismi zikredilmişti ki, genç kız kendine geldi ona dönen gözlere baktı. Umay ona yerini gösterdi. Ahu öne doğru ilerlerken Umay'ın kolunu sıvazlayıp geçmeyi ihmal etmedi.

"Kızım öncelikle burada herkesin önünde kendi şahsım ve budunum adına senden af dilerim. Bize sığınan bir genç kıza sahip çıkamadık." Ahu uzun uzun karşında kızaran kaana baktı. Yüzünde buruk bir gülümseme oldu ve geldiğinde beri tek kelime etmemesine kısa bir ara verdi.

"Siz benim için elinizden geleni yaptınız. Başıma bir şey gelmeden kurtarmasını da bildiniz. Asıl size ne kadar teşekkür etsem azdır." Dedi ve derin bir nefes alarak devam etti.

"Öncelikle içimizden birinin onun casusu olduğunu düşünürüm. Çünkü işittiklerimden yola çıkarsam burada neler olup bittiğini çok iyi bilirler."

Bukan Kaan sakalını sıvazlayarak Ahu'yu dinlemeye devam etti.

"Günlerce oradan oraya savrulduk çünkü sabit bir yerde kalmıyorlar. Hem bu toprakları tanıyor hem de üzerinde duracak tek bir yer bile bilmiyorlar gibiydiler."

"Ne demektir bu Ahu Hatun?" dedi Gökçe Hatun bütün ihtişamıyla eri Bukan Kaan'ın yanında otururken.

Ahu derin bir nefes aldı ve kollarını iki yana açarak "bilmiyorum." Dedi. "Onlar çok tuhaftı açık konuşmak gerekirse başıma ilk defa böyle bir şey geliyor ama şundan emin ki karşımızda mert bizimle savaşacak bir düşman yok."

"Al etmek *(hile yapmak) onların işidir elbet." Derken kendini zor tutuyor gibiydi Barlas Bey.

"Ellerinde yayına gerilmiş ok ve baştan aşağı ak olmalarının dışında da bir şey bilmiyorum." Dedi.

Bukan Kaan ayağa kalkıp söze girdiğinde Ahu ve Umay Hatun dışarı çıktı.

"Savaş hazırlıklarına başlansın."

...

"Duydun mu tez elden savaş hazırlıkları başlayacakmış." Diye konuşan iki kadın Ahu'nun yanından uzaklaşıp gitti ama o duymamıştı bile bunları çünkü hala gözlerinin önünde yanarken çığlık çığlığa olan insanlar vardı.

"Aşmamız lazım artık bunları artık savaş kapıda." Diyen Umay'a kaydı gözleri. Ne kadar kolaydı bu durum onun için.

"Sen aştın mı ?"

Gözleri alev alev oldu bir an da. Bakışları uzakta ve gözlerinden çıkan ad*(ateş) bütün acunu yakacak gibiydi.

"Aşmadım aşamam da ama şuanlık yasına ara vermek zorundasın Ahu. Çünkü şuan yastan daha önemli bir şey var. İntikam. Biz Uluhan budunu yasımızı intikamımızdan önce tutmayız."

HAYATI YAŞAMAK İSTİYORSAN GÖZLERİNİ KAPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin