Yine soğuk akşamlardan birinde, eve dönerken okulun önünde bir kız takıldı gözüme. Beyaz tenli, kendine aşık eden mas-mavi, iri gözleri, uğruna şiirler yazılacak güzel yüzü...
Yavruağzı bir bluz vardı üzerinde.
Uzun saçları beline ulaşmaya çalışıyor...
Multimedya: Akın Altın (Açelyanın babası, 38 yaşında) (Babamız da sevgilimiz gibi duruyor maşallah😂)
Ama bu....
"Kaan? Maskeli adam sen miydin?!"
"Açelya n'aptın?!"
"K-kaan n-ne oluyor burada?"
"Offf Açelya gel benimle"
Kaan maskesini ve kapüşonunu takıp elimi tuttu ve bir arabaya doğru ilerledik. Araba siyah spor bir arabaydı. Sonunda arabaya bindik. Arka koltukta 2 maskeli adam oturmuştu. Kaan'a bakarak:
"Kaan arkadakiler kim?"
"Ateş ve Mert"
"Oha!"
"Ayrıca bana maskeliyken Kaan deme"
"Tamam nasıl istersen"
Sonra kafamı cama yasladım ve tek kelime bile etmedim. Sonunda araba okulun önünde durdu. Kaşlarımı çatarak Kaan'a baktım:
"Neden okula geldik?"
"In arbadan görürsün"
Ne olmuş ya bu çocuğa? Ne zamandan Kaan böyle odunlaştı? Çok sert davranıyor bana ve bu tavırlarını hiç sevmiyorum! Yine beni gıcık etsin istiyorum!!...
Kaan yine elimi tuttu ve beni okulun içine soktu. Sonra boynundaki kolye ile bir şeyler yaptı ve konuşmaya başladı:
"Frank, buradayız sen neredesin? Ayrıca beklemediğimiz bir şey oldu buradaysan gelelim de konuşalım"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Kolye böyle bir şey)
Frank mi? Bizim okulun hademesi mi??? Onunla Kaan'ın ne alakası olabilir ki? Frank aslen ingiliz. Geçen yıl bizim okula gelmiş. Garip birisi. Pek takmazdım onu açıkcası.
Bir azdan Kaan yeniden 'kolyesi ile konuşmaya' başladı:
"Kaan gelebilirsiniz"
"Tamam Frank geliyoruz"
Kaan yine hiç bir şey söylemeden elimi tuttu ve beni okulun bir yerine götürdü. Kapının üstünde "Tehlikeli" yazılmıştı ve kilitli bir kapıydı. Kaan kapının yanındaki çekmece gibi şeyi çekip parmağını oraya yapıştırdı. Sanırım parmak izini okuyordu o çekmece gibi şey. Kapı açıldıktan sonra içeri girdik ve Kaan kol gibi şeyi çekti. Birden hızla aşağı inmeye başladık. Ben dengemi tutamayıp Kaan'ın üstüne düştüm. Kesin yine azarlayacak derken: "Yavaş ol aşkım"-dedi gülümseyerek. Bu çocuk kesin ikizler burcu valla. Ben de ikizlerim ama Kaan kadar dengesiz değilim!!!
Sonunda aşağı inmiştik. Aman Tanrım! Burası ne kadar güzel bir yerdi!!! Yerin altında, her yeri bilgisayar ve teknolojik aletlerle kuşatılmış bir mekandı!!!
