Multimedya: Okan
Sinirle Selin abla ve Demir amcaya yaklaştı Ateş. Ellerini masaya çırptı ve sinirle konuştu:
Baba, Selin teyze, bize her şeyi anlatacaksınız!
Neyi anlatalım oğlum?-dedi Demir amca
Bilmemiş gibi konuşmayın! Aranızda ne tür bir ilişki var?! Ortada ne işler dönüyor? Hepsini anlatın!
Selin abla: Demir, olanları daha fazla saklamayalım...Anlatalım gitsin...bundan sonra nefret de etseler sevseler de farketmez....Biz onları canımızdan daha çok seviyoruz sonuçta...-dedi
Demir amca da kafasını sallayarak: Haklısın-dedi. Sonra ise anlatmaya başladı:
Bundan yıllar önce, Selin ve ben, 15 yaşında iken tanıştık. O zamanlardan beri Akın ve Sena ile çok yakın arkadaştık. Zamanımın çoğunu Selin ile geçirirdim. Önce sade bir arkadaşlıktı ama zaman geçtikçe Selin'e olan ilgim arttı. Samimiyeti, merhameti, güzelliği, kısacası her şeyi ile beni kendine çekmişti. Bir süre sonra, ona çıkma teklifi ettim ve o da kabul etti. Yıllarca bir birimizi sevdik, sadık kaldık. Ta ki o haberi öğrenene kadar....Selin'in beşik kertmesi varmış....Babası zorla da olsa, onu Emir'le evlendirdi. Emir çapkın bir adamdı, her gün yeni bir kızla çıkardı. Selinle evlendikten sonra da bu huyuna devam etti.
O sırada babam da bana Hülya'yı bulmuştu...Hiç bir şey umurumda olmadığı için Hülya ile evlendim. Hülya soğuk bir kadındı. Hiç bir zaman beni sevmedi. Aynı zamanda ben de onu....
Her ne kadar evli olsakta, Selin'le bir birimizi seviyorduk...Her zaman gizlice görüşüyorduk.
Bir gün Selin yanıma geldi ve bana hamile olduğunu söyledi....Bebeğinin babası bendim...Aylar sonra yine görüştük ve bebekler hakkında konuştuk. Selinin ikiz bebekleri olacaktı. Biz de birinin bende, birinin Selinde kalması için anlaştık. O sırada, Hülya ve Sena hamileydi. Yanlış bir şey olduğunu bilsek bile her şeyi planladık. Selin, Kaan ve Ateş'i doğurduğunda, Ateş'i kendime alacak, Hülyanın çocuğunu Ateş ile değiştirecektim. Bunun için hemşireye para bile ödemiştim...
Her şey yolunda gitti. Hülya ve Selin aynı anda doğuma girmişti. Sena ise erken doğum yapacaktı. Sena, Hülya ve Selin doğuma girdiler. Doğum beklediğimiz gibi gitmedi...Kaan ve Ateş sapa-sağlamdı. Hülyanın çocuğu ise ölü olarak doğmuştu. Sena da Açelyayı dünyaya getirmişti
Durumdan çıkmak için çok kötü bir şey yaptım...
Ateş'i anlaşmamız üzere Selinden aldım. Hülyanın çocuğu ölü doğduğu için Ateş'le değiştireceğimiz bir çocuk yoktu. O yüzden Açelyayı Selin'e vermek zorunda kaldım. Ölü bebeği ise Sena'ya...
Emir Açelya'yı görünce şaşmıştı. Çünki 2 erkek bebek bekliyordu. Hemşire, 'doktor ultrasonda yanlış görmüş demek ki' gibi bir şeyler söyleyip geçiştirdi. Emir de hemen inandı...
Sena bebeği öldüğü için yıkılmıştı. Akın ona destek oluyordu ama bir süre sonra, Sena'nın bir daha bebek sahibi olamayacağını öğrendik. Buna rağmen, Akın asla Sena'yı terketmedi....Açelya 1 yaşında iken, kayboldu. Esra onu görmüş ve evine götürmüştü. Daha sonra hiç kimseye hiç bir şey söylemeden Açelyayı büyütmüştü. Selin ve Emir Açelya için baya baya üzülmüştüler. Hatta Selin aylarca odasından çıkmamıştı...
Yıllar sonra hemşire, kanser'e yakalanmış ve ömrünün son gününde Akın'a mektup yazmıştı. Mektupta sadece bebekleri yanlışlıkla karıştırdığını yazımıştı. Ateş ve Kaan hakkında hiç bir şey yazmamıştı Akın çocuklarının ölmediğini duyar duymaz Açelya'yı aramaya başladı. Sonunda Açelyayı buldu...Selin Açelya'nın yaşadığını öğrenince şok oldu...Her zaman Ateş'e özlemle bakmasının sebebi ise Ateş'in onun oğlu olmasıydı-diye cümlesini bitirdi ve derin bir nefes alarak kafasını yere eğdi. Hepimiz şok içindeydik....
Nasıl olur? Ateş ve Kaan
kardeş miydiler?....Yıllar önce kaybolmasaydım şimdi Ateş'in kardeşi olacaktım...Belki de o zaman bu gerçekleri ögrenemeyecektik....Ateş: B-bu na-nasıl olur?
Kaan: Bunu nasıl yaparsın anne?! Nasıl iki kardeşi ayıra bildiniz?! Boşanmak çok mu zordu ha?!
Oğlum...Böyle konuşma lütfen...Biz sadece bir birimizi sevdik...
Ne sevmesi anne?! Ne sevmesi?! Gerçekten sevseydiniz bizim hayatlarımızı bu denli mahvetmezdiniz!!!! Açelyaya bak! Bu masumluğa nasıl kıydın ha?! Açelya tam 17 yıl acı çekti! Esra denen o kadın Açelyaya zerre kadar sevgi beslemedi! Anne baba sevgisinden mahrum kaldı! Siz böyle bir iğrençlik yapmasaydınız Açelya 18 yıl kendi ailesi ile yaşayacaktı!
Siz böyle bir iğrençlik yapmasanız Ateş ve ben en yakın arkadaş değil kardeş olacaktık!
Ya anne çok mu zordu boşanmak?! Bu kadar hayat mahvettiniz sırf boşanmadığınız için! Anne cevap versene!!!!!-diye bağırdı Kaan. Hem bağırıyor hem de ağlıyordu. Selin abla ise hıçkırarak ağlıyordu. Hiç bir şey konuşmuyordu...Selin abla ve Demir amca bana, Kaan'a ve Ateş'e çok büyük bir kötülük yapmıştılar ama ben onları affettim...Kaan, sevgilim sakinleş lütfen...sinirle hiç bir şey hall olunmaz...
Neye sakinleşeyim Açelya?! Bu adamlar senin hayatının en güzel yıllarını çalmış! Tam 17 yılını çalmış be! Ben kendim umurumda bile değilim! Sadece seni düşünüyorum! 17 yıl boyunca anne baba sevgisinden mahrum kalmışsın ama hala sakinleşmek diyorsun! Sen nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun ya?!
Kaan, bak, belki de böyle olmasa ailemin değerini bilemezdim...Belki de ben şimdiki Açelya olmayacaktım. Şımarık, kendini beğenmiş, kimsenin değerini bilmeyen bir kız olacaktım belki de...Her şeye iyi yanından bak...
Gerçekten, doğru bir seçim yaptığımı bir daha anladım...Her kesten farklı düşünüyorsun...Karşında hayatını mahveden 2 insan var ve sen onları çoktan affetmişsin...Çok merhametlisin....Bu kadar merhametli olma....
Ateş?-dedim Ateş'e bakarak. Hiç bir şey söylemiyordu...Sadece yere boş boş bakıyordu.
Açelya neden bu kadar merhametlisin?
Ateş...lütfen...
Ben sadece her şeye iyi yandan bakıyorumYerinde olsam 3. Dünya savaşı çıkarırdım-dedi buruk bir tebessümle. Tebessüm mü? Şu an Ateş camı pencereyi indirmeliydi!
Ateş...iyi misin?
Her şeye iyi yandan bak dedin ya...Ben de iyi yandan bakıyorum...Selin teyzeyi çok severdim...Hülya anneden daha ilgiliydi bana...Hep Selin teyze benim annem olsun isterdim. Annemmiş....
Hep küçük kardeşim Açelya hayatta olsun ve onu bulayım diye dua ederdim içimden...Kardeşim burnumun dibindeymiş....
Hep Kaan'la kardeş olmak isterdim... al işte kardeşmişiz...Ateş...-dedim gözlerimden yaşlar akarken.
Koşarak Ateşe sarıldım. O da bana sıkıca sarıldı. Sonra Kaan da yanımıza geldi. Üçümüz bir birimize sığınırmışcasına sarılıp ağlıyorduk...Sarıldıktan sonra Ateş yanımızdan ayrıldı ve uzak bir yere gidip var gücü ile bağırmaya başladı...Sinirini öyle çıkarıyordu...Ben de onu takip etmiştim...Ne yapayım ya kendine zarar vermeye gittiyse?
Her kes konuşmaya hazır olduğunda, yeniden masa etrafında toplaştık. Ortam gergindi. Ateş lafa başladı:
Anne, baba-size böyle sesleniyorum. Her ne kadar sinirli olsam bile annem ve babam olduğunuzu inkar edemem.
Yarın ikiniz de boşanmak için avukatlarınızı arıyorsunuz. Baba sen Hülya ile konuş. Ne yap ne et ayrıl o kadından! Zaten özen gösterdiği falan da yok! Anne, sen de Emir denen o heriften ayrılmak için konuş. Kabul etmezse bir seyler yap da razı olsun. Aksi taktirde gelip her şeyi anlatacağım! Anlaşıldı mı?-dedi soğuk bir tavırlaTamam oğlum...Bana anne dedin ya, bu saatten sonra ölsem gam yemem-dedi Selin abla gözyaşlarını akıtarak
Boşanma hakkında konuştuktan sonra eve dönmek için arabaya bindik. Ortama sessizlik hakimdi. Hiç kimse hiç bir şey konuşmuyordu...Bu gün yeterince konuşulmuştu bence...Ve bu kadarı bu gün için fazla bile....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı: AŞK
ActionYine soğuk akşamlardan birinde, eve dönerken okulun önünde bir kız takıldı gözüme. Beyaz tenli, kendine aşık eden mas-mavi, iri gözleri, uğruna şiirler yazılacak güzel yüzü... Yavruağzı bir bluz vardı üzerinde. Uzun saçları beline ulaşmaya çalışıyor...