Episode 11

15.8K 1.1K 508
                                    

İyi Okumalar 🐰🐯

Yorulmuştum.

Her şeyden,herkesten fazlasıyla yorulmuştum.Bahsettiğim yorgunluk kesinlikle fiziksel değildi.Tamamen ruhsal.Yıllardır ruhsal olarak acı çekmiştim.Tam kurtuldum dediğim yerde tekrardan başka biri çıkmıştı.

Resmen 'Merhaba hayatını düzeltmeye çalışıyorsun ama ben yeniden bozmaya geldim' diyordu.

Tekrardan aynı şeyleri yaşamak istemiyordum ve bir an önce bundan kurtulmam gerektiğinin farkındaydım.Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ama kısa bir süreliğine bunu unutmaya karar vermiştim.

Hafta sonu tatili bitmiş ve kafeye çalışmaya gelmiştim.Bugün aksine kafe boştu.Mark daha gelmemişti çünkü dün gece uyuyamamıştım ve sabah erkenden kafeye gelmiştim.

Kafeye gelen birkaç kişiyi 'Acaba bana mesaj atan bunlardan biri olabilir mi?'diye düşünmeden edemiyordum.Paronoyak olmuştum.Sanırım deliriyordum.

Kafenin kapısı sert bir şekilde açılınca kafedeki birkaç müşteride benim gibi kafalarını kapıya çevirmişti. Gelen Mark'tı ve hiç mutlu görünmüyordu.

Sinirle kapıyı kapatmış ve bana hiçbir şey söylemeden omzuma çarparak yanımdan geçip mutfağa gitmişti ve şaşkınlıkla arkasından bakakalmıştım.Ne olduğunu az çok tahmin edebiliyordum ama bana kızmasına anlam veremiyordum.

Onu takip ederek bende mutfağa girmiş ve müşterilerin duymaması için kapıyı kapamıştım.Zor bir konuşma olacaktı çünkü bunu Mark'ın sinirli soluk alışverişlerinden anlayabiliyordum.

"Bana kızmana anlam veremiyorum?" ellerimi birbirine bağlamış ve kapıya yaslanmıştım.Sakin olmalıydım çünkü Mark'ın daha çok üzerine gitmek isemiyordum.

"Cidden çok komiksin Jungkook!"sinirli bakışlarını bana göndererek dudaklarından ufak bir kıkırtı dökülmüştü."Sadece bir kez ya,sadece bir kez senden yardım istedim!"işaret parmağını yukarıya kaldırmıştı.

Duruşumu bozmadan onu dinliyordum.Bana güvenmesini anlıyordum ama sırf Sofia istedi diye o gece onunla yatamazdım.Kızda buna bozulup gitmeseymiş!

"Mark anlamıyorsun" duruşumu bozup yanına ilerlemiştim ama Mark anında gelmemem için elini uzatmıştı."Neyi anlamıyorum!?"artık bağırarak konuşmaya başlamıştı.

"Ya delireceğim!Sadece iki saat kızla sohbet edecektin!"inanamazmış gibi ellerini saçlarına daldırıp sağ tarafına doğru yürümeye başlamıştı."Eve gidelim dedi bende gitmek istemediğimi söyledim sonra sinirlenip gitti bunda benim suçum ne!?" demiştim ve ellerimi iki yana açmıştım.

Mark ise bakışlarını tekrardan bana çevirmişti. Gözlerimde bu zamana kadar görmediğim bir hüzün vardı. "Beni bugün aradı ve dedi ki 'Seni bir daha görmek istemiyorum!Arkadaşım seninle görüşmemi istemiyor,arkadaşımın istemediği bir ilişkiye giremem'dedi.Neden acaba!?Kıza iyi davransaydın belki şu an bir ilişkim olabilirdi!"

Mark'ın konuştuğu kızla ciddi düşünmediğini,sadece bir gecelik bir şey olduğunu düşünmüştüm ama şu an dolu gözleriyle bana bakarken Mark'ın da gerçekten aşık olabileceğini anlamıştım.

"Ben üzgünüm "o kadar kısık söylemiştim ki ben bile zor duymuştum.Ne diyebilirdim bu durum karşısında?Bilseydim Sofia ile iyi geçinmeye çalışırdım.

"İlk defa birine karşı bir şeyler hissettim ama ona da ulaşamadan kaybettim sanırım!"bakışlarını benden çekip farklı yerlere bakmaya başlamıştı.Onun bu haline üzülmeden edememiştim.Kendimi suçlu hissediyordum.

SHADOW || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin