4

1.4K 170 63
                                    

"Tanrım!" Yoongi ve Hoseok, Bayan Jeon'un açtığı kapıdan henüz yeni girmişlerdi ki yukarı kattan (Jungkook'un odasından) feryat eden bir gencin sesini duydular.

Bayan Jeon tuhaf olduğunu belli edercesine tereddütle yukarıya baktı ve ardından önünde ayakkabılarını çıkarıp ev terliği giymiş olan iki bedene döndü. "Hoş geldiniz," dedi yarı şaşkın sesiyle. Ardından parmağıyla merdivenleri işaret etti. "Sanırım size ihtiyacı var."

Ardından kıkırdayıp mutfağa döndüğünde Hoseok ve Yoongi, Bayan Jeon'un bu tavırlarında bir tuhaflık aradılar. "Sanırım öğrendi," dedi Hoseok yanındakine dönerken. Bahsettikleri kişi kesinlikle Kim Taehyung'du.

Yoongi ise omuz silkip yanındaki arkadaşıyla birlikte yukarıya çıktı. Jungkook'un oyun posterleriyle kaplı kapısını açıp içeri girdiler. Geçen sefer geldiklerine zıt bir şekilde Jungkook bilgisayarının başındaydı ve bu ayaktakilerin onun oyun oynadığını düşünmesine neden oldu.

Odaya birilerinin girdiğini fark eden Jungkook telaşla faresini eline alıp sekmeleri kapattığında oyun olmadığını anladı diğerleri. "Ne yapıyordun?" Yoongi hafif imalı bir gülüşle sorduğunda Jungkook iç geçiren bir nefes aldı.

"Hiç, hiçbir şey." Bu sefer Hoseok sırıtarak ona yürümüş ve dirseğiyle dürtüklerken "Yoksa izliyor muydun?" diye sormuştu. Jungkook tavşanı andıran yüz ifadesini ortaya çıkarıp şaşkınlıkla ikiliye baktı. "Hayır!"

Bilgisayarın başından kalkmak yerine sandalyede geriye yaslandı ve gözlerini sabır aranırcasına kapadı. Ani bir hareketle doğrulup bilgisayar ekranını tekrar aydınlattığında Hoseok ve Yoongi biraz irkildi.

Aydınlanan ekrana bakışları dönen ikili bunun Taehyung'un bilgisayarı olduğunu çoktan anlamıştı. "Yoksa çocuğun fotoğraflarına baka-"

"Ne? Hayır!" Jungkook, Hoseok konuştuğunda öfkeyle kesti. Diğerleri sürekli yanlış yorumluyordu kendisini. Ekrandaki uygulamaya tıklandığında Yoongi ne olduğunu anlamaya çalıştı. Sohbet uygulamasına benzediği çok açıktı.

Jungkook yandaki kişilerden bir tanesine tıkladığında ortada daha büyük bir ekranda baloncuklar belirdi. Mavi ve gri baloncuklarda yazışmalar vardı ancak Taehyung daha çok fotoğraf atmış gibiydi.

Jungkook sandalyenin tekerleklerini kullanarak geriye itti kendini ve "Şuna bak!" dedi. Sesi normalden yüksek çıkıyordu. Hoseok diğer arkadaşından önce davranıp sohbet ekranına yaklaştı ve fotoğraflara baktı. "Siktir!"

Yoongi de baktığında farklı bir tepki verememişti. "Bu çocuk harbi fena." Yorumunu ortaya kattığında ve bilgisayara ilerleyip devamına bakacağı sırada Jungkook önüne geçip "Çok da bakma," dedi. Bunun üzerine sadece güldü büyük olan.

Ardından elini yüzüne kapatıp "Neden kendinden büyüklere fotoğraf atıyor ki? Bana atabilir."

"Büyük seviyordur." Hoseok konuştuğunda diğeri şaşkınca ona döndü. "Büyük seviyordur?"

Söylediği şey kafasına dank etmişcesine sırıttı Hoseok. "Her anlamda büyük." Jungkook söylediği şeyle ayaklarını yere tepinircesine vurduğunda Yoongi oldukça eğleniyordu.

"Adı ne bu takıldığının?"

"Sence tek kişiyle mi takılıyor?"

Hoseok aldığı cevapla dudaklarını birbirine bastırdı. "Jin. Adını sadece böyle söylemiş. Benimki de Tae demekle yetinmiş. Uzun süredir konuşuyorlar. Yani Taehyung için uzun sayılır, bir hafta falan." İç geçirip ofladıktan sonra devam etti. "Köprücük kemiklerini bana atsaydı keşke."

i can reach to park jimin (with my love)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin