"Hayır, amacı ne? Odama gelip durmalar, telsiz kanalı vermeler... Neden açmıyor o zaman?"
Jungkook odasında sinirle çember çizerken yatakta oturan ikili onu izleyerek durumu yorumluyorlardı. Geleli yarım saatten fazla oluyordu ve Jungkook geldiklerinden beri bu halde Taehyung'a söyleniyordu. Anladıklarına göre odasına gelmişti, ona telsizde konuşabileceklerini ima etmişti ama cevap vermemişti. Bunun üzerine Jungkook onun söylediği kanalda sürekli küfürler etmiş ve ona hakaretler yağdırmıştı.
Odada dolanmayı bırakıp tekrardan telsize yöneldi ve açıkta bıraktığı kanala tuşa bastıktan sonra konuştu. "LAN ŞEREFSİZ," diye başladı sözüne. Bu sırada yatakta oturan ikili göz devirdi, Jungkook'un olayları abartmakta üstüne yoktu.
"MADEM KONUŞMAK İSTİYORSUN KONUŞ. O TELSİZİ GÖTÜNE SOKAYIM SENİN. TAMAM." Sonuna yine de tamam eklediğinde Yoongi dudaklarını birbirine bastırdı.
Jungkook duygularını gerçekten zirvede yaşıyordu. Öfkelenmek isterse çok sinirlenir, gözü önünü görmezdi. Sevmek isterse delilerden farkı kalmaz, ölümüne bağlanırdı. Üzülürse de... Bunu kimse tercih etmezdi.
"Asabımı bozdu," dedi telsizi kenara koyduktan sonra. Aniden yere bağdaş kurdu ve yatakta oturan ikiliye baktı. "Gelsenize."
Hoseok ve Yoongi suyuna giderek onu bekletmedi ve yerde bağdaş kurdu. Jungkook deminki hararetini yavaş yavaş söndürüyordu, nefesleri gittikçe sığılaşırken "Neyse," diye mırıldandı. Önündeki bedenler de ona ayak uydurmak için yüz ifadesini inceliyorlardı.
"Plan yapmamız lazım."
"Ne için?" diye sordu Hoseok. Jungkook gerçekten mi dercesine ona baktı. Seokjin'den bahsettiğini anlamış olmalıydı, başka hangi konuda planları olabilirdi ki!
"Seokjin hakkında aptal!"
"Ne planlamayı düşünüyorsun? En son gittiğimizde de güzel bir planımız vardı. Ne oldu peki?" Yoongi'nin içinde güzel hisler yoktu oraya karşı. Gitmemekten yanaydı belki de. Bulaşmazlarsa sorun çıkmazdı.
Hoseok arkadaşını başıyla onayladıktan sonra "Tekrar gitmek istemiyorum," dedi. "Bu sefer o şey bizi cidden yer."
Jungkook kaşlarını çattıktan sonra diğerlerinin yüz ifadelerine baktı. Başı hafifçe Yoongi'ye döndü, sonra diğerine. İç geçirip "Ama gitmeliyiz," dedi.
"En son planımızdan daha ayrıntılı olacak bu."
"En son planımız neydi?" Hoseok sorduğunda Jungkook bozuntuya vermeden açıkladı. "Seokjin'in evine gideceğiz, kapıyı tel tokayla açacağız ve gizlice içeri sızacağız. Bilgisayarı virüsleyip çıkacağız. Bu şekildeydi."
"Ama bu seferkinde virüsten fazlası olacak değil mi?" Yoongi arkadaşına bakarak söylediğinde Jungkook kafasını salladı. "Cidden neler olduğunu merak etmiyor musunuz? İş benim Taehyung'u paylaşamama sorunumdan kaynaklanmıyor. (Tamam, birazcık ondan.) Fakat orada bir şeyler var. O köpekte bir gariplik vardı. Taehyung'un onunla konuşmasını istemiyorum. İyi biri değil."
Yoongi ona hak veriyordu. Jimin'in kesinlikle böyle biriyle takılmasını istemezdi, düşüncesi bile içini daraltıyordu. Taehyung her ne kadar Jimin gibi olmasa da o adamla takılmamalıydı, içine iyi hisler uyandırmıyordu.
Jimin'in kendisi hakkında bir şeyler anladığı çok barizdi. Yoongi ona yalan atmak istemiyordu, istese bile atmayı başaramıyordu. Bu kadar kısa sürede diğeri onu iyice kavramıştı, hareketlerinden düşüncelerini okuyabiliyor gibiydi. Ona uğraştığı işi söylese ne tepki alacağını bilmiyordu. Üstelik Jimin'in de buna bulaşmasından korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i can reach to park jimin (with my love)
Fanfictionyoonmin taekook jimin, yoongi'nin; taehyung, jungkook'un kalbindeydi...