17

1K 106 18
                                    

"Sokakta kaldığınıza inanamıyorum."

"Bu olayın en iyi kısmı olabilir," diye cevapladı diğerini Yoongi. Jimin hafifçe iç geçirdi telsizin tuşuna basmadan önce. "Tehlikeli işlere bulaşmanı istemem Yoon," derken ki sesi neredeyse fısıldar gibiydi. Eğer o gün bir şeyler ters gitseydi şu anda onunla konuşamıyor olabilirdi, düşüncesi bile bedenini titretiyordu.

Yoongi bir süreliğine bunu nasıl yanıtlayacağını düşündü. Taehyung hala kayıptı, Jungkook ile onu aramak için sözleşmişlerdi ve içinden bir ses daha çok tehlikeye karışacaklarını söylüyordu. Tüm bu sebeplerle birlikte diğerine herhangi bir söz veremezdi, tehlikeye girebilirdi, arkadaşları için bunu yapmaktan kendini alıkoyamazdı. Konuşmadığı süre boyunca Jimin onun ne diyeceğini anlamış gibi telsize tekrardan bastı.

"Ama eğer tehlikeye atlayacaksan Yoon," dedi biraz duraksamadan önce. İsmini bu şekilde kısaltmak hoşuna gidiyordu. "Birlikte atlarız."

Yoongi diğerinin sözleri karşısında mest oldu. Jimin'den tam olarak bunu yapmasını istemezdi, onunla randevulara çıkmayı kabul edebilirdi, pikniğe gitmek ya da kafeye gitmek güzeldi ancak onu ne olduğu bilinmez yerlere sürükleyemezdi. Buna Bayan Park da izin vermezdi nitekim. "Jimin..." diye mırıldandığında artık cümlelerinin sonuna ikisi de tamam eklemiyordu, buna rağmen ne zaman konuşmalarının bittiğini anlayabiliyorlardı. Telsiz konuşmalarında bir ilkti.

"Senin güvende olmanı istiyorum."

"Ben de senin için bunu istiyorum Yoon. Beraberken kim bize zarar verebilir ki? Taehyung'un kaybolma sebebi de o kişi olabilir mi? Evine gidip bakmak hakkında planlar kurdunuz mu?" Yoongi konuşmalarını hatırladı. Taehyung'un arkadaşlarının evine bakmakla ilgili olanı... Jungkook'un kendilerini beklemesi gerektiğiyle alakalı olanı... "Belki," diye mırıldandı.

Jimin telsiz açıkken iç geçirdi, bunu diğeri de duyuyordu. "En azından artık benden bir şeyler saklamıyorsun Yoongi. Bu beni mutlu ediyor." Siyah saçlı olan sustu ve telsize karşılık gülümsedi. Diğerinin bunu göremeyeceğini biliyordu ancak hissetmesini umuyordu. Senden hala bir şeyler saklıyorum, diye düşündü. Henüz kendine bile itiraf edemediği şeyleri saklıyordu hem de.

"Saat geç oldu," diye konuştu ardından Yoongi. Neredeyse iki buçuk saattir konuşuyorlardı. Yoongi'nin olanları diğerine anlatması tahmin ettiğinden uzun sürmüştü. Jimin'in ses tonu yavaşça kısılmaya başlamıştı, konuşmaya başladığı anla kıyaslarlarsa oldukça uykulu geliyordu. "Veda etmek istemiyorum Yoon," dedi Jimin ünlü harfleri biraz daha uzatarak. Sesi oldukça sevimli çıkıyordu.

"Etmeyeceksin güzelim. Sabahleyin size gelebilirim ama uykunu almazsan beni göremezsin." Jimin diğerinin söylediği cümle ile gözlerini irice açtı. Kendisi uyurken diğerinin gelmesi ve onu görememe düşüncesi aniden daha üzücü gelmişti. Telsizin tuşuna basarak "Uyumalıyım," diye mırıldandı. "Ama söz ver geleceğine Yoon. Geleceksin değil mi?"

Yoongi diğeri duyamasa da kıkırdadı ve tuşa bastıktan sonra "Söz bebeğim," diye konuştu. "İyi geceler." Jimin diğerinin kendisine söylediği tatlı sözleri seviyordu, tüm gün kendisine bebeğim demesini isteyebilirdi ondan. Yüzündeki gülümsemeye engel olamayarak yastığına uzandı, telsizi abisinin odasına o uyanmadan önce koymayı amaçlıyordu.

"İyi geceler Yoon."

*

Jungkook elindeki üç kitabi göğsüne doğru yaslayarak önce az önce girmiş olduğu bahçe kapısına sonra önündeki kahverengi, oldukça gösterişli duran kapıya baktı. Hemen yanında bulunan zilin üzerindeki altın dikdörtgende yazan Kim Ailesi yazısına odaklandı.

i can reach to park jimin (with my love)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin