10

1.2K 141 66
                                    

"Şerefsiz herif! Kardeşimi alıp nereye götürdün lan sen?" Hoseok öfkeyle diğerine solurken önlerinden giden Jungkook ona bir bakış attı. "Kes sesini de feneri tut önüme. Göremiyorum."

Yoongi, Jimin'i eve bırakırken Hoseok ile karşılaşmıştı. Hoseok önünde gördüğü Jimin ile şok geçirecek gibi olurken Jimin utangaç bir şekilde başını öne ederek Yoongi'ye gülümsemiş ve "Teşekkürler," demişti. Ardından odasına koşarken Hoseok hala şokla kardeşine bakıyordu. O sırada mutfaktan çıkan Bayan Park oğlunu öylr görünce bayılacakmış gibi olup duvara yaslanmıştı.

Hoseok, Yoongi'yi içeri girip anlatması için tehdit etse de Yoongi yüzündeki sırıtışla onu reddetmiş ve mutlu mutlu evden uzaklaşmaya çalışmıştı. Ancak akşamki planlarına göre annesine Yoongilerde kalacağı yalanını atacak olan Hoseok izin alarak (eşyalarını topladı ve ihtiyacı olabilecek tüm ekipmanları aldı, pijamaları dışında) onunla birlikte çıkmış ve yol boyunca başının etini yemişti. Üzerine on kez atlayıp kulağını beş kez ısırmaya çalışmıştı anlatması için.

Yoongi de eve gidip (Hoseok dışarıda onu beklemişti) yengesine Jungkooklarda kalacağı yalanını attıktan sonra memnuniyetle bir onay yanıtı almıştı, o da kendince eşyalarını topladıktan sonra aşağı indi. Saat çoktan sekiz olmuştu ve hava da kararmıştı.

Jungkooklara gittiklerinde telsizle ona söylediklerine Jungkook da annesine Hoseoklarda kalacağı yalanını atmış ve sırtında kamp çantasıyla aşağı inmişti. İner inmez ilk yaptığı şey çantasından çıkardığı guaj boyayla yanağına iki tane siyah şerit çizmesiydi, kendince asker görünümü kazanmaya çalışıyordu.

"Anlatacaksın Yoongi piçi," dedi Hoseok bilmem kaçıncı kez. Ardından karanlıkta yürüdükleri yolda fenerini tutarak ortamın biraz daha çekilebilir olmasını sağladı. Neredeyse kırk dakikadır yürüyorlardı, bu zamana kadar Jungkook dışında görevi ciddiye alan olmamıştı.

"Bu adamın evi nerede?" diye sordu Yoongi karanlıkta iç geçirerek. Saatler önce Jimin'in yanında bulduğu huzuru karanlıkta kaybediyordu şimdi. "Bizi şehir dışına mı çıkaracaksın kuduruk?"

Hoseok uyuz olduğu kişi konuşunca "Kes sesini," diye mırıldandı. "Senin konuşma hakkın yok. Kardeş hırsızı."

Yoongi diğerinin dediğine göz devirirken Jungkook olduğu yerde durup diğerlerine döndü. "İkiniz de kapayın çenenizi," derken bir yaş küçük olmasına rağmen oldukça otoriter çıkıyordu sesi. "Adam ormanın içinde yaşıyorsa ben ne yapabilirim? Bu ciddi bir görev ve Taehyung'u bu sapıktan kurtarmalıyız. Onun gibi masum çocukları korumalıyız biz."

Hoseok ve Yoongi diğerinin gereksiz rolüne göz devirirken Jungkook sırtındaki çantayı indirdi ve içinden bir sprey çıkardı. Yoongi karanlıkta görebilmek için gözlerini kıstığında Hoseok buna gerek kalmamasını sağlamak amacıyla ışığı tuttu. Jungkook'un elinde tuttuğu sprey biber gazıydı. Üstelik aydınlanan çantasında kamp çadırı gördüğüne yemin edebilirdi Yoongi.

"Jungkook," dedi Hoseok ona bakarken. "Elindekiyle ne yapacaksın lan?"

Jungkook spreyi ona doğru yönlendirirken Hoseok korkarak geri atıldı. Jungkook ise sırıtıyordu. "Biber gazı kutusuna su doldurdum," diye açıkladı durumu. İçinde biber gazı yok ama göz korkutmak bizim işimiz. Önümüze bir şey çıkarsa önlem olsun diye aldım."

Yoongi ona biber gazı kutusunu nasıl buldun diye sormayacaktı. Jungkook her şeyi yapabilirdi. "Çantandakilerin gerekliliği konusunda tartışmamız lazım," dedi ona bakarken. Hoseok, Jungkook'un yüzüne ışığı tuttuğunda yüzünü buluşturdu genç olan. "Çek şunu. Hepsi gerekli Yoongi."

i can reach to park jimin (with my love)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin