Yoongi elinde tuttuğu çikolatalı sütlere baktı ve önünde gereğinden fazla temiz olan kapıya. Hoseok'u onu yalnız bırakması için tehdit etmişti bu yüzden aşağıda duruyordu arkadaşı.
Odasına girip not kağıdı alacaktı ancak hiç kalmadığını görünce buraya geri dönmüştü. Jimin'e nasıl not yazacağını düşünüyordu, bugün yazmasa olur muydu diye de ekledi zihnine.
Uzun süre beklediğini fark ettiğinde sütleri kapının önüne koydu ve hafifçe tıkladı. "Bugün not kağıdı kalmadığı için not yazamadım." Sesi oldukça yumuşak çıkıyordu. Jimin'in sesini tekrar duyabilmek için dünyaları verebilirdi. Tabii ki notlaşmak güzeldi ama Jimin'in sesi bundan daha güzeldi. Tanrım, duyduğu en güzel sesti.
"Ben... Gidiyorum öyleyse." Kapıdan uzaklaşacağı sırada "Dur," diyen bir ses duydu. Tanıdık meleksi sesin etkisiyle olduğu yerde kalakaldı. Kapı hafifçe aralandığında içerisi oldukça karanlık duruyordu, Jimin'in ince ve zarif eli dışarıya uzandı. Yoongi eline bakarken bayılabileceğini düşündü.
Jungkook kadar şanslı olabilseydi Jimin onunla konuşurdu belki de. Yere koyduğu süt poşetini alıp diğerinin eline götürdü. Sıcak elleri birbirine temas ettiğinde Jimin irkilerek içeriye çekti elini. O kısacık ana rağmen Yoongi heyecanlı hissetti, unutamayacağına yemin edebilirdi.
Yoongi gitmek ve beklemek arasında düşünürken kapı tekrardan aralandı ve poşetin içindeki iki sütten birini kapının önüne koydu. Kapıyı tekrar kapadıktan sonra "Otur," dedi içerideki ses. Her konuşmasında sesi biraz güvensiz çıkıyordu ancak değişik bir ses tınısı vardı. Mesela meraklı gibiydi azıcık ya da diğerini ürkütmekten korkar gibi.
Yoongi onu dinleyerek kapının önünde eğildi ve sırtı kapıya gelecek şekilde yaslandı. Ayaklarını merdiven kulplarına doğru uzatıp yanındaki sütü aldı. Kendi parasıyla almış olduğu şey Jimin ona uzattığında daha değerli gözüktü.
Kendini anaokulunda aşık olan çocuklar gibi hissediyordu. Jimin'in her hareketi ona heyecan veriyordu, merak uyandırıyordu. Söylediği sözcükle gözlerini şaşkınca açıp bundan kaçmaya çalıştı. Kapının içinden gelen ses kendine getirdi onu.
"Adım Jimin." Çocuğun sesi oldukça güzel çıkıyordu. Yoongi aklını yitirecek gibi hissediyordu. Bu sesi başkasına anlatma imkanı yoktu. Kıkırdadı diğerinin konuşmasına. Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. "Ben Yoongi." Yüzündeki gülümseme diğerine gitsin isterdi Yoongi. Onu ne kadar mutlu ettiğini görmeliydi.
"Seni çok merak ediyorum." Araya giren sessizlikten sonra Yoongi tekrardan konuştu. Şu an söylediği ve söyleyecekleri onu nereye götürür bilmiyordu ancak diğerinin sınırlarından içeri girmek istiyordu. Bunu başaran özel biri olmayı diliyordu.
"Saçların sarıya kayan kumraldı değil mi Jimin? Şeftali kokuyorsun bence. Şeftali kokusu alıyorum." İçerideki ses vermedi. Yoongi bir şey olmuş olabilir diye endişelenmeye başlayacaktı ancak sütü içme sesini duyabiliyordu.
O da kendi sütünü açıp içine çektiğinde devam etti. "Benimle dışarı çıkmak ister misin?" Yoongi tekrardan konuştuğunda biraz hızlı gittiğini düşündü. "Yani demek istediğim zorlama yok. Sınırlarını biliyorum, sorun değil. Sadece seninle konuşmak beni mutlu ediyor bu yüzden belki dışa-"
"Sınırlarımı kaldırmak istiyorum Yoon." İçerideki ses kendi adını kısalttığında kalbinin titrediğini hissetti Yoongi. Kalp titreyebilir miydi? Eğer sorunun cevabı hayırsa onlara yalancı olduklarını söyleyecekti Yoongi. Kalbi titremeyen bir insan henüz Park Jimin ile tanışmamış olsa gerekti.
"Sadece korkuyorum." Yoongi diğerinin devam etmesiyle dikkatini ona verdi. "Neyden korkuyorsun Jimin?" İçeriden çikolatalı sütün bittiğini belli eden bir pipet sesi geldi. Hani kutunun dibine geldiğinizde ve hala içmek istediğinizde çıkan o ses.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i can reach to park jimin (with my love)
Fanfictionyoonmin taekook jimin, yoongi'nin; taehyung, jungkook'un kalbindeydi...