12

1.1K 133 51
                                    

"Jungkook iki gündür çıt çıkarmıyor. En son bu kadar sessiz kaldığında Taehyung odasına girmişti." Yoongi yanında oturan Hoseok'a konuştuğunda diğeri başıyla onayladı.

İkisi Hoseok'un odasında yatağın üzerinde yan yana oturuyor ve her zamanki gibi sohbet ediyorlardı. Jungkook en son birbirlerinden ayrıldıkları sabahtan beri ses çıkarmıyordu. (Ve Jungkook kesinlikle o kadar süre sessiz kalmazdı.)

"Tekrardan o yere gitmek istemiyorum," dedi Hoseok diğerine bakarken. "Güvenli değil." Yoongi kafasını aşağı yukarı sallayarak sözlerini yineledi. "Güvenli değil."

I sırada odada bir cızırdama sesi duyulduğunda ikisinin de bakışları sesin kaynağına döndü. Telsizden kısa bir süre sonra "Bizim eve gelin. Tamam," diyen Jungkook duyulduğunda iyi insanın lafın üstüne gelmesi deyimi tabiri oldu. (Jungkook iyi bir insandı.)

Hoseok ilerleyerek telsizi eline aldı ve tekrardan arkadaşının yanına döndü. Tuşa bastıktan sonra "Kaç gündür neredesin lan sen? Tamam," dedi. Yoongi de söylediğini başıyla onaylıyordu sadece. "Boş yapmayın da gelin. Tamam."

İkili aynı anda diğerine göz devirdiklerinde bunu görmeleri ile kıkırdadılar. O sırada kapının girişinde saklı durmak için hafifçe başını uzatan Jimin'i fark etmemişlerdi. "Şey... Yoongi?"

Jimin'in güzel sesi ikilinin kulaklarını doldurduğunda bundan en çok etkilenen Yoongi olmuştu. Hoseok kardeşinin odasından çıkıp konuşmasına şaşkın bir halde (Yoongi için çıkmasına biraz daha şaşkın bir halde) bakıyordu.

Yoongi hevesle ona dönerek "Efendim Jimin-ah?" dediğinde kapının oradaki beden yüzünü eğip gülümsemesini gizlemeye çalıştı. Ardından hafif bir tebessümle tekrardan ona baktı. "Odama gelir misin?" Abisinin tepki vermesinden çekinir bir şekilde soruyordu. "Yani abim sorun etme-"

"Etmem, etmem!" Hoseok kendini hızlı bir şekilde toparlayarak gülümsedi, oda aydınlanırken kardeşine bakıp elini sorun yok dercesine salladı. "Git Yoongi, sıkıldım senden zaten."

Yoongi belinden onu itekleyen Hoseok'un söylediklerine karşılık göz devirdi. Bu haline gülmemek için dudaklarını birbirine bastıran Jimin kapıdan çekildi ve kendi odasına yöneldi. Hoseok ise kardeşinin tavrını düşünüp Yoongi hakkındaki düşüncelerini doğruluyordu.

Yoongi diğerinin odasına girdikten sonra arkasında kalan kapıyı kapadı. Odanın penceresinin perdesi açılmıştı, ışık her yere giriyordu ve her şey toplanmıştı. İlk girdiği gün Jimin'in sözlerini hatırlayınca gülümsedi.

Jimin giren bedeni görünce gülümseyerek ilerledi ve serçe parmağını ileriye doğru uzattı, Yoongi çok bekletmeden parmağını kendi serçe parmağı ile sararken Jimin'in yüzündeki gülümsemenin anbean artışına şahit oldu. Güneş gözlükleri bugün siyah çerçeveli değildi, maviydi. (Yine de gözlerini göremiyordu.)

Güneş gözlüğünün içindeki bakışlarla Yoongi'nin bakışları buluştuğunda "Seninle tekrar dışarı çıkmak istiyorum," dedi Jimin. Yoongi duyduğu cümleyi ilk başta anlayamadı. (Sindiremedi denmeliydi belki de.) Şaşkınlıkla ona bakarken "Ne?" diye sordu.

Jimin ise tepkisine karşılık bakışlarını utançla yere indirse de tekrarladı. "Benimle tekrar dışarı çıkar mısın?"

Yoongi yüzündeki gülümsemenin nasıl göründüğünü bilmiyordu ancak kesinlikle diğerine hayranlıkla bakıyordu. Jimin odasından çıkmak istiyordu, kendisi ile çıkmak istiyordu. Jimin gerçekten kendini aşıyordu.

Gülümseyerek "Tanrım," diye mırıldandı Yoongi. İkisi de birlikteliğinin ilk aylarında olan sevgililer gibi cilveli konuşuyordu farkında olmadan. "Çıkabiliriz Jimin, çok isterim."

Diğeri gülümseyerek parmağını sıktığında Yoongi'nin bakışları ellerine döndü. Kenetlenen parmaklarını teması kesmeden ayırırken Jimin de o tarafa bakarak ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Kalbi oldukça hızlı atıyordu ve bedeni korkmuyordu.

Yoongi elini açıp diğerinin eline sürterek parmaklarını kenetlediğinde diğeri buna izin verdi. İlk başta tüm bedeninin titrediğini hissetmesine rağmen buna izin verdi, bunu istiyordu. İkilinin bakışları ellerinden birbirlerinin gözlerine çıktı, aynı anda gülümsediler. Jimin bakışlarını yana kaçırmaya çalışsa da sonunda yine durağı Yoongi oluyordu.

"Bu sefer sıradan bir kafe olmayacak. Yine de istiyor musun?"

Jimin kafasını aşağı yukarı salladı. "İstiyorum Yoon. Sen söylemiştin, yanımdasın. Değil mi?"

Yoongi başıyla onayladı, diğerine sarılma isteğini bastırırken onu diğerlerine de açması gerektiğini düşündü. Belki de aile yemeği yiyebilirlerdi başka bir akşam? Bu düşünce kendisinin de kalbini hızlı attırıyordu.

"Yanındayım," diye fısıldadı. "Her zaman yanındayım."

*

Jungkook yatağında bağdaş kurarak elindeki telsize bakıyordu. Zihninde tonla tartışma salonu açmıştı, her birinde soruşturma başlamıştı ancak karar veremiyordu.

Taehyung kanalın ismini söyleyip gideli iki gün oluyordu. Telsiz kanalını arkadaşları ile kurduğu kanaldan bir diğerine almaya cesaret edemiyordu. Taehyung onu bekliyor muydu?

Derin bir nefes alarak gözünü kapadı, açtığında telsizin ayarlarını hızlıca değiştirdi. Son kez bakıştıktan sonra tuşa bastı ve konuştu.

"Hey Taehyung."

*

"Jeon," diye mırıldandı diğeri baygınca bakarken. "Bana neler oluyor?"

*

bölüm hem kısa oldu hem de içime pek sinmedi ama yayımladım yine de! yorumlarınızı merakla bekliyorum. önümüzdeki iki bölümün planlamasını yaptım, yazması kaldı 🌈

onları da kafamı toparladığımda yazacağım! luv u 💘

rüyadayım sanırım düşecek listeden ama çok sevindim bu fici seviyorum çünkü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

rüyadayım sanırım düşecek listeden ama çok sevindim bu fici seviyorum çünkü

i can reach to park jimin (with my love)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin