YENİ KOMŞU

20 4 0
                                    

Tunç evimize doğru inen üst kat merdivenlerinde duruyordu. Yine yüzünde o asla mimik bulundurmayan ifadesi vardı. Elimi son hız atmakta olan kalbimin üstüne getirerek sakinleşmeye çalıştım. Benim çığlığım yüzünden Işıl'da korkmuştu. Ona fırsat vermeden konuşmaya başladım.

"Ne yapıyorsun sen orda? Ödümüzü kopardın!"

"Ben sadece yeni komşularımla tanışmak istemiştim."

"Yeni komşu mu?"

"Evet, hemen üst kata taşındım. Ev sahibi alt katımda da öğrencilerin oturduğunu söyleyince belki tanıyorumdur diye bir bakayım dedim. Gerçekten de tanıyormuşum."

"Tanışmak için karanlıkta pusu kurar gibi beklemen gerekmez."

Söylediklerime sadece soğuk bir şekilde gülümsedi. Bana bakmayı bırakıp Işıl'a döndü.

"Her zaman böyle huysuz mudur?"

"Bazen yapar öyle şeyler."

Ağzım açık bir şekilde şaşkınlıkla Işıl'a baktım. Yüzündeki korku dağılmış yerine muzur bir ifade almıştı. Basbaya eğleniyordu. Ona olan bakışlarımı fark ederek yüzüme baktı. Kızdığımı anlamış olacak ki yüzünü ciddi bir hale soktu. Ama bunu yalandan yere yaptığı çok belli oluyordu.

"Bizimle tanışma ve beni yerme faslın bittiyse biz eve girelim artık."

Bu sefer de ben onun cevap vermesine fırsat vermeden kapıyı açarak içeri girdim. Hemen peşimden Işıl'da girince kapıyı kapatıp kilitledim.

"Neydi bu şimdi?"

"Bana mı soruyorsunuz Işıl Hanım. Az evvel gayet hakimdiniz konuya."

Odama giderek gürültülü bir şekilde kapımı kapattım. Kat kat giyinmiş olduğum üstümü çıkartıp eşofmanlarımı giydim. Kitaplığımdan rastgele bir kitap aldım. Kapağına baktığımda Stefan Zweig'in Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabı olduğunu fark ettim. Uzun zaman önce almış fakat okumaya fırsat bulamamıştım.

Kitabı okumaya başladıktan bir saat sonra neredeyse bitirmeye yaklaşmıştım. Zaten ince olan kitabın konusu beni daha da meraklandırmıştı. Kitaptaki konu aslında bizim yaşadığımız olaylarla benzer yönler taşıyordu. Kitabın baş karakteri olan R.'ye isimsiz bir mektup geliyordu. Kitabın kalan kısmında mektubu yazanın neredeyse tüm hayatı boyunca R.'ye aşık olan bir kadın olduğu ve tüm yıllarını nasıl onu severek, onun çocuğunu dünyaya getirerek geçirdiği anlatılıyordu. Oğlu ölünce artık yaşamanın bir manası kalmadığına karar vererek öleceğine emin olunca mektubu yolluyordu. Aslında tek istediği R.'nin onu bir kez olsun tanımasıydı.

Kitaptaki mektubu yazan kişi bizim gönderenimiz gibi yaşamını bir mektuba bağlamamıştı belki ama ölmeden de olsa sevdiği adamın aklında yer etmek istediği kesindi. Haklıydı. Etmişti belki de ama bu tüm hayatını beklentiler ile geçirmesine değmiş miydi gerçekten.

Kitabı kapatıp düşüncelere dalmışken evimizi saran güzel yemek kokularını fark ettim. Evimiz böyle yemek koktuğuna göre Işıl hatasını anlamış demekti. Çünkü ne zaman ben ona kızsam gönlümü almak için böyle bir yöntem izliyordu. Az sonra çekingen adımlarının odama doğru yaklaştığını duydum. Yavaşça yatağıma girerek uyuyor numarası yapmaya karar verdim. Biraz süründürmekten zarar gelmezdi.

"Ahu gözlüm! Bir tanem! Işıl'ın ışığı! Yemek hazırladım haydi uyan."

Bana yaptığı bu güzellemelere bakılırsa hatasının kesinlikle farkına varmıştı. Işıl'ın sert görüntüsünün altında bana karşı duyduğu sevgi bazen beni çok şaşırtıyordu. Bunları düşünürken hala gözlerimi açmamıştım.

ÇİFTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin