Uzunca bir süre salona kimse gelmedi. Arada dışarıdan sesler geliyordu. Anlam veremediğim seslerdi. Fakat ne Mehmet, ne Deniz, ne de Rüzgar yanımıza gelmiyordu. Bu süre zarfında Işıl da ben de konuşmamıştık. Işıl'a döndüğümde başını öne eğmiş mahzun bir şekilde oturduğunu fark ettim.
"Ne düşünüyorsun?"
"Mehmet'le bu zamana kadar yaşadıklarımızı. Nasıl bunca zaman anlamadım böyle...yani böyle olduğunu..."
"Deli? Şizofren? Çift karakterli?"
"Her neyse işte. Adına ne dersen. Ama bunu anlamam gerekiyormuş gibi geliyor. Muhakkak bir an bunun sinyallerini vermiş olmalı ama ne zaman?"
İkimiz de bir süre sessiz kalıp düşündük. Tanıştıklarını andan itibaren yaşadıkları her şeyi düşündüm. Öyle garip bir tanışma hikayeleri yoktu. Bu durumu belli eden pek bir tavrı da yoktu. Sadece..."Buldum!"
"Neyi buldun?"
"Hatırlasana geçen günlerde Tunç'la ilk tanıştıklarını gün kavga etmiştiniz. O gün kendi ağzıyla söylemişti sanki farklı bir kişiliğim ortaya çıktı diye. Belki bastırıyordu kişiliklerini ama o gün bir tanesi ortaya çıktı. Hatta o büyük ihtimalle Rüzgar'dı."
"Öyle mi dersin?"
"Evet hatta kapıda Tunç'la konuştuğumuzu gördüğünde gözlerinden alev çıkacak gibi olmuştu da anlam verememiştim. Şimdi verebiliyorum. O an o gözler Rüzgar'a aitti."
"Ahu ben korkmaya başladım. Ya bize zarar verirse? Burdan nasıl kurtulacağız?"
Işıl bunları söyledikten sonra usul usul ağlamaya başladı. Yanındayken ona dokunamamak, sarılamamak, onu teselli edememek bana kendimi çok kötü hissettiriyordu."Şişşt. Ağlama. Merak etme bundan da kurtulmayı başaracağız. Daha önce nasıl yaptıysak yine yapacağız. Sadece bu kez daha dikkatli olmalıyız ve adımlarımızı çok akıllıca hesaplamalıyız."
"İyi de elimiz kolumuz bağlı. Önce bu iplerden kurtulmamız lazım."
"Evet önceliğimiz bu olmalı. Bunun için kimi kullanmalıyız sence? Deniz'i mi Mehmet'i mi?"
"Mehmet'i daha göremedik ki?"
"Doğru Deniz'i kullansak daha iyi olacak."
"Ama Ahu, o da Rüzgar'dan korkuyormuş gibi geliyor bana."
"O zaman önce Rüzgar'ı saf dışı bırakmalıyız."
"Nasıl yapacağız peki?"
"Beni kullanacağız."
"Saçmalama Ahu. Geçen sefer başına geleni unuttun herhalde. Ya yine sana zarar vermeye çalışırsa."
"Sakin ol. Kastettiğim bu değildi."
--
"Rüzgar, Deniz, Mehmet hanginiz varsanız buraya bakın lütfen! Yardımınız lazım!"
Ben başımı eğmiş gözüm kapalı beklerken Işıl biraz sessiz kalıp bekledi. Ortamdan ses gelmeyince yineledi. Bu sefer sesine biraz daha telaş katmıştı.
"Biriniz buraya bakın. Lütfen acil!"
Bu kez çağrıları yanıt bulmuş olacak ki içeriden adım sesleri duyulmaya başlandı. Belli belirsiz konuşmalar geliyordu. Az sonra kapı açıldı. Kapıdan usulca bir kafa uzandı.
"Kızlar? Bir sorun mu var?"
Biz Rüzgar'ı bekliyorduk fakat Deniz gelmişti. Olsun o da iş görürdü. Ama içeriye girmeye çekiniyor gibiydi. Yine de usulca içeriye girdi ama arkasından kapıyı kapatmadı.