Bugün Bucky yüzünden dayak yedim. Antrenman yaptığımız yeri temizleme sırası ondaydı ve temizlemek yerine tüm gün odasından çıkmadı. Gelip bizden hesap sorduklarındaysa sıranın bende olduğunu söyledi. Tabii ki sorgulamadılar. Nedense Bucky'i benden daha çok önemsediklerini düşünüyorum. Ona inandılar ve aslında Bucky'nin yemesi gereken dayağı ben yedim. Her yerim çürük içinde. Burnumun kanaması yarım saat sürdü. Sol kolum sanırım kırık çünkü ağrısı beni delirtmek üzere. Yine de gelip bu deftere yazıyorum çünkü bana bir şeyleri unutturmak istiyorlar, bunun farkındayım. Ama ben ne geçmişimi, ne de bana burada yapılanları unutmak istiyorum.
“Tony, seni ahmak, sen aklını mı kaçırdın?!”
Bu tepkiyi bekliyordu aslında. Hatta, dürüst olması gerekirse daha büyük bir tepki bekliyordu. Yüzüne inen bir yumruk ya da bağırma gibi büyük bir tepki. Beklentisine rağmen böyle karşılanmadığı için mutluydu da. Burger King'in ortasında yüzüne yumruk yemek istemezdi.
“Adam senin boynunu kesti ama sen onunla arabanın arkasında ön sevişme mi yaptın?!”
“Rhodey! Biraz sessiz ol!”
Arkadaşı dik dik ona baktı. “Yaparken utanmıyorsun ama ben söyleyince mi utanıyorsun? Tanrım, sana ne oldu böyle?”
“Bak, kulağa çok mantıksız geldiğini biliyorum fakat onu hiç görmedin ve-”
“Tony, adam bir psikopat!” Biraz daha konuşursa arkadaşını zıvanadan çıkaracakmış gibi hissetmeye başlamıştı. “Oramızı buramızı kesen adamlarla öpüşüp koklaşamayız, Tony. Yani onca icadı yapabiliyorsun ama bunu düşünemiyorsun?”
Arkadaşı şakaklarını ovarken, ne kadar boktan bir durumun içinde olduğu bir kez daha yüzüne çarptı.
Ki henüz Rhodey'e son yaşananları, Steve'in nasıl onu bir güzel benzettiğini anlatmamıştı bile ve artık kesinlikle anlatmayacaktı da.
O olayın üzerinden üç hafta geçmişti ve Tony büyük oranda kendini toparlamayı başarmıştı. Kesikler geçiyordu, yanıkları iyileşmek üzereydi. Çürükleri ve ezikleri de eskisi kadar acımıyordu.
Ancak her şeyden önemlisi, Tony nihayet ilk zırhını bitirmişti. Tüm bu süreçte bir saniye bile boş durmamıştı; gece gündüz zırhı tamamlamak için uğraşmıştı çünkü hem o korkunç Steve'den hem de Bucky'den kendini koruyabilmek için o zırha ihtiyacı olacağını biliyordu.
Bu zaman içinde midesine yalnızca donut ile viski girmişti ve üç haftanın sonunda, biraz daha çizburger yemeseydi kafayı yiyecekti. Ek olarak, içinde yaşadığı bu tuhaf duygu karmaşasını birine anlatmasaydı da kafayı yiyecekti ve Rhodey elindeki tek seçenek olduğu için (ayrıca ona kendine güvendiğinden daha çok güvendiği için) onu Burger King'e çağırıp Steve ile ilgili birçok şeyi anlatmıştı.
“Bak Tony, bugüne kadar yaptığın tüm saçma sapan seçimlere rağmen seni hiç yargılamadım, yargılasam da içimde tuttum.”
Tony gücenerek arkadaşına baktı. “Benim seçimlerimin neyi saçma sapan?”
“Her şeyi.” Rhodey bıkkın bir sesle konuştu. “Her neyse, lafımı kesmesene sen!” Boğazını temizledi. “Bugüne kadar susmuş olsam da şu anda tamamen aklını kaybetmiş gibi davrandığın için, bu suskunluğu bozmak zorundayım. Tanrı aşkına! Sen çıldırdın mı? Kim olduğu belirsiz bir adam belli ki ve üstüne üstlük sana somut manada zarar veren bir adamla öpüşüp elleşemezsin.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hunter|Stony
Fanfiction[Captain HYDRA x Iron Man 1 öncesi zaman dilimini içerir.] "Hayal edebileceğin her şeyim. Birçok şey olabilirim. Avcın olabilirim, canını en çok yakan kişi olabilirim, seni yaralayan, dünyayı senin için bir cehennem haline getirecek kişi olabilirim...