/16 Aralık'a 94 gün kala/
Yaralarımın ne kadar hızlı iyileşebileceğini görmek için bugün göğsüme sayısız kesik açtılar. Hiçbiri umdukları kadar hızlı iyileşmedi.
“Arkadaşın Bucky'nin seni tedirgin ettiğini söyleyerek bana numaranı verdin ve Tony'e bir şey olursa ilk seni aramamı söyledin. Fark ettin mi bilmem ama bunu sana beşinci kez söylüyorum!” Rhodey bıkkınlıkla konuştu.
Tony, o gün Burger King'den dokunulsa ağlayacakmış gibi çıkıp gitmişti. Rhodey'in durmak bilmeyen telefonlarına ancak ertesi gün cevap verip Steve'in onu hatırlamadığını söylemişti.
Aslında, bunu yapıyor olmamalıydı çünkü muhtemelen Tony onu öldürecekti.
Steve'den arkadaşına zarar verdiği için ölümüne nefret de etse ya da aralarındaki bu ilişkiyi(?) aşırı mantıksız da bulsa Tony onun dostuydu ve mutlu olsun istiyordu.
Bu yüzden, tereddütle harcadığı birkaç günün ardından Steve'i dün gece arayıp buluşmak için çağırmıştı. Amacı, Tony'den duyduklarını ona aktarıp hatırlamasına yardımcı olmaktı.
Aynı şeyleri anlatıp duruyordu ama Steve'de tık yoktu. Adam sahiden hiçbir şey hatırlamıyordu ama Rhodey'in söylediklerine inandığını söylemişti çünkü Tony ile öpüşürkenki fotoğraflarını görmüştü internette.
“Biliyorum Rhodey.” dedi Steve sakalını kaşıyarak.
Neden tüm yaşananlara rağmen hatırlamıyordu Tony Stark'ı anlamıyordu.
Rhodey'in çağrısından sonra Bucky'e gidip soramamıştı da. Büyük bir belirsizliğin içindeydi ve kafayı yemek üzereydi.
“Anlattığın her şey benim yapacağım şeyler, sana sahiden inanıyorum. Ama yemin ederim ki hatırlamıyorum.”
Rhodey şakaklarını ovdu. Kafayı yemek üzereydi.
“Senelerdir Tony'nin aşık olmasını bekliyordum ve bulduğu kişiye bak, Tanrım.” Kendi kendine mırıldandı.
“Tony bana aşık mı?”
“Siktir...” Rhodey kırdığı potu fark eder etmez kendine küfretti. Çenesini neden tutamamıştı ki? Hoş, Tony'nin aşık olduğunu düşünen kendisiydi, Tony bunu reddediyordu.
“Hayır.” dedi adamın mavi gözlerine bakıp. Sonra sahte bir kahkaha attı. “Nereden çıkarıyorsun bunu? O sana aşık falan değil.”
Steve, mümkünmüş gibi, daha da kafası karışık gözüküyordu artık.
“Bir fikrim var.” dedi Rhodey ve yanında getirdiği, sandalyesinin yanına koyduğu poşete uzandı. “Tony bunları arakladığım için canıma okuyacak ama belki hatırlamana yardımcı olur.”
Sabah erkenden Tony'nin evine gitmiş, onun ofiste olmasından yararlanarak, anlata anlata bitiremediği ve Steve'in almış olduğu parfüm ile Tony'nin Steve'den bir nevi çalmış olduğu ceketini ödünç almıştı.
Bunlar hem somut kanıtlardı, hem de belki ama belki Steve'in hatırlamasına yardımcı olurdu.
Poşeti masanın üzerine koydu.
“Tony'nin arabasının arkasında yiyiştiğiniz gün ceketini orada bırakmışsın.” Bunları söylerken rahatsızdı. Arkadaşının aptallıklarını sesli anlatmak utanç vericiydi.
Poşetin içinden ceketi çıkarıp Steve'e uzattı.
“Bir de ona kendi parfümünden hediye almışsın. Bayağı yaratıcısın dostum.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hunter|Stony
Fanfiction[Captain HYDRA x Iron Man 1 öncesi zaman dilimini içerir.] "Hayal edebileceğin her şeyim. Birçok şey olabilirim. Avcın olabilirim, canını en çok yakan kişi olabilirim, seni yaralayan, dünyayı senin için bir cehennem haline getirecek kişi olabilirim...