Bugün Bucky ile ilk gerçek ve büyük kavgamızı ettik. Sebebi beni öpmek istemesiydi. Ona beni öpemeyeceğini söylesem de dinlemedi ve buna yeltendi. Defalarca kez uyarmama ve itmeme rağmen ısrarcı olunca onu gerçekten kuvvetle ittim ve yere düştü. Sonra bana saldırdı. Her ne kadar ona zarar vermek istemesem de kendimi savunmak için karşılık vermek zorundaydım. Burnumu kanattı ve kolum yerinden çıktı, dudağımda ve kaşımda patlaklar var. Bense onun metal kolunu çıkarmayı ve ezmeyi başardım, ayrıca burnu kırık ve du dağı patladı. Onu öpmek istemememin sebebini kişisel algılasa da aslında korktuğum için onu öpmedim. Çünkü aramızda bir şey olduğunu görürlerse ikimizi de öldürürler. Burada iyi olan tüm hisler bize yasak.
Bıçağını çeşmenin altında iyice yıkarken tiksintiyle yerde yatan cesede baktı.
İğrenç herif, ölmeyi nasıl da hak etmişti.
Aslında onu öldürmekle görevli değildi; yalnızca gözlem yapması gerekiyordu ancak herif kadın ve çocuk organları satan biriydi. Steve'in dünyasında ve mahkemesinde bunun cezası ölümdü.
Kendisi gibi, ölümü de iğrenç olmuştu çünkü kumarhanede olduklarından ve Steve beceriksiz korumalarla uğraşmak istemediğinden onu silahla değil, bıçakla öldürmek zorunda kalmıştı ki bu birçok bıçak darbesi demekti.
Yıkadığı bıçağı lavaboya koydu ve avuçları içine çokça sabun sıkıp ellerini yıkamaya başladı.
Nihayet eline bulaşan kan tamamen çıktığında bıçağını belindeki yerine yerleştirdi ve tuvaletten çıktı.
Geride bıraktığı ceset pek de umrunda değildi.
Niyeti motoruna atlayıp evine geri dönmekti. Bu yüzden fazla göze batmamaya çalışarak (çünkü üzerinde siyah görev kıyafeti vardı, bu genelde insanların dikkatini çekerdi) kapıya yürümeye başladı.
Evine gidip üzerini değiştirdikten sonra Stark'ın yanına gidecekti. Ona kendi parfümünden almıştı ve küçük damlaların onun hafif kavruk tenine dokunuşunu görüp boynundan o eşsiz kokuyu almak için can atıyordu.
Adımları hızlıydı, gözleri tüm kumar salonunda geziniyordu. Yakalanmak ya da bir sorun yaşamak istemiyordu.
Kapıya varmak üzereyken gözleri etrafındaki kalabalığın içinde neredeyse kaybolmuş olan birine takıldı.
Avına.
Aniden durdu ve olduğu yere çivi gibi çakılıp yeniden baktı. Evet, o Stark'tı. Gerçekten de orada, en az on kişinin içinde, üzerinde kırmızı, saten bir gömlekle dikiliyordu. Etrafındakilerin hepsi kadındı. Biri hariç ve o kişi Steve'in canını fazlasıyla sıkmıştı.
Bucky.
Kan beynine adeta sıçrarken kıskançlık ve öfke damarlarında kol gezmeye başladı.
Tony, onunla ilgileniyor gibi gözükmüyordu. Avucunun içindeki zarları üflemesi için birilerine uzatmakla meşguldü (ki bu da Steve'i sinir etmişti) ama Bucky'nin mavi gözleri avının her yerinde geziniyordu ve bundan hiç mi hiç hoşlanmamıştı.
Yakınında duran boş, uzun cam bir masaya yöneldi ve seyretmeye başladı.
İstese oraya gidebilir, Tony'i öpebilir ve Bucky'i güzelce benzetebilirdi ama izlemek istedi. Bucky'nin ne kadar ileri gideceğini ve Tony'nin ne tepki vereceğini görmek istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hunter|Stony
Hayran Kurgu[Captain HYDRA x Iron Man 1 öncesi zaman dilimini içerir.] "Hayal edebileceğin her şeyim. Birçok şey olabilirim. Avcın olabilirim, canını en çok yakan kişi olabilirim, seni yaralayan, dünyayı senin için bir cehennem haline getirecek kişi olabilirim...