23:: his being tortured

981 128 512
                                    

Büyük görev için bir saat sonra yola çıkacağım. Ancak dediklerini yapmayacak, bu pisliklerin elinden kaçacağım.

/16 Aralık'a 85 gün kala./

Zırhın içine geçirdiği eli, masanın üzerindeyken zırha şekil vermek üzere, elinde bir çekiç tutuyordu.

Zihninin içinde gezinen kahrolası düşünceleri duymazdan gelmeye çalışıp çekici bir kez daha, yüreğindeki tüm öfkeyle harmanlayarak metale vurdu. Çıkan ses onu rahatlatırken hala tam olarak yatışmamıştı.

Günlerdir, yani o günden beri, laboratuvardan ayrılmamıştı. İki zırhı tamamlamış; üçüncüsünü bitirmek üzereydi.

İçinden bir ses tehlikenin yaklaştığını söyleyip duruyordu ve gözüne bir dakika için bile uyku girmemişti.

Onu asla fotoğraflardaki gibi mutlu edemedin, dedi zihnindeki o şeytan. O yüzden seni o yatakta bırakıp gitti ve geri gelmeyecek.

Başını iki yana salladı ve çekici bir kez daha metale vurdu. Yüksek çarpışma sesi biraz olsun rahatlatırken öfkesini, sesli bir nefes verdi.

Sana defalarca yaklaştı, o gece seni defalarca öptü, diye fısıldadı şeytanı bu defa. O lanet olası dudakları yeniden bacaklarında hissetti. Ama sen ne yaptın? Her yaklaşmasında onu ittin ve o sana taparken, orada öylece uzandın. Elbette seni bırakacaktı. Ne olmasını beklemiştin ki?

Öfkesini neredeyse kusacak gibi hissederken, çekici öyle sert vurdu ki metal yamuldu ve darbe sertçe eline indi.

“Sikeyim,” dedi kendi kendine ve elini refleks olarak havaya kaldırıp salladı.

Bu esnada, karşıdaki camda kendi yansımasını gördü.

Uzamış saçlarına, sakallarına ve terli görüntüsüne baktı.

Asla yeterli olamayacak bir adama bakıyorsun, dedi şeytanı.

Büzülmüş olmasına rağmen, zırhlı elini yükseltti ve kendi yansımasına ateş etti.

Nefret et kendinden, tanıdık fısıltı zihnini doldurdu. Asla susmuyordu zaten. Hiç susmuyordu. O kabus gibi odadan çıktığından beri konuşuyordu. Sen sadece nefreti hak ediyorsun.

“Hayır,” dedi seslice. Kendi kendine konuşuyor olduğunu umursamadı. “Hayır. Bu doğru değil. Ben Tony Stark'ım. O kaybetti.”

Kendini kandırmaya devam et diyen şeytanın sesi bu sefer Steve'in sesine benziyordu. İstemsizce etrafına bakınıp onu aradı gözleri.

Fakat kimse yoktu. Tek başınaydı. Her zamanki gibi.

Mahvolmuş zırhı parçasını elinden çıkarıp çoktan morarmış tenine baktı. Hak etmişti. Bu acıyı hak etmişti.

Sinirle parçayı yere attı ve yenisini yapmak üzere işe koyuldu. Her zamanki yine uyumayacaktı.

/16 Aralık'a 79 gün kala./

Bucky, tıraş makinesiyle odadan çıkalı birkaç dakika olmuştu.

Lanet olasıca, iki günde bir gelip Steve'in uzayan saçlarını kesiyor, onu konuşturmak için elinden geleni ardına koymuyordu.

Hunter|StonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin