[Fleet Foxes-Mykonos]
/16 Aralık'a 59 gün kala./
“Steve,” Tony yumuşak bir sesle konuştu. “Steve, hadi uyan.”
Ancak adamın kılı bile kıpırdamadı.
“Steve!” Bu sefer neredeyse bağırarak seslendiğinde adam gözlerini açtı.
“Günaydın uyuyan güzel.” Kollarını göğsünde kavuşturup adama baktı. “Tam yirmi beş saattir uyuyorsun.”
Steve dirseklerinin üzerinde doğrulurken “Elimde olsa bir yirmi beş saat daha uyurdum.” dedi. Sesi boğuk çıkıyordu ve bu ton, Tony'nin midesinde garip bir his uyandırdı.
“Yemek yemen lazım. Bir de sargılarının değişmesi gerekiyor. Birkaçı yeniden kanamış belli ki.”
Steve oflarken “Yatağın çok rahat.” diye mırıldandı.
O genelde soğuk beton zeminlerde, durmadan sallanan gemilerde, helikopterlerde beş dakikalığına ya da araba koltuklarında sıkış tepiş bir halde uyumaya alışıktı. Ya da hiç uyumamaya.
“Aslında bakarsan yalnızca uyumak için harcamamız büyük bir yanlış olur.” Lafı biter bitmez uzanıp Tony'i kolundan kavradı ve çekerek vücudunun üzerine düşmesine izin verdi.
“Steve, sargılar-” Tony'nin sözünü tamamlamasına izin vermeden sağa doğru yuvarlandı ve onu altına aldı.
Tony'nin şaşkın yüzüne bakarken sırıtmadan edemedi.
“Steve, aklını mı-” Bu sefer onu öperek susturdu.
Ondan, ne kadar olduğunu bilmese de çok uzun olduğunu bildiği bir süre uzun kalmıştı ve dünkü küçük öpücük çok yetersizdi. Konu Tony olduğunda maymun iştahlı birine dönüşüyordu ve onu öpmeye asla doyamıyordu.
Tüm yükünü sağ dirseğine verip boşta kalan eliyle Tony'nin yüzüne dokundu. Parmaklarını yanağında ve sakalının üzerinde gezdirdi.
Bu sırada Tony ellerini sırtından ensesine, oradan da saçlarına çıkardı. Aslında niyeti parmaklarını Steve'in yumuşacık tutamlarının içine geçirmekti ancak gerçekle yüzleştiğinde hevesi kursağında kaldı. Tamam, belki de Steve haklıydı. Onun uzun saçlı halinden hoşlanıyor olabilirdi.
Öpücü sonlandırdı ve “Garip hissettirdi.” diye mırıldandı. İnip kalkan göğsü, Steve'inkiyle çarpışıyordu.
“Ne?” Steve'in mavi gözleri tüm yüzünde gerçek bir avcı edasıyla gezinirken iki kelimeyi bir araya getirmek sahiden zordu.
“Saçların.”
“Çabuk uzuyorlar.”
Ona şöyle bir baktığında, bu halinin da oldukça yakışıklı olduğunu fark etti. Yüzü ortaya çıkmıştı. Masmavi gözleri daha belirgindi ve elmacık kemikleri göze çarpıyordu.
“Alışabilirim.” dedi gözlerini onunkilerle buluşturup.
Bunun üzerine Steve'in dudaklarında küçücük bir tebessüm oluştuğunda kendini ona teslim olmaya hazır hissetti. Gerçekleri anlatmaktan vazgeçip onunla yatağın tadını çıkarmaya başlaması an meselesiydi ama bedenindeki her zerre bunun için yalvarsa da yapamazdı. Steve'in bir an önce kim olduğunu öğrenmeye hakkı vardı.
“Kalk üzerimden koca adam.”
“Hiç sanmıyorum.”
“Steve!” Tony azarlar gibi onun adını söyledi ve ellerini sargılı göğsüne koyup acıtmamaya çalışarak onu üzerinden yana itti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hunter|Stony
Fanfiction[Captain HYDRA x Iron Man 1 öncesi zaman dilimini içerir.] "Hayal edebileceğin her şeyim. Birçok şey olabilirim. Avcın olabilirim, canını en çok yakan kişi olabilirim, seni yaralayan, dünyayı senin için bir cehennem haline getirecek kişi olabilirim...