kıpırtı

705 42 48
                                    

Arkadaşlar öncelikle çok özür dilerim. Sık sık bölüm atamıyorum. Elimde değil. Telefon bozuk. Artık her fırsatta atmaya çalışacağım. Birde yorumlarınıza şimdi cevap veremiyorum. Onun için ayrıca özür dilerim. Ama muhakkak telefon düzelince bakacağım. Neyse bb 😘

Gördüğüm kişi sandığım Emre değil Yusuf'tu. Sırıtarak bana bakan Yusuf'un aksine şaşkın gözlerle bakıyordum ona.

1-2 dakika öyle bakışmıştık. Koridordan geçen herkesin gözü bizim üzerimizdeydi.

Bakışmalarımız hâlâ devam ederken, koridordan geçen kimya hocası Beyza Hoca (ben değilim şöğçffdü gerçekten hocam) bakışmalarımızı böldü.

Beyza Hoca diğer sıkıcı hocaların aksine eğlenceli, anlayışlı, sabırlı, şüphesiz bizi en iyi anlayan hoca. Kısacası idealist bir hoca. Tüm okulca çok severiz ve gerçekten şu iğrenç öğrencilik hayatının bir lütfudur. Ayrıca yaşı bize yakın olduğu için daha iyi anlaşabiliyoruz.

Elini ikimizin ortasında sağa sola sallayarak lafa daldı.

Beyza Hoca: Çooocuuuklaaar.

Sanki bir ritim varmışta Beyza Hoca şarkı söyliyormuş gibi dedi bunu.

İrkilip Yusuf'un kucağından yere inmeye çalıştım. -ki inemedim, yapıştım- Yerde boylu boyunca uzanırken uzanan el ile tekrar irkilip ayağa kalktım. Bu yine Yusuf'tu.

İkimizde aynı anda sırıtmıştık çünkü az önce yaşadığımız olayı tekrar yaşıyorduk.

Bizim mal mal hareketlerimizi gören Beyza Hoca kahkahayı patlattı. Ve yine lafa atladı.

Beyza Hoca: Çocuklar, noluyor size?

Ben: Birşey olduğu yok hocam.

Yusuf: Katılıyorum.

Beyza Hoca: Evren seni tanımasam aşık oldun diyeceğim ama seni tanıyorum.

Demesiyle kocaman şekilde yutkundum. Sanırım şuanda kıpkırmızıydım çünkü  Yusuf bana bakarak sadece sırıtmakla yetiniyordu.

Ben: Yo-yok hocam ne aşkı. Aşk ki-kim ben kiiim.

Beyza Hoca: O yüzden dedim ya.

Aklıma lisedeki ilk yıllarım geldi. Aşka tüm saflığıyla, benliğiyle inanan ve hep aşkı savunan eski ben geldi aklıma. Oysaki o kadar büyük aşk yaşamıştım küçücük yaşımda. Gerçi tek ben yaşamışım o aşkı...

-Flashback-

Ağlıyordum. Çünkü canımdan çok sevdiğim o kişi bana herkesin içinde bunu yapamazdı. Sevdiğini sanmıştım. Öyle sandırttırmıştı.

Beni aldattığını öğrendiğimde hesap sormak için konferans salonuna çağırmıştı. Nereden bile bilirdim tüm okulun orada olduğunu. Koşarak yanı gittim ve hızlı bir tokat geçirdim.

Ben: BUNU BANA NASIL YAPTIN HE? GURURUMLA OYNADIN!

Mert: Gercekten inandınmı? Seni nasıl sevebilirim ben ha?

Ben: ŞEREFSİZ!

Mert: Duydunuz mu şerefsizmişim!.

Dedi sırıtarak ve o anda bulunduğumuz sahnenin perdesi açıldı. Tüm okul buradaydı resmen. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu sadece.

Mert: BEN BİRİ TARAFINDAN TACİZ EDİLMİŞ BİR KIZLA SEVGİLİ OLMAM!

Demesiyle başımdan aşşağı kaynar sular dökülmüştü. Ellerim titriyordu. Nefes alamıyordum. Sevdiğim ilk kişiydi o.

Sahneden indim ve bana bakarak gülen bakışları aralayarak kendimi okulun önüne zar zor attım.

Sonra Beyza Hoca gelmişti yanıma....

- Flashback Son -

Gözümden istemsizce bir yaş dökülmüştü. Beyza Hoca yanıma gelerek gözümün yaşını sildi.

Beyza Hoca: Ben onu hatırlatmak istememiştim kuzum. Özür dilerim.

Ben: Yo-yok hocam özür dilemesi gereken siz değilsiniz.

Yusuf anlamsız bakışlar atıyordu bize.

Yusuf: Noldu Hocam?

Beyza Hoca: Şu anda bunu konuşmayalım Yusuf. Evren'in yarasına tuz basmayalım. Sonra konuşuruz. Hadi sen sınıfına! Hocan gelir. Hadi Evren bizde sınıfa geçelim.

Yusuf - Ben: Ta-tamam.

Dedikten sonra Yusuf sınıfına girdi. Bende Beyza hocayla beraber sınıfa girdim.Derken son derse gelmiştik. Bu ders sadece düşünüyordum. Yusuf'u görünce içimde olanları. Sanki Mert'i gördüğümde de yaşamıştım bu kıpırtıyı ama Yusuf'ta olan bu kıpırtı çok daha fazlaydı.

Aklımdaki düşünceleri bölen şey çıkış ziliydi. İrkilip eşyalarımı çantaya yerleştirdim. Çantamı sırtıma takıp hızlı adımlarla karşı sınıfa geçtim. Her yere baktım ama o yoktu.

Arkamdan Elif geldi. Aha ben bunu beklemeyi unuttum.

Elif: Beni niye beklemedin ya?

Ben: Şey ya şey.

Elif: Ha o.

Dedi kıkırdayarak. Birden kafama dank (donk mı dank mı ne şeyse sjşöğr) etti.

Ben: Gülmenin sebebi o muy-

Elif: Salak daha yeni mi geldi aklına.

Demesiyle arkadan vurmaya çalıştım ama o kaçtı. Sinirle kapıya yaslanarak ofladım. Yanıma Duru ve Emre geldi.

Emre: Biz Elif'le bugün dışarıya çıkacağız siz beraber gidin tamammı? Bir şey olursa da bir telefona bakar.

Ben: Tamam komutanım.

Dedim elimi asker selamı gibi yaparken. Emre yanımızdan  uzaklaştı.

Duru: Ben bi saçımı başımı düzeltip geliyorum.

Onu başımla onayladıktan sonra karşındaki lavaboya girdi. Bense belki görememişimdir diye etrafa tekrar baktım. Etrafı süzerken gözlerim önüme gelmiş olacakki Nil ve arkasında Ezgi ve Sude'yi gördüm. Nil sinirliydi, diğerleri ise gıcık gıcık gülüyordu.

Nil tam elini havaya kaldırıp tokat pozisyonu aldığı anda elimi havaya kaldırıp onun elini havada kavradım ve diğer elimle ona tokat geçirdim.

Herkes o anda bize bakıyordu. Sanırım bugün herhes hep bize bakıyordu dimi?

Elini yanağına götürdü ve koridorda ilerledi. Birden arkasını döndü ve işaret parmağını sallayarak;

Nil: Ödeteceğim kızım sana bu tokatı! Artı bugün Yusuf'a olan bakışlarını.

Bunu derken Duru lavabodan çıkıp yanıma geldi. Nil'e gıcık bir bakış attıktan sonra bana döndü.

Duru: Noldu be?

Ben:Bi dakka.

Diyip  Nil'in olduğu tarafa kafamı döndürdüm ve hareket çekerek;

Ben: NAH!

O ise sinirle tıslayıp yanındakilerle gözden kayboldu.

Duru: Noldu yaaa?

Ben: İşte mal mal konuştu. Ona az önce tokat attım o da koridorda bağırarak ödeteceğim sana tokatı ve Yusuf'la olan bakışmalarınızı felan dedi bu kadar.

Duru: Boşver o salağıda hakikatten çok güzel bakıştınız ya aşk dolu.

Yanımdaki Duru'yu cimcikledim ve hızlıca koridorda ilerleyip bahçeye çıktık. Biraz daha ilerleyip sokağa girdik. İleride büyük bir kalabalık vardı.

Duru: Kızım gidelimmi bakalım merak ettim.

Ben: Saçmalama Duru!

Duru: Ya bişey olmaz. Bişey olursa döversin onları.

Ben: Offf Duru! Napacağız şu merakını.

Kolumdan çekerek beni kalabalığın oraya sürükledi.

Tesadüf & Reynmen (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin