-Hatırlatma-
Son lafını bastırarak söyleyince sesli bir şekilde öksürdüm ve odadan çıktım.
Çıkmamla birine yapışmam bir oldu...
-Hatırlatma Son-
Aniden reflex olarak gözlerimi kapattım. Kapatmam ile dudağımda ıslaklık hissetmem bir oldu. (sdeyrnx ilham perim 🧝)
Gözlerimi bir 10 saniye sonra açtım ve karşımdakini görür görmez şoka uğramıştım.
Bu Yusuf'tu ve sanırım o da utandı. Yüzünde öyle bir ifade vardı. Sonra elini boynuna atarak şaşkınlıkla sırıttı.
Belediye çukurları fazla kazmış galiba.
Şuan da yemin ederimki utançtan kıpkırımızı olmuştum. Hâlâ şaşkınlıkla Yusuf'a ve o eşsiz gözlerine bakarken aklıma o çocuk geldi.
Belki...
Sus iç sesim saçmalama. Hem tek ela rengi Yusuf'ta yok.
Benim suratım hâlâ şekilde şekile girerken Yusuf lafa daldı.
Yusuf: Ş-şey çok özür dilerim.
Hâlâ Yusuf'a mal mal bakıyordum. Ve hâlâ bir tepki vermiyordum. Üstelik dediğini bile anlamamıştım.
Sanırım anlamadığımı anlamış olacak ki anlamsız bakış göndererek anlamsızca elini başımın önünde salladı. (Ne anlamsız cümle aq hshsks)
Ben: Ha?
Yusuf: Şeyy yanlışlıkla oldu. Ö-özür dilerim.
Ben: Bir ö-önemi yok Yusuf. Ö-özür dilemeni gerektirecek bir du-durum yok ortada.
Yusuf: Olsun bir erdemlik gösterip özür diledim.
Derken imâlı bakışlarını bana sundu. Ne dediğini anladım ve bir anda köpürdüm. Sinirli bir bakış attıktan sonra şu cevabı verdim.
Ben: Ben erdemsizim yani?
Bunu derken yüzüme mal mal bakıyordu.
Yusuf: Ha? Hee.. Hıı!
Wtf der gibi delici bakışlarımı ona sundum.
Yusuf ise silkelenip;
Yusuf: Şey yaa dalmışım. Hem ben sana öyle demedim.
Ben: O zaman neden imalı imalı baktın Yusuf Bey!
Yusuf: Orasını da sen bil canım.
Ben: Canım??
Yusuf: Sende her lafımın altın bir şey arama ya! Ağız alışkanlığı.
Ben: Ağız alışkanlığı??
Yusuf: Ya işte anlasana kızım! Hergün diyorum ya!