Multimedya: Yasemin Atay
Garip kararlar alırdı bazen insan. Bu bir ayakkabıyı absürd renklerden birisinde almak da olabilirdi bir an da saçını kestirip çok saçma bir model vermekte. Bazen ise verdiği karardan ikinci saniyede pişman olurken diğer taraftan belki de hiç pişman olmazdı. Hayatımın çoğu kısmında aldığım kararlardan vazgeçmek yerine her ne şekilde sonuçlanacak olursa olsun o karara bağlı kalmayı tercih etmiştim. Elbette sonucunda pişman olduğum kararlar vardı fakat her zaman bu şekilde sonuç almadığım da oluyordu.
Şu an içinde bulunduğum ortam vücudumun kuyruk sokumuma kadar buz gibi bir his ile kaplanmasına sebep oluyor her saniyesinde, acaba sorusuyla karşılaşıyordum. İlk defa bu kadar kararsız olduğum bir ortamın içindeydim.
Masanın bir ucunda oturan babamdan en az üç sandalye uzakta Alp ile karşılıklı otururken, Nermin hanım hemen yanımdaki sol uçta oturmuş akşam yapılacak davetten önce düzgün bir yemek yediğimiz için ne kadar mutlu olduğunu dile getirip duruyordu. Geldiğim anda kendimi apartopar bir şekilde masa başında yemekler servis edilirken bulmuş ve haliyle garip hissetmiştim.
Babam konuşmama seçeneğini kullandığı için kendimi yanında gergin hissediyordum. Buz gibi bir ortam hakimdi ve Nermin hanım konuştukça daha da gerilip duruyordu.
"Akşamki yemek için kuaför ve bakım ekibi birazdan gelecek. Saçların gittiğinden beri çok bakımsız olmuşlar."
Sessiz kalma hakkımı kullanarak onaylayıcı bir şekilde başımı salladım ve yemeğimden bir çatal ağzıma aldım. Nermin hanım parti hakkındaki konuşmasına son yarım saattir olduğu gibi devam ederken suskunluğa bürünüp çatalını masaya bıraktı. Bunun anlamının ortaya bir bomba atacak olduğuna emin olduğum için sertçe yutkunup lokmamı boğazımdan aşağı gönderdim. Şimdiye kadar çok bile dayanmıştı. İyi anne rolünü Alp'e karşı yapmasının sebebini anlıyordum. Evdeki yabancı insana kendini bu şekilde tanıtmak istese de onun da karakteri bir yere kadar buna izin verebiliyordu.
"Saygın ile ayrıldığını duydum."
Kibar olduğunu düşündüğü küçük hareketler ile ağzını peçete ile silerken elimdeki çatal tabağa düşmüştü. Sakin karşılamaya çalışarak titreyen nefesimi içime çektim. Bombanın fitilini ateşlemiş ve öyle atmıştı ortaya. Her zaman yapardı bunu. Benim özel hayatım ve babamın bana karşı küs kalması hoşuna gidiyordu muhtemelen. Herhangi bir panik atak seansına girmeme çok az varken kendimi dizginlemeye çalışıyordum.
Bu halim Alp'in dikkatini çekmiş olmalı ki göz ucuyla bir bana bir de Nermin hanıma bakıyordu. Ellerim titrerken bunu kimsenin fark etmemesi için masanın altında gizlemeye çalıştım. Nermin hanımın ani sorusu tüm sinir uçlarımı germişti. Derin bir nefes alıp yüzümdeki sahte gülümseme ile ona baktım. Yine amacı her neydi bilmiyordum ama babamın dikkatle bana baktığına emindim. Babamın az önceden beri bakmayan gözlerinin şimdi bu şekilde öfke dolu bakması ise canımı yakıyordu. Yirmi dört yıldır olduğu gibi daima canımı yakan bakışları vardı.
"Evet."
"Ah, neden tatlım? " sahici olmayan yüz ifadesine bakıp ifademi düz tutmaya çalıştım. Elini buz tutmuş elimin üstüne yaslayıp sanki destek olmaya çalışır gibi sıkmıştı.
"Önemli bir konu değil."
Konuyu bildiğine adım kadar emindim. Neler yaşadığımı bildiğine çok emindim. Bir yıl öncede kalmış bu konuyu açma sebebi uzun bir zaman sonra eve gelmem ve en azından hayatıma kaldığım yerden devam ediyor oluşumu görmesinden kaynaklanıyordu. Hep bu şekildeydi değişmiyordu. Acı çekmem ona mutluluk veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamansız Gelen
RomanceYaşı 18 den küçük olanların okumaması şiddetle tavsiye edilir. Kitabın +18 betimlemeleri vardır ve uyarısı baştan yapıldığı için daha sonra yapılacak şikayet mesajları önemsenmeyecektir!!! "Bazı tesadüfler karşılaşan iki insan için de korkutucu olab...