0.7

9.2K 188 26
                                    

Hikayemize kaldığımız yerden devam edelim o halde..

Bir kısmında+18 ibare vardır. Uyarı yapacağım.

Keyifli okumalar.

Sizleri seviyorum. Yorum yapıp oy vermeyi unutmazsanız beni çok mutlu edersiniz.

Multimedya: Yasemin Atay

"Evet bugün içinde size e-mail ile dönüş yapacağım. Herhangi bir aksaklık olmayacağına emin olabilirsiniz. Bir sonraki seferde menajerim ile iletişime geçerseniz daha hızlı iletişim kuracağımız düşüncesindeyim.... Ben de memnun oldum. İyi günler."

Ağzımdaki peyniri yavaş yavaş çiğnerken gözümü açık tutmaya ve onun iş konuşmasını anlamaya çalışıyordum. Uyandığımızda saat öğleden sonra üçe geliyordu ve uykusuzluktan gözlerim ağrıyordu. Dün deli gibi oradan oraya gezmek istemiş gün boyu oturmamıştım. Yanımda sürüklediğim Alp de yorgundu biliyordum ama şu an hiç de öyle gibi durmuyordu. Sanki benimle gezen o değilmiş gibiydi.  Vücudumun üzerinden kilolarca ağırlık geçmiş gibiydi. Kolumu kaldırıp hareket etmek istemiyordum. Akşam eve gelirken aldığımız içkilerden en son kaçıncı bardakta durduğumu hatırlayamıyordum. Öyle çok içmiştim ki hata sarhoş gibiydim.

"Yemeğini yemezsen enerji toplayamazsın sarışın."

Çenemdeki elim sabit duramazken az kalsın tabağa düşecek olan yüzümü tek eliyle tutup homurdanmıştı. Yüzümde aptal bir gülümseme olduğuna emindim. Gözlerimi açmaya çalışıp ona baktım. Gülümsemem yüzümde büyürken onun çatılı kaşlarının gevşediğini ve gülümsediğini gördüm. Yüzümü elinden çekip dik bir şekilde oturarak gözlerine bakmaya devam ettim. Belki de yanlış iki insan olabilirdik ama onun bana olan ilgisi hoşuma gidiyordu. Ne hissettiğimi bilmesem de onun hislerini bilip öyle hareket etmek isterdim.

Gözleri uzun bir süre yüzümde gezinti yaptıktan sonra kafasını çevirip kahve fincanı dudaklarına götürerek bir yudum aldı. Yutkunurken oynayan adem elması gözüme takılırken ben de yutkunmuştum. Şimdi bunu düşünmenin zamanı değildi. Ağzına attığı bir lokmayı birkaç defa çiğneyip yutarken benden tarafa bakmamaya çalışıyordu. Dün akşam içerken de aynı şeyi yapmıştı. Bu dikkatimden kaçmıyordu. Hareketi moralimi sebebini bilmediğim bir şekilde bozarken çatalımı alarak bir şeyler yemeye çalıştım. Neden o geceden sonra soğuk davrandığını bilmiyordum. Belki de ciddi bir hata yapmış olmalıydık. Olmaması gerekiyordu sanırım. Davranışlarından anladığım buydu.

Elimdeki çatal ile peyniri didiklerken ben de ona bakmamaya çalışıyordum. Kafamın içindeki soruları durduramıyor. Ne düşündüğümü fark etmek için sakin olmaya çalışıyordum ama pek mümkün olmuyordu.

Gözümden süzülen yaşı parmağı ile sildiği zaman anlamıştım ağlıyor olduğumu. Neden ağladığımı bilmiyordum. Bir damla iki damla derken hıçkırıklar sıralamaya başlamıştı. Antalya'ya geldiğimiz andan beri doluydum. Bundan dolayı olabilirdi. Bu defa sarılmadan uzaktan ağlamamı izlemişti. Değişik hissediyordum.

"Neden ağlıyorsun?"

Gözlerine baktığım zaman öfke vardı. Belki de daha farklı bir duyguydu ama bana ilk an öfke gibi gelmişti. Kaşları normaldi. Dudakları dümdüz duruyor ve sadece gözlerindeki o garip duygu ile bana bakıyordu.

"Bi-bilmiyorum. "

"Ağlama."

Sesi donuk ve duygusuz çıktığı zaman daha da şiddetlenen ağlamamdan dolayı çenesini sıkıyor olduğunu görmüştüm.

"Sarışın. Sana ağlama dedim."

Sesli bir şekilde çocuk gibi karşısında ağlarken kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum ama hiç bir faydası olmuyordu. Birkaç gündür fazla dolmuş haldeydim belki de ona ağlıyordum hiç bir fikrim yoktu.

Zamansız Gelen  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin