0.3

13.4K 246 19
                                    

Bölüm düzenlemelerinin bitmesini büyük bir merakla bekliyor olduğunuzu biliyorum ve elimden geldiğince hızlı bir şekilde bölümleri düzenlemeye çalışıyorum fakat düzenlemeler bittiğinde en fazla bir bölüm atabilirim. Sebebini çoğunuz zaten biliyorsunuz. Bu yüzden daha az beklenti içinde olmanızı diliyorum. Sezon arası vermişiz gibi düşünebilirsiniz ara verdiğim zaman. Tekrar dönüşümün muhteşem olacağına emin olabilirsiniz.

Keyifli okumalar :)

Hayat bazen size istemediğiniz anlarda bambaşka çıkış yolları sunup kendinizle savaşmanızı beklerdi. Sonuçlarının ne olacağını ya da ne gibi bir savaşa gireceğinizi bilemez düşünceler içinde boğulup kalırdınız. Çıkış yolunu bulmak her halükarda size düşer ve bulamazsanız pes etmemeniz gerekirdi. Bu savaşı eninde sonunda kazanacak olduğunuzu bilmeliydiniz.

Bir yıl önce böyle bir savaş vermiştim. Zor bir savaştı çok yara almış fazlasıyla yıpranmış halde veda etmiştim cepheme fakat kazanmış saymıştım kendimi. En azından yaşıyor ve nefes alabiliyordum değil mi? Bu yetmeliydi benim için fakat son zamanlarda yetmiyordu. Daha fazlasını isteyen aç ruhum güçlenmek istiyordu. Bir yanım ise bu güçsüz hayata alışmış haldeydi.

Son birkaç günde yaşadığım şeyler bana sanki bir rüya içinde gibi hissettiriyor ve bu rüyadan delicesine korkan kalbim duracak noktaya geliyordu. Ne için başladığımı bile bilmediğim bir yola girmiş kendimi kaybetmiş ve hiçbir zarar görmeden hiç tanımadığım bir adam tarafından yapacağım şeylerden korunmuştum. Bir anda kendimi onun kanatları altında güvenli bir bölge gibi görünen o yerde bulmuştum.

Neden bana yardım ediyordu? Benimle alakası neydi anlam veremiyor ve bundan korkuyordum. Ona karşı hiçbir hissim olmadığı halde neredeyse sex yapacak bir duruma gelmiş üstelik deli gibi öpüşmüştüm. Ben böyle bir kız değildim fakat onun yanında sanki bunları yapmak çok doğal bir şeymiş gibi geliyordu. Günlük bir rutin tarzında çok rahat bir şeymiş gibi üstelik.

O farklıydı. Sırlarla doluydu. Tıpkı benim onu tanımıyor olduğum gibi benim hakkımda çok az bilgiye sahip olduğuna emindim. Bir an da karşılaşmış ve hayatlarımızın orta yerine pat diye düşüvermiştik. Ne o bir adım fazla atıp her şeyiyle açıklama yapıyordu ne de ben o gece neden o kadar cesaret ile kendimden geçtiğimi anlatıyordum. Bazı doğru tahminleri elbette vardı ama tek sebebi o olamayacak kadar önemli bir meseleydi bu benim için.

Son zamanlarda kafamın içi bir kazan kadar dolu ve patlayacak kadar çok düşünce ile sarsılıyordu. Keşke olaylara Alp kadar doğal ve rahat bakabilseydim fakat bu mümkün olmuyordu.

Telefonumun çalan melodisi ile oturduğum yerden eğilip elime aldım. Geldiğim andan bu yana lambalar kapalı bir şekilde oturma odamın ortasında oturuyor ve kendim ile cebelleşiyordum.

Arayan kişinin Zeynep olması şaşırtmamıştı. Sakince açarak çağrısını cevapladım.

"Prenses nasıllar bugün? "

Gülümseyerek karanlık odada içeri giren sokak lambasının ışığına baktım. Kısır bir şekilde aydınlattığı oda tam olarak beynimdeki düşünceler ve onların çözüm yollarına giden kısımlar gibiydi.

"İyiyim sen nasılsın?"

"Bomba gibi denilebilir. Her zamanki halim biliyorsun. E anlat bakalım Alp ile dün gece ortadan kayboldunuz nasıl geçti?"

"Aslında hiçbir şey yapmadık."

Birazcık seviştik o kadar diyecek halim yoktu. Utançtan ölmek üzereydim hala. Kendime inanamıyor ve nasıl bu kadar delirmiş olabileceğime anlam veremiyordum. İçkilerden olsa gerekti.

Zamansız Gelen  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin