1.0

4K 132 65
                                    

Multimedya : Yasemin Atay

Şarkı : Eylem Aktaş - Yüreğimden Tut

   Kaybolmuş bir hayat yaşıyordum. Kendimi tutsak ettiğim düşünceler ve onların içinde oluşturduğum mahzenlerde gezinip duruyordum. Her açtığım kapıda bir adım daha özgüven kaybediyor ulaşmak istediğim şeye ulaşmaktan oldukça uzaklaşıyor bir karanlığa gidiyordum.

   Küçüklüğümden bu yana bir şeylerin gölgesine sığınarak büyümeye o şekilde hayat kurmaya alışmıştım. Sebebi yetiştiğim ortamdan ya da kendi psikolojik dünyamdan kaynaklanıyordu bilmiyordum. Okul şu an için umrumda değildi örneğin. Kendimi boş vermiş ve sonsuzca bir karanlığa çekilmeye hazır halde bekliyordum.

  Neydim? Kim olmak istiyordum? Burada bu hayata neden gelmiştim? Çıkıp gitmek seçeneğini neden kullanmıyor kendimi bu karanlığa hapsediyordum?

  Şarkı çalarken oturmuş denizi izliyordum. Elimdeki okumayı bıraktığım kitap düştüğü anda daldığım düşüncelerden çıktım. Sabahın erken saatleriydi ve Alp uyuyordu. Açtığım müzik yüksek sesli değildi ama uyandığı zaman duyacağına emindim. Eğilip kitabı yerden alarak tekrar arkama yaslandım.

  Yaklaşık iki saat önce güneş doğarken uyanmış buraya gelmiştim. Büyük cam pencerenin sağındaki kitaplıktan elime gelen ilk kitabı almış ve müziği açarak oturmuştum. İlk etapta kitap okusam da daha sonra dün akşam Aslı ile konuştuklarım ve Alp'in söylediği şeyler kafama takılmış ve düşünce denizine dalmıştım.

  "Uyanmışsın"

  Kafamı çevirdiğim zaman Alp üstüne tişörtünü giymekle meşguldü. Ağır bir şekilde televizyonu kapatıp yanıma geldi. Sürgülü kapıyı açarak temiz havanın içeri dolmasını sağladı.
 
   Kitabı masaya bırakarak ona baktım. Esen rüzgar ile saçları hafif dağılıyor ve uykusu olduğu belli bir şekilde gözlerini kısıyordu. Onun yanında hala durma sebebimi sorgulayıp duruyordum. Şu an fark etmiştim nedenini. Ben onun yanındayken farklı şeylere şahit olmayı istiyordum. Güçlüydü. Ve ben güce hayran olmuştum. Bana ilk tanıştığımız gün zihni olarak bunu kanıtlamıştı yaptığı hareketler ile ve hala o etkinin içinde burada duruyordum.

   Dün akşam yok olmamı istemediğini söylemişti. Kim yok olmuştu daha önce ve ne yaşamıştı da böyle cümleler kuruyordu? Geçmişinin hatıralarını merak ediyordum. İçinde ne saklıyor neler yaşıyordu bilmek, hissetmek istiyordum.

  Ayağa kalkıp yanına gittiğimde üzerimdeki gecelik sebebiyle rüzgar bedenime çarpmış ve ürpermeme sebep olmuştu. Saçlarım açık olduğu için hafif bir esinti ile geriye gidiyordu. Yanında durduğumu fark ettiğinde bana bakıp eşofmanının cebindeki sigara ve çakmağı çıkardı. Ağır hareketlerle dudağına götürdükten sonra çakmağı birkaç seferde ateşlemeyi başarmış sigarasını yakmıştı.

Olgun yüz hatlarına sahipti. Çakmağın ateşi ile belirginleşen hatlarına baktım. Yakışıklı görünüyordu. Titrek bir şekilde soluyarak gözlerimi ondan çekmiştim. İçimde uyanan hisler şu aralar hissettiğim çelişkiye zıttı ve olmaması gereken şeylerdi.

  Sigara dumanı önümden yol alarak uçup gittiğinde bana bakıyor olduğunu hissetmiştim. Gözlerimi çevirdiğimde gülümsedi. Bu kısa bir an içindi. Hayal gördüğümü düşünecek kadar kısa sürmüştü.

"Neler hissettiğini biliyorum."

İçimden buna gülmek gelse de yüz ifademi korumaya çalıştım. Deliriyor olabilirdim.

"Bilemezsin. Sen hiç ikinci defa güvenmeye çalışıp parçalara ayrılmış gibi hissettin mi?"

  Gözleri alev almış bir şekilde yüzümde geziniyordu sanki. Elinde olsa kafamın içindekileri duyabilecekmiş gibiydi. Sigarasından büyük bir nefes çekerek dışarı üfledi. Dudaklarının arasına gelişi güzel sıkıştırdıktan sonra iki eliyle birden yüzümü kavramış ve tüm vücudum ile ona dönmemi sağlamıştı.

Zamansız Gelen  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin