Bir şey düşünürken duvarları bu kadar çekici kılan nedir acaba. Halbu ki Darcy'e güvenip güvenemeyeceğim duvarda yazmıyor. Darcy'nin saçma planını anlatması ve ardından da Carla'nın onu ciddi ciddi süpürge ile kovmasının ardından üç saat geçti. Evet planı saçmaydı ama elimizdeki tek plandı. Daha doğrusu saçma da değil riskliydi.
Şöyle ki benim kanım sayesinde o ona sadık yeni melezler yapabilecekti. Böyle olunca da kocaman bir orduya sahip olacak. Ama bunu Leonardı öldürmek için kullanacak. Peki sonra ne olacak. Leonard gidip o mu başa geçecek. Hayır bizim daha iyi bir çözüme ihtiyacımız var. Kendi kendime kurup durmaktan vazgeçerek Carla'nın yanına odasına çıktım.
Beni görünce okuduğu kitabı bıraktı. "Nasıl oldun?" dediğinde ona gülümsedim. "Bir şeyim yok Carla cidden." dediğimde inanmış gibiydi. Ağrılarım vardı fakat ağrılar hep vardı.
Bir süre onunla konuşup kafamı dağıttıktan sonra daha rahattım. Alex ve mallıklarından bahsettik. Ve benim prenses olmam ile dalga geçtik. Daha sonra bana yeni öğrendiği büyülerinden bir kaç tanesini gösterdi. Onu ne zaman büyü yaparken görsem içimde tuhaf bir his oluyordu.
Montuma sıkıca sarılmış bir şekilde kaldırımda ilerlerken soğuktan donmadan bara girebilmek için acele ediyordum. Tam o sırada karşı kaldırımda ki bir dükkana giren sarı saçları fark etmem ile soğuğu unutarak donakaldım. O sarı tonlarını tanıyordum. Hayatımda gördüğüm parlak sarı saçlı tek kişiydi. Tek vampir ve bir zamanlar dostum. Hızlı adımlarım onun girdiği dükkana yöneldiğinde ne yaptığımı düşünmüyordum. Dükkanın ne ile ilgili olduğuna bile bakmadım. Kapı küçük zil sesi ile arkamdan kapanırken içerisinin sıcaklığı ile gevşediğimi fark ettim. Etrafıma baktığımda burasının eczaneye benzediğine karar verdim. Eğer düşündüğüm kişi ise bir eczanede ne işi vardı? Tam o sırada reyonun arkasından çıktı. "Hoşgeldiniz." dedi fakat henüz baktığı kağıttan başını kaldırmamıştı. Başını kaldırıp beni gördüğü zaman yüzü bir heykelin yüzü gibi donmuştu. Önce sıcak gülümsemesi kayboldu ardından gözleri kocaman açıldı. Her değişikliği sabırla seyrettim. Fiona şu an tam karşımda duruyordu. Anladığım kadarıyla hayatına devam etmişti fakat buradan halen çıkamamış. Gerçi ben de bu yeraltı bataklığından çıkamamıştım.
"Aisha?" ismimi soru gibi sorduğunda gülümsedim. "İsmimi eski bir dostun ağzından duymayalı baya olmuş." dedim alayla. Şaşkınlıkla karışık bir ses çıkardı ve kavrayamadığım bir hızla ban sarıldı. Sanki benim ben olduğumdan emin olmak ister gibi sımsıkı sarıldı. Fakat insan vücudum bunu kaldıramadığında onu itmek zorunda kaldım. Hemen anladı ve geri çekildi fakat anlaması ile kaşlarının çatılması bir olmuştu. Soruları vardı. "Sen insan mısın?" dediğinde gülmek istedim. Ama daha çok delilerin güldüğü gibi.
"Evet öyleyim biraz karışık. Beni boşver senin burada ne işin var?" dediğimde elimden tutup beni bir yere oturttu ve o da tam karşıma oturdu.
"Seni öylece gönderdiğim zaman içim rahat etmedi peşinden gelmek istedim fakat seni bulamadım. Kötü ayrılmıştık ve kendimi suçladım. Ben.." dedi ve ağlayacakmış gibi oldu. "Öldüğünü düşünmüştüm." dediğinde şaşırmamıştım. Uzun bir süre Leonardın elinde hayattan kopuk yaşamıştım, yani zaten ben ölmüştüm. "Sonra da buraya geri döndüm. Artık vampirlere pek fazla seçenek yok fakat insanlara yardım etmeyi sevdiğimi fark ettim. Burayı kurdum ve inanmıyacaksın ama cidden ellerim bu işte çok iyi." dediğinde kıkırdadım. Aramızda elleri en beceriksiz olanımız oydu halbu ki.
"Aradığın şeyi bulmana sevindim ve mutlu olmana da." dedim bütün içtenliğimle. Sevinmiştim onun bu işlere bulaşmamış olmasına. Tam ağzını açmış beni soru yağmuruna tutacağı zaman içeriye iki üç kişi aniden girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Vampirin İntikamı
FantasyÖlüm sadece başlangıç oldu onlar için. Ölümü yaşamak ise sonları oldu. Bu yolculukta yalnızsınız. Kimse sizinle birlikte gelemez. En karanlık anlarda ise umut yok. Bir vampir intikam alevinde yanıyor. Aslında bu hikayede ki herkesin bir intikam a...