Her yerde onu görmenin korkusunu yaşıyorum. Onun burada olacağını bilmek. Kelimelerle açıklayamıyorum sadece yaralarım sızlıyor. Darcy geldiğimizden beri hiç konuşmamıştı. Bir sokak komple kapatılmış ve kurt adamlar cadılar hatta insanlar ile doluydu. Ama hem cadı hem de kurt kasabasına gitmeme rağmen burası çok daha farklıydı. Bir kere hiç sağlam ev yoktu. Ve insanın içini ürperten bir soğukluk vardı. Herkesin neden böyle bir yerde festival verdiğini anlamamıştım. Ama sessizce bekledim. Uzun zamandır yaptığım gibi.
Kahkaha atan kalabalık bir anda sustu ve herkes eğilmeye başladı. Darcy elimden tutup aşağıya çektiğinde mecbur onunla bir eğildim. O gelmişti. Hissetmiştim. İçim ürperdi. Darcy bunu anlayarak bana baktı. Onun da bakışları farklı bakıyordu. Dişlerimi sıktım ve bekledim. Dolunaya az kalmıştı. Evime dönecek ve tekrardan vampir olacaktım.
"Sevgili yoldaşlar." onun sesiyle bir herkes başını kaldırıp ona bakmaya başladı fakat ben kendimde o gücü bulamadım. Ona bakmak demek bütün acıları tekrar yaşamak demek. Beni fiziksel acı korkutmuyor. Asıl korkutan her gün orada umutla kurtulmayı beklemiş olmam. Asıl korkutan dostlarımı bir daha göremeyecek olmam. Asıl korkutan o adamın pis dişlerinin benim kanımı ve ruhumu sömürmüş olması.
"Her yıl olduğu gibi bu yılda bu günü beraber eğlenerek geçireceğiz ama önce bu günü açıklamak isterim."
"Çok uzun zaman önce cadılar bugün vampirlere nefes verdiler. Ve yine ben yıllar önce sonsuza dek o nefesi söküp almak için kendimi feda ettim." dedikten sonra siyah pelerinli adamlar dikkatimi çekti. Ellerindeki şeyleri sıkı sıkı tutuyorlardı. Başımı kaldırıp ne olduğuna bakmaya çalıştım.
Bunlar vampirlerdi.
Hiç vampir görmememin bir açıklaması olmuştu nihayet böyle bir şeyi hiç beklemiyordum. Leonard her zaman ki gibi çok zalimdi.
"Eğlence başlasın yoldaşlarım." diyen iğrenç sesini duyunca istemsizce oraya baktım. Büyük gösterişli bir masa onun için hazırlanmış bir şekilde sokağın ortasında duruyordu. Masanın arkasında o siyah eldivenli siyah pelerinli onu gördüm. Her zaman ki gibi kendinden emin tavrıyla oturdu ve kalabalığı inceledi. Bu sırada gözlerimiz buluştu. Beni görünce gülümsedi. Bu gülümsemeyi hatırlıyordum. Beni ilk yakaladığı zaman da böyle gülümsemişti. Ellerim istemsizce Darcy'nin kollarına sıkıca yapıştı. Darcy de nereye baktığımı gördü ve keyifsiz yüzü iyice soldu. Fakat Leonard'ın yüzündeki sırıtma git gide büyüdü. Bize ağına düşmüş balıklar gibi baktı. Darcy ortalıkta dolaşan garsondan bir kağıt bir de kalem aldı ve önümüzdeki masaya koyup yazmaya başladı. "Burada olmak hiç iyi bir fikir değildi." yazıyordu. Başımı sallayarak onayladım. "Burada bir kaç adamım var biz gidelim." yazdı ve hemen ayağa kalktı benim elimden tutacakken ondan önce siyah eldivenli bir el araya girdi.
"Bir dans etmeden mi gidecektiniz yoksa." diyip ayıplarcasına başını sallayan Leonard'ın suratına tükürmek istedim. Fakat o beni meydana çıkarırken hiç bir şey yapamadım. Eli kendi açtığı yaraların üstünde belimde durduğunda nefesimi tuttum. "Hadi ama nezaket anlayışına ne oldu Aisha?" dedi. Parmaklarımın ucu ile ona tutundum. Güldü. "Küs müyüz yoksa hiç konuşmuyorsun?" dedi. Gözleri beni milim milim inceleyip analiz yapıyordu. Normal davranmaya çalıştım. "Sadece zoraki yapılan dans tekliflerinden pek haz etmem." dedim sakince. Ve içimde bu sakinliğimi alkışlayıp ödüllendirdim.
"Hadi ama biz eski dost sayılırız." dedikten sonra beni kendi etrafımda döndürdü. Mecburen yüzüne baktığımda yaşlı yüzü kırış kırıştı. Fakat her şeye rağmen kırışıklıkları bile ben güçlüyüm diyordu. "Demek Darcy ile buluştunuz sonunda." dedi. Anlamlandıramayarak ona baktım. "Demek istediğim efsane geri dönmüş. Yoksa bana karşı birlik mi olacaksınız." Leonard'ın çaresizce ağzımdan laf alma çabasını fark edince gülümsedim. Demek ki onu korkutmuştuk. Neyimizden korktuysa. "Eski dostlardan düşman olmaz değil mi Leonard?" dediğimde güldü.
Müzik bittiğinde geri çekilip selamladım. "O zaman sana eski dost tavsiyesi ona dikkat et bir şeyler saklıyor." dedikten sonra pelerinini arkasında uçuşturarak gitti. Hemen yanımda Darcy belirdi ve kolumdan tutarak beni çekiştirdi.
Arabaya geldiğimizde kapımı açıp beni içine itti. Kendisi de bindiğinde durup derin bir nefes aldı. "Ne o çok eğlenmiş gibiydiniz? Geri gidip onunla kalmak is.." sözlerine devam etmesine izin vermedim "Ne saçmalıyorsun sen?" Omuzlarını silkti ve alevler saçan gözleri ile bana baktı. "Sadece normal davranmaya çalışıyordum. Ve belki bir şeyler söyler demiştim." elleriyle saçlarını çekiştirdi. Elinden kurtulan dağınık tutamlar alnına düştü.
"Bu durumda nasıl normal davranmaya çalışırsın?" sesini yükseltmeye başlamıştı. Bu durumda benim sakin kalıp onu yatıştırmam gerekirdi fakat ben de sinirlenmiştim."Bana hesap sorma hakkın yok tamam mı?" dediğimde sinirleri bozulmuş gibi güldü. Sonra arabayı çalıştırıp son hızda gitmeye başladık.
"Yavaşla bugün ölmeyi planlamıyorum tamam mı?" dediğimde hızını daha da arttırdı. "Leonard ile dans ederken hiç öyle bir planın yokmuş gibi değildin ama." dedi.
"Sanane ne zaman ölmeyi planlamayıp ne zaman planladığım." sinirle söylendiğimde bana baktı ve sonra hemen önüne döndü. "Ölüp ölmemen..." durdu ve dikiz aynasından arkasına baktı. Zorla konuşuyormuş gibiydi. Derin bir nefes verdi ve "Ölüp ölmemen umrumda tamam mı?" dedi hızlıca. Ben şaşkınlıkla ona baktığımdaysa o bana bakmıyordu. "Şimdi o lanet emniyet kemerini bağla." dediğinde hala şaşkındım. Ağır hareketlerle dediğini yaptım. "Takip ediliyoruz." dedi ve virajı hızlanarak aldığında omzum sertçe kapıya çarptı. Dikiz aynasından baktığımdaysa siyah bir araba hemen arkamızdaydı. İçindeki siyahlı adamlar bugün ki vampirleri tutan adamlara benziyorlardı. "Leonard'ın adamları." dediğimde küfrettiğini duydum.
"Ormana giricem camdan falan uçma sakın senin için geri dönemem." dediğinde ağzımdan bir "Hah!" kaçtı. Fakat yine de oturduğum yere daha sıkı tutundum. Ağaçların arasına daldığımızda ise adamlar çoktan geride kalmışlardı. Darcy hızla ilerliyordu. Adamlar arayı kapatmak için hızlandıklarında biz de ağaçların arasından zorla ilerliyorduk.
Bir anda önümüze kocaman bir ağaç çıktığında Darcy direksiyonu kırıp yönünü değiştirdi. Kaza yapmaktan son anda kurtulmuş olmanın verdiği şok ile ona baktım. "Ölmek mi istiyorsun? Eğer öyleyse direk adamlara teslim ol derim çünkü benim ölmeye niyetim yok. Hiç değilse bu savaş sona erer." dediğimde güldü. "Bu savaş ancak ikimiz de öldüğünde biter." dedi.
Uçuruma yaklaştıkça içimdeki bir şeyler kıpır kıpır oldu. "Ne diyorsun?" dedi bana dönerek. "Savaşı sonlandıralım mı?" büyük bir hızla önümüzden akan kızgın sulara ilerliyorduk. Arkamda bizi öldürmek isteyenler, önümde beni içine çekip yutmak için bekleyen hızlı sular ve en önemlisi yanımda o vardı. Gözlerinin içine baktım. Bana muzip bir gülümseme ile bakıyordu. Bakışlarından anlamıştım. Cidden bunu yapıyorduk. Ve onun gözlerinin içinde boğuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Vampirin İntikamı
FantasiaÖlüm sadece başlangıç oldu onlar için. Ölümü yaşamak ise sonları oldu. Bu yolculukta yalnızsınız. Kimse sizinle birlikte gelemez. En karanlık anlarda ise umut yok. Bir vampir intikam alevinde yanıyor. Aslında bu hikayede ki herkesin bir intikam a...